YETEEEEEER!

Aile “namusunu” kurtarmak için Güldünya’yı vurdular, yetmedi. Kaldırıldığı hastanede yeniden, yeniden vurup öldürdüler. Böylece namusu “temizlediler”. İstanbul’daydı. Geçen yıldı…
Tecavüze uğradığı herifle evlendirildikten sonra , 15 yaşındaki kız çocuğun elini kolunu bağlayıp , ceza diye burnunu kestiler. Diyarbakır’daydı, İki hafta önceydi…

Annesi televizyonda “göründü” diye koca karar verdi, çocuk uyguladı, anasını vurdu öldürdü. Elazığ’daydı. Geçen haftaydı…
Van’ın Eriç ilçesinde sinirlendi diye, bir herif , sokak ortasında eski karısının boğazını kesti öldürdü. On gün önceydi.
Urfa’nın Akçakale ilçesinde 18 yaşında, yine imam nikahlı kadının , yine “aile namusunu temizlemek” için önce kollarını ve dilini kopardılar , sonra cinsel organına sopa soktular, sonra öldürdüler. Ve sıkı durun, kızın ailesi, kızlarına bu işkenceyi vahşeti reva gören erkek ailesinden namusu sizin yanınızda bozuldu gerekçesiyle tarla ve para istedi! Birkaç gün önceydi…

Adları Rojda, Birgül, Ayşe’ydi…
Pisliği, şiddeti, iğrençliği , vahşeti , işkenceyi, sapıklığı sergilemek yetmiyor! Çare bulmak, çözüm üretmek gerekiyor!
Yeteeeeer diye haykırmam bundan.
Yoksa bu ülkenin tüm kadınları yeter diye haykırsak bile, kadınlara karşı bu vahşetin, bu şiddettin, bu işkencenin, bu zulmün, bu “katli vaciptir”cilerin, bu zihniyet değişmedikçe sonunun gelmeyeceğini biliyorum.

Çareyi tüm kadın kuruluşları, tüm aklı başında insanlar biliyor. Yıllardır hiç ara vermeden raporlarla, yazılarla, konuşmalarla, eylemlerle ortaya koyuyorlar.
Kadın Kuruluşları, kadın sorunları üzerine kafa yoranlar, bu konuda akademik çalışma yapanlar, sayıları kısıtlı mı kısıtlı kadın merkezleri , bunların hepsi üzerlerine düşen görevi fazlasıyla yaptı ve yapıyor. (Rating, sansasyon ve reklam peşindeki televizyon kanallarını elbet bunlar arasına katmıyorum. ) Ama dinleyen yok! Bundan sonrası devletin işi, hükümetin işi! .

“Türkiye’deki vahşet” başlığıyla, (7 Mayıs Cumhuriyet) bu ülkede artık yaygın bir uygulamaya dönüşen kadına karşı şiddeti önlemek için, eğitim düzeyini yükseltmek, yoksulluk düzeyini düşürmenin yanı sıra yapılması gerekenleri tek tek sıralamıştım. Tekrarlamayacağım.
Ancak bu ülkede ilk yapılması gereken şu: HER İLDE , HER İLÇEDE BİR SIĞINMA EVİ KURMAK!
Evet, bu politik bir karar! Ama başka yolu yok. Bu karar alınmalı. Kadın kuruluşları bu konuda çok donanımlı ve devlete yardımcı olmaya hazır. Devlet bir an önce STK’larla işbirliği içinde siğinma evlerini açmalı.

Bakın yine geçen hafta Dunya Ekonomik Forumu, “Toplumsal Cinsiyet” üzerine raporunda Türkiye'nin 58 ülke arasında 57. olduğunu açıkladı. Yani sondan ikinci ! Bizim gerimizde Mısır var!
Bir ayrıntı: Raporda yer alan nüfusu Müslüman ülkeler hep en alt sıralarda. Pakistan 56. , Ürdün 55., Endonezya 46., Malezya 40., Bangladeş 39. sırada. Acaba neden dersiniz???
Rapora göre : Sunulan ekonomik fırsatlarda sonuncu yani 53. sıradayız… Kadınların politik alanda güçlendirilmesinde yine sonuncu yani 53. sıradayız... Eğitime erişimde 55. sıradayız… Sağlık ve refahta 50. sıradayız...

Hayır, bizim 58 ülke içinde 57. sırada olmamız beni hiç şaşırtmadı. Kadın sorunlarıyla bir damlacık bile ilgilenen her aklı başında insan durumun böyle olduğunu biliyor, farkında ve buna karşı uğraş veriyor zaten.

Beni asıl şaşırtan, kimilerin bu rapora şaşması, gerçek değilmiş gibi değerlendirmesi ya da işte yine bize düşmanlık ediyorlar, hakkımızı yiyorlar havalarına girilmesi!
Beyler, yeter, uyanın artık!

22 Mayıs2005- Cumhuriyet