Menü

Yasaklar Parkı


28 Haziran 2013 - Zeynep Oral -

Neyleyim insansız ağaç, çiçek ve çimi... 

                                   YASAKLAR  PARKI

            Konu başlığı bu:  "Ağaç , çiçek, çim.."
Dört gün önceydi.  İstanbul Büyükşehir Belediyesi Basın Danışmanlığından  bu konu başlığıyla tüm gazetecilere iletiler yağmaya başladı.  Bana  ilk kez bilgi yolluyorlardı.  Herhalde  bunu,  Sayın Topbaş'a  bu sayfadan "Başbakanın onaylamadığı hiç bir şeyi yapamazsınız.  Yapacak olursanız o koltukta oturamazsınız." diye seslenmeme borçluydum. 
Basın  bülteninde özetle "Taksim Gezisi’ne: 202 bin adet mevsimlik çiçek, 5000 adet gül, 129 yetişkin ağaç dikilirken, 26 bin m2 yeni çim serildi."  deniyordu.  Habere bu sayfada gördüğünüze benzer fotoğraflar eşlik ediyordu..
O günün akşamı soluğu Taksim'de aldım. Öyle ya bizim meslekte gözünle görmeden inanamazsın her söylenene!
Gezi Parkının Taksim Alanına bakan  basamaklarında  sıra sıra polis nöbetteydi. Biraz  aşağıda da  iki sıra şerit bariyer... 
Birinci bariyeri aştım. Oturan polisler ayağa fırladı. Siz mi buraya gelirsiniz ben mi oraya geleyim , geçmem  gerek dedim. Kıpırdama ben geliyorum dedi içlerinden biri. 
Malum diyalog: "Yasak, geçemezsin"- "Gazeteciyim" - Herkese Yasak! Belediye gelin görün diyor. Polis Yasak diyor. Amirime sorayım. Telefona sarılıyor.  Hangi gazete. Cumhuriyet.  Amirin  azav avaz haykırışını duyuyorum telefonun öteki ucunda: Yasaaaaaaaaaaaak. Sakın geçmesinnnnnnn. . .  Benimle konuşan çok  efendi,  o bile tedirgin haykırıştan... Haftaya gelseniz...    
Bu park bir kara tabut
Taksim Meydanında Üniversite  Öğretim Üyeleri Derneği  temsilcileri, ellerinde bildirileri...  Basamaklardan gerisin geriye alana inerken, fotoğraflardaki tüm ağaçlar, çiçekler ve çimler   paralanıyor, sözcükler anlamını yitiriyor.
Bu parka girmek yasak.  Parkta dolaşmak yasak, oturmak yasak, el ele tutuşmak yasak, öpüşmek yasak, okumak yasak, konuşmak yasak. Ağaca,çiçeğe, çime bakmak yasak...
Bu park var ama yok... Bu park yok ama "varmış gibi"... Hem var, hem yok... Varımsı da yokumsu... Yokumsu da varımsı... Aziz Nesin göz kırpıyor  göremediğim çiçeklerin arasından.
O anda Pasifik'te sapsarı bir akşam,  denizde bir bulutun öldürdüğü Japon balıkçısının türküsünden dökülen dizeler yüreğime saplanıyor .:  " Badem gözlüm, beni unut / Bu gemi bir kara tabut,/ lumbarından giren ölür. /  Üstümüzden geçti bulut"
İnsansız park bir anda   "Bu park bir kara tabut"a dönüşüyor.   Nazım Hikmet Gezi'yi ve Taksim'i saran  biber gazı bulutunu  aralıyor. Japon Balıkçının sesi, Ethem'in sesi oluyor:  İnsansız park  bir kara tabut./ Güzel gözlüm beni unut./ Boynuma sarılma gülüm,/ benden sana geçer ölüm...         
İçine giremediğim yasaklar parkından ayrılırken dua niyetine  Melih Cevdet Anday'ın "Rahatı Kaçan Ağaç" şiirini  o yana doğru fısıldıyorum:

"Tanıdığım bir ağaç var 
Etlik bağlarına yakın 
Saadetin adını bile duymamış
Tanrının işine bakın 

Geceyi gündüzü biliyor 
Dört mevsimi, rüzgarı, karı 
Ay ışığına bayılıyor 
Ama kötülemiyor karanlığı 

Ona bir kitap vereceğim 
Rahatını kaçırmak için 
Bir öğrenegörsün aşkı 
Ağacı o vakit seyredin."

Gezi Parkı'nın hepimize verdiği o eşsiz  umudu , dayanışmayı, güçlenmeyi iliklerimde hissettiğim için  kaçırdım göremediğim ağaçların rahatını!
NOT- İstanbul  Opera Festivali muhteşem bir "Rigoletto"" prodüksiyonuyla başladı. Onu yazacaktım ki,  yasaklı park  öne geçti, Rigoletto haftaya kaldı. Siz yine de  yasaklara direnirken, sanatsal olayları kaçırmayın!
Cumhuriyet- 28 Haziran 2013

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.