Menü

Yarını Beklerken


01 Eylül 2002 - Zeynep Oral -

Bugün sizlere Datça'nın sevgi dolu, coşku dolu , şiir dolu, en muhteşem doğa nimetleriyle dolu, bol bademli "Can Şenliği"nden esintiler sunacaktım... (Cumhuriyet yazarlarından günlerdir okusanız da , biz anlatmaya hala doyamadık...)
Geçen yıl , küreği elden ele, dizeleri dilden dile geçirerek , harcına sevgi katarak temeli atılan Can Evi'nin düş olmaktan çıkıp gerçeğe dönüştüğünü, bitmiş olduğunu , bin bir renk çiçek açan o bahçede bir mücevher gibi parladığını anlatacaktım...
"Can Evi"nin mimarı Ersen Gürsel'i, iç donanımını gerçekleştiren Faruk Malhan'ı, hele hele köyü olduğu gibi koruyup, inşaatı yüklenen, sürdüren Ahmet Ege Gürkan'ı kutlayıp, Can Evi'nden içeri dalacaktım...
İçeride , Avni Arbaş'ın, Burhan Uygur'un Can Yücel portreleri , Su Yücel'in Can Yücel'e ilişkin resimleri arasında, mükemmel düzenlenmiş Tarih- Psikoloji- Felsefe- Sosyoloji- Edebiyat eleştirisi- Şiir- Roman- Tiyatro- Referans kitapları diye sınıflandırılmış, Türkçe, İngilizce, Almanca, Fransızca kitaplar, Can Yücel'in kitapları, Can Yücel'in okuduğu , onu Can Yücel yapan kitaplar arasında dolaşacaktım...
Onca kitap arasında , Shakspeare'in tüm eserlerini içeren, kocaman "The Oxford Shakspeare" kitabının, kara cildini açar açmaz "Adana Kapalı Cezaevi Müdürlüğü - GÖRÜLMÜŞTÜR" damgasıyla irkildiğimi ; Can Yücel'in parmak izlerini taşıyan, el yazısıyla tuttuğu notları emmiş sayfalar boyunca "GÖRÜLMÜŞTÜR"ün balyoz gibi tepeme indiğini anlatacaktım... Neyse ki Can Evi'nin gönül ustası Güler, tüm haşmeti ve heybetiyle ve de elinde yeni çıkan şiir kitabıyla oradaydı da balyozları kahkaha çiçeklerine dönüştürüverdik...
İşte bunları ve daha neler neler anlatacaktım ki , yarın geldi dikildi karşıma...
x
Yarın 1 Eylül. Dünya Barış Günü...
Oysa savaşa hiç bu denli yakın olmamıştık.
Üstelik, dünyanın tek süper gücü ABD'nin bize ve dünyaya empoze ettiği bir savaş... Gerekliliğini, kaçınılmaz olduğunu bize ve dünyaya yutturmaya çalıştığı bir savaş...
Irak'a savaş açılmanın kaçınılmaz olmasının nedeni , ne Saddam'dır ne de Irak'taki insan hakları ihlali... Kaçınılmazlık, gereklilik, ekonomiktir. Silah endüstrisini besleyecek daha çok çatışma, daha çok baskı, daha çok şiddet, daha çok kan, daha çok acı, daha çok gözyaşı, daha çok , daha çok, daha çok , daha çok ölüm gerekmektedir...
Oysa:
Bir adet F 16 uçağı 26 milyon dolardır. Ve bu parayla 2 adet yüzer yataklı, 5 ameliyathaneli, yoğun bakım üniteli ve 400 kişiyi ayakta tedavi edebilecek hastane yapılabilir.
Bir adet Leopard tank tankı 7 milyon dolardır. Ve bu paraya yedi adet modern donanımlı ilköğretim okulu yapılabilir.
Bir Awacs uçağı 250 milyon dolardır . Ve bu parayla 50 bin yoksul öğrenciye on yıllık burs ya da beş bin öğretmenin on yıllık maaşı sağlanabilir...
Bunlar yalnızca birkaç örnek...
Ama dünyayı, daha çok Leopard tankı, daha çok F 16 ve Awacs uçağına mahkum etmek, daha çok silahlanmaya tutsak kılmak üzere bir çark kurulmuş. Bu çarkın dönmesi için silahlanma yarışına devam... Bu çarkın durmaması, yıkılmaması için, daha çok savaş, daha çok savaş kaçınılmaz...
Barış, yalnızca devlet, hükümet ya da ordu yöneticilerine bırakılacak bir mesele değil. Barış, sizin, benim, hepimizin meselesi, bizlerin işi. Her bireyin , her toplumun, yüreğinde, kafasında, ruhunda, dünyaya bakışında, çevresini, dünyayı algılayışında yorumlayışında, irdeleyişinde, sorgulayışında, arayışlarında sürdürdüğü bir seçim...
Belki yarın, yani 1 Eylül , bunları düşünmek, tavır almak, tepki göstermek, eyleme girişmek için "bahane" olur...
Ülkemin her yerinde Datça'ların , şiir kentlerinin, şiir evlerinin ve okulların, ve hastanelerin çoğalması dileğiyle...

01 Eylül 2002

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.