Menü

Yetiş Sultan Süleyman!


25 Aralık 2011 - Zeynep Oral -

Sene 1525. Fransa Kralı I. François, Alman imparatoruna esir düşmüştür. Kralın annesi Osmanlı Padişahı Kanuni'den yardım ister. Cevap tez gelir:

"Ben ki, Akdeniz'in ve Karadeniz'in ve Rumeli'nin ve Anadolu'nun ve Karaman'ın ve Rum'un ve Dulkadir Vilayeti'nin ve Diyarbakır'ın ve Kürdistan'ın ve Acem'in ve Şam'ın ve Halep'in ve Mısır'ın ve Mekke'nin ve Medine'nin ve Kudüs'ün ve bütün Arap diyarının ve Yemen'in ve daha nice memleketlerin ki, yüce atalarımızın ezici kuvvetleriyle fethettikleri ve benim dâhi ateş saçan zafer kılıcımla fetheylediğim nice diyarın sultanı ve padişahı Sultan Bayezıd Han oğlu, Sultan Selim Han oğlu, Sultan Süleyman Han'ım.

Sen ki, Françe vilayetinin kralı Françesko'sun…"

Bakar mısınız şu dengesizliğe! Bir bizimkinin görkemine, şaşaasına bakın, bir de onlarınkinin zavallılığına! Sanki François, bizim imparatorluğun uç vilayetinin bir valisi…

Önceki gün Başbakan kükreyerek mektubu anımsatıyordu. Çağrışım yaptı: Dengesizlik bu kadar olur! Bir Erdoğan'ın boylu boslu yiğit cüssesine bakın, bir de Sarkozy'nin çelimsiz, kısacık, kompleksli cüssesizliğine… Erdoğan kükremesin de kim kükresin!

Keşke…

Kükremeler arasında "keşke"ler geldi yüreğime ve mideme oturdu:

Keşke bunca yıl olayları yok sayıp, hiçbir şey olmamış gibi davranmasaydık.

Keşke bugüne dek bu sorunu sorgulayanları hapse tıkmasaydık….

Keşke "Türklüğe hakaretten" dava açtığımız insanları yargılamak, hapse tıkmak, milleti aleyhlerine kışkırtmak ya da öldürtmek yerine, onları koruyabilseydik.

Keşke bugün Fransa'ya karşı alınan önlemleri şimdi son anda değil de yıllar içinde yaptırım gücüyle kullanabilseydik.

Keşke Sarkozy'nin tek amacının birkaç oy almanın ötesinde, Ortadoğu'daki güç paylaşımından rol kapmak olduğunu görebilseydik.

Keşke Fransa'ya "düşünce özgürlüğü", "ifade özgürlüğü" dersi verirken, kendi ülkemizde hapse tıktığımız gazetecileri, yazarları, protesto ettikleri için gözaltına alıp okuldan uzaklaştırdığımız, geleceğini çaldığımız öğrencileri aklımıza getirebilseydik. Biraz utanmamız olsaydı…

Keşke sadece gösterişe dayalı büyük laflar, meydan okumalar ve milleti kışkırtma yerine istikrarlı bir dış politikanın önemini kavrayabilseydik…

Belki o zaman, bugün Sultan Süleyman'dan medet ummazdık!

Dans etmeyi de yasaklasak mı?

Keşkeler çok... Ben en iyisi askeri olduğu kadar edebi dehasına da hayran olduğum Kanuni'nin bir başka mektubuna döneyim. (Her iki mektubu da "özlü söz" sitesinden aldım.)

Mektup şöyle:

"Ben ki, kırk sekiz krallığın hakanı Kanuni Sultan Süleyman Han'ım. Sefirimden aldığım rapora göre, memleketinizde dans adı altında kadın erkek birbirine sarılmak suretiyle insanlar arasında oyun oynanmakta olduğunu işitmiş bulunmaktayım.

Hemhudut olmaklığımız dolayısıyla, iş bu rezaletin memleketime de sirayeti ihtimali muvacehesinde name-i hümayunum elinize ulaştığından itibaren derhal son verilmediği takdirde, bizzat orduyu hümayunumla gelip men'e muktedirim!.."

Rivayet o ki, Kanuni'nin bu mektubundan sonra Fransa'da yüz sene dans edilmemiş…

Şimdi ister misiniz, Erdoğan da ülkemizde dans etmeyi yasaklasın!

Not: Geçen pazar, Timur Selçuk yazımda, "1 Mayıs Marşı" da sanki onun bestesiymiş gibi bir anlamaya neden olmuşum. Oysa, Ruhi Su, Dostlar Korosu, Selda, Cem Karaca, Grup Yorum ve Timur Selçuk'un da seslendirdiği o çok popüler marşı, 1974'te AST'ın yorumladığı Brecht- Gorki'nin "Ana" oyunu için Sarper Özhan bestelemişti. Bu yanlış anlaşılma için Özhan'dan, Selçuk'tan ve tüm okurlardan özür diler, beni uyaranlara teşekkür ederim.

Cumhuriyet- 25 Aralık 2011

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.