Menü

Vurulduk Ey Halkım Unutma Bizi...


24 Ocak 2010 - Zeynep Oral -

Sevgili Uğur,

Bugün 24 Ocak. Tıpkı 1993’teki gibi bir Pazar günü…

Elimde kitapların; yüreğimde Bedrettin Cömert, Tütengil, Turan Dursun, Kemal Türkler, Doğan Öz, Muammer Aksoy, Apdi İpekçi ve Hrant Dink’lerin yoklukları; aklımda hep o yazın…

25 Ağustos 1975 tarihli Cumhuriyet’teki “Sesleniş” başlıklı senin o muhteşem yazını, belki bininci kez okuyorum.

“...Binlerce yoksulun yüreğini yüreğimizde yaşayarak katıldık o büyük kavgaya. Ecelsiz öldürüldük, dövüldük, vurulduk, asıldık… Vurulduk ey halkım unutma bizi...”

Unutmadım, unutmadık! Hiçbirinizi unutmadık.

Her “faili meçhul” denilen ama faili meçhul olmayan cinayetten TEKEL işçilerinin amansız mücadelesine; kulluğa isyandan haksızlıklar, rezillikler yandaşlarının her suç ortaklığına; yaşamımızın her anında yokluğunuzu yaşıyoruz. Bizimlesiniz.

Eğer yaşıyor olsaydın, korkarım ki bugün yeniden bir katliama uğrar, yeniden öldürülürdün! Çünkü bugün de silah kaçakçıları-mafya-irtica-devlet baskısı-hükümet baskısı-güdümlü hukuk-tarikatlar-yolsuzluk ilişkisini araştırırdın, bunları ortaya çıkarırdın. Yine haksızlığın, sömürünün, yozluğun, yalanın, talanın peşine düşerdin. Öldürülmeden önce MİT- PKK ilişkisini araştırıyordun ya, şimdi de “milli kahraman katillerimizin” neyin maşası olduklarının peşine düşerdin…

Seni Cumhuriyet gazetesi mi öldürttü?

Evet, artık Türk bayraklarıyla poz veren ünlü “kahraman milli katillerimiz”, kimilerinin “gurur duyduğu katiller” var ortalıkta. Tuhaf dönemlerden geçiyoruz… Çok tuhaf…

Bu tuhaflıkta ve taraftarlıkta medya çok aktif. Yakında gazete manşetlerinde “Uğur Mumcu’yu Cumhuriyet gazetesi, Abdi İpekçi’yi Milliyet gazetesi öldürttü” diye okuyabiliriz ve inanan da çıkar!

Kuşkum yok, bugün yaşasaydın, sakıncalıların en sakıncalısı olurdun! Atatürk ilkelerine bağlılığın, senin “Atatürkçülüğün”, günümüz Türkiye’sinde “tehlikeli” sayılıyor.

“Biz Atatürkçülüğün, özgürlük ve uygarlık savaşının adı olduğuna inanırız. Ülkemizde Atatürkçülük ve laiklik ilkesi büsbütün unutulmuştur. Atatürk’ü unutturmak isteyen bir ideolojik akım, devlet çapında önemli köşeleri tutmuştur. Atatürk’ün çağdaşlaşma anlamındaki Batılılaşma çabaları, Amerikan destekli Araplaşma-Suudileşme eğilimleriyle yer değiştirmiştir” diyordun. Taa 2 Ekim 1984’te…

Sevgili Uğur, sen bu eğilimi bir de şimdi görsen!

 

Unutmadık

Seslenişini duyuyorum:

“Bağımsızlık Mustafa Kemal’den armağandı bize. Kapitalizmin ahtapot kollarına teslim edilen ülkemizin bağımsızlığı için kan döktük sokaklara. Yabancı petrol şirketlerine karşı devletimizi savunduk, komünist dediler. Ülkemiz tam bağımsız değil dedik, kelepçeyle geldiler üstümüze. Kurtuluş Savaşı’nda emperyalizme karşı dalgalandırdığımız bayrağımızı daha da dik tutabilmekti çabamız. Vurulduk ey halkım, unutma bizi.”

Unutmadık Sevgili Uğur.

Yoksulluğun bükemediği bileklere kelepçe takılsa da, açlık grevlerinde ufalansak da, uydurma davalarla hücrelere tıkılsak da, savunma hakkı olmadan yargısız infazla yok edilsek de, işkencede kalsak da, “necip milletimiz” tarafından meydanlarda, yandaş gazeteciler tarafından manşetlerde linç edilsek de, göz göre göre öldürülsek de unutmadık.

“Çare, solda ve sağda, düşünce ve inanç özgürlüğünü kısıtlayan bütün engellerin kaldırılmasıdır” diyordun. “Ancak özgürlükçü ve demokratik toplumlarda bu ‘siyaset-tarikat-ticaret’ üçgeni ile savaşılır. Kapalı rejimlerde ise bu akımlar, devlet kadrolarını, sinsi ve karanlık yöntemlerle ele geçirirler.”

Aynen öyle Uğur, aynen öyle…

Cumhuriyet - 24 Ocak 2010

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.