Menü

Yeni AKM kendi geçmişini de kucaklıyor


04 Kasım 2021 - Zeynep Oral -

MEKANIN HAFIZASI VAR !

Cepheyi boydan boya  kaplayan cam ve önündeki metal  “tül perde”  hatırlıyor.  Yerdeki traverten hatırlıyor.  Yukarı doğru süzülen yuvarlak merdiven ve ortasından  akan ışık sütun hatırlıyor. En çok en çok elips kubbeyi saran kırmızı seramik karolar hatırlıyor… Ben de, ben de hatırlıyorum… Evet bu mekanın hafızası var! Benim de! (Yeni AKM’yi gezmekteyim ve sakin olmalıyım.)

AKM’Yİ GEZERKEN

En baştan söylemeliyim: Daha çoook uzun bir süre tartışacağız, hakkında konuşacağız, eleştireceğiz, sorgulayacağız… İyi ki de böyle olacak. Hala sorgulayabiliyor, eleştirebiliyor, tartışabiliyor olmamız, güzeldir, gelecek için bir umuttur.  Kente damgasını vuracak kimi yapılar ve mimarileri üzerine koparılan gürültülerin yakından tanığı olmuşluğum var. Sydney Operası (Jorn Utzon)  Pariş Pompidou Sanat Merkezi (R. Rogers ve Renzo Piano)  Yeni Büyük Louvre (I.M.Pei),vb.

Bu yazıda tartışmaları şimdilik bir yana bırakıp, 1969’da açıldığı günden beri her evresini yakından izlemiş biri olarak yeni  AKM’yi gezerken  yaşadıklarımı sizlerle paylaşmak istiyorum.

60’ların, 70’lerin modern mimari simgesi Hayati Tabanlıoğlu’nun  binasının önü herkesin buluşma yeriydi. Şimdi de öyle. Güzel. Çok aşina olduğunuz, güneş ışınlarını hem kıran hem de  içerisini aydınlık kılan cam ve  alüminyum  “tül perde”  yerli yerinde. Harika. Ama bugün rengi açılmış daha bir hafiflemiş, daha, daha, daha saydam ve uçan ya da uçarı  olmuş.  “ Babam daha koyu, daha içe kapalı; ben daha açık, daha dışa dönük bir insanım” diyor mimar (ve de oğul)  Murat Tabanlıoğlu.

 Hafiflik, 20. Yüzyıldan 21 yüzyıla geçişte, teknolojik gelişme ve imkanlarda aranmalı.  Dikey cephe taşıyıcılar, eskiden saydamlığı önleyen kalın kitlelerdi, şimdi o görevi güçlendirilmiş teknik camlar yapıyor… İçerisiyle dışarısı daha kendiliğinden ve doğal bütünleşiyor.

Gerek ana yapı dediğim 2040 kişilik büyük Opera- Bale-konser salonunu  gezerken; gerek  eski otopark alanının üzerinden Atatürk Kitaplığı ve Teknik Üniversiteye doğru uzanan    eklenen yeni  yapıları gezerken; geçen yüzyıldan bu yıla geçişte kazanılan  teknik olanakların sonsuzluğu ama yine de  geçmişi kucaklaması, önceki AKM’yi anımsatması benim mutluluğum oldu!

Kırmızı Küre

Ana binanın  yüksekliği eskisiyle ayni tutulmuş. Bunu çok sevdim.

  Eskiden  çok geniş alanlar kaplayan inişli çıkışlı  fuayeler opera salonuna katılmış. Doğrudan salona girilebilmesi; fuayedeki  döner merdivenin  uzatılması, ışık akışı,   oturma birimlerinin eski formlarını  sürdürmesi, malzeme tercihlerinde  orijinal  ögelere sadık kalınması , merdiven ve ahşap  korkulukların, öncekini çağrıştırması… Bunları çok sevdim.  

 Girişte sizi karşılayan koyu kırmızı dev yarım  (elipsoid) küre 15 bin  seramik parçadan oluşuyor. Salt hoşluk olsun diye değil, içeride barındırdığı at nalı biçimindeki salonun ve sahnenin  başta akustik, tüm öteki işlevleri  en mükemmel bircimde gerçekleştirebilmesi için  tasarlanmış.  Önceki seramik karolar, (Sadi Diren’e saygı)    renklendirilip, büyütülmüş. Renk , sır ve askı sisteminde İtalyan  uzmanların  parmağı olsa da,  gerçekleştiren Kale Serami! Muhteşem!   

Önceki AKM’de yer alan  sanatçı ve eserlerine,  Sadi Diren’in seramik duvarlarına, Cevdet Bilgin’in Dansçı heykeline, Oya Katoğlu ve  Mustafa Plevleni’nin  resimlerine  rastlamak beni heyecanlandırıyor.

  ÇOK İŞLEVSEL

 Ana binanın yanından   uzanan ek bloklar  kurgulanmış. Farklı yükseklikte, farklı boyutlarda  geçişken mekanlar.    Bunlar birbiriyle bağlantılı ama her biri bağımsız. Ana salona girmeden de  her birine girer, çıkar, zaman geçirebilirsiniz.  Sokakla, meydanla direkt ilişkisi var…  Aralarında bağlantıyı kuran set set ilerleyen Kültür Sokağı….

Bu “sokak” iki yanda da   çeşitli salonlar, atölyeler  barındırıyor.  Kullanılan malzeme  Afyon ‘dan gelen gümüş traverten. Yine   malzeme eskiyi kucaklarken hem de yeni teknikten yararlanıyor.

Keşke her birimi, ayrı ayrı anlatabilsem: Bej, somon renkli aydınlık 800 kişilik tiyatro… Üç katlı muhteşem bir kütüphane… Çocuk atölyeleri. Çok amaçlı salon, sinema salonu, iki ayrı galeri, tasarım dükkanı…  Her birinin arasında  kahveler…

 Henüz hepsi açılmamış olsa da  gidin görün gezin ve sahip çıkın.   Herkese açık. Şimdi gelelim asıl meseleye: Bakalım nasıl işleyecek, nasıl işletilecek…  

Murat Tabanlığlu: “Bu Bir Yeniden Düzenleme projesidir. “

YENİ AKM’nin mimarı Murat Tabanlıoğlu’na iki soru sordum.

 1) AKM yi yeniden inşa işi ona verildiğinde   neler hissetti?

 2)  Herhangi bir kimse ya da kurumdan talep, baskı, müdahale geldi mi. (Mimarlarla çevrili yaşamımda talebin elbet dışardan geldiğini   ama müdahaleye izin verilmeyeceğini bilmeme rağmen… Siz anladınız zaten sorunun amacını. İşte yanıtları: 

1.60’lı yıllarda annemin beni hafta sonu konserlerine götürdüğünü, babam ve annemle birlikte de operalara gittiğimizi hatırlıyorum. Daha sonra AKM’de yangın çıktığı dönemde ilkokuldaydım. Babamla oraya gittiğimde onun ne kadar üzüldüğünü ve ertesi gün okula geldiğimde de sınıfta arkadaşlarımın arasında ağladığımı hatırlıyorum. AKM’nin yapılış sürecinde ise Gümüşsuyu’ndaki aile evimize devamlı bakanlık yetkilileri ve mühendisleri gelirdi. Kısacası o dönemlerde AKM aile hayatımızın en önemli parçasıydı. 

Daha sonra ise babamın AKM’yi tekrar yapma sürecine ve sonrasında da AKM’nin senelerce teknik ve işletmesel olarak yaşlanması ve yıpranmasına tanık oldum. Babam öldüğü zaman AKM’nin fuayesinde onun için bir anma töreni düzenlemiş ve oraya gelen bütün herkese AKM’yi tekrar canlandıracağıma dair söz vermiştim. Beni bundan 3 sene önce Kültür ve Turizm Bakanlığı çağırdığında çok heyecanlandım. Ondan sonraki süreçte proje kabul edildikten sonra, mevcut binanın ilk önce statik ve yapı fiziği açısından iyi durumda olmadığı için yıkılmasına karar verildi. Biz de bunun üzerine sıfırdan değil, eski projenin, babamın projesinin izlerinden başlayarak yeni bir proje yaptık. Bu ne bir rekonstrüksiyon projesi ne de yeni bir proje, bu bir recomposing yani yeniden düzenleme projesidir; tıpkı bir sanatçının notaları yeniden yorumlaması olarak düşünebiliriz.

2.Projeye başladığımız süreçte bakanlığın AKM ile ilgili yaptıgı ön bir program vardı. Biz bu programı birlikte geliştirdik. Amaç 365 gün çalışan bir kültür merkezinin İstanbul’a katılabilmesiydi. Konseptte düşündüğümüz her şey geliştirilerek çok iyi bir şekilde ve çok kısa bir zamanda, Hamburg’daki Elbphilharmonie gibi dünya örnekleriyle karşılaştırdığımızda ise çok ekonomik bir bütçeyle gerçekleştirildi. Ayrıca projenin en önemli unsurlarından biri de sürdürülebilir olması. Bunun da en önemli katmanı lokal malzemelerin kullanılması. John F. Kennedy’den sevdiğim bir alıntı; “Ülkenizin sizin için ne yapabileceğini değil, sizin ülkeniz için ne yapabileceğinizi sorun.”

4 Kasım 2021

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.