Vedat Günyol
18 Temmuz 2004 - Zeynep Oral -
Vedat Günyol'la birlikte bir dönem daha kapandı. Bizler biraz daha öksüz , biraz daha yoksul kaldık…
Aydınlanmanın sıcacık yüzü, gülen yüzü, özverili yüzüydü.
Ustalığını alçakgönüllülükle, sorumluluğunu üretkenlikle pekiştirmişti.
Kültür birikimini , Anadolu sevgisiyle; toplumsalcı dünya görüşünü Atatürk devrimleriyle bütünlemişti.
Dostlukları, onuruydu. Öyle derdi.
"Dostlarım, anılarım ve yazmak… Beni bunlar ayakta tutuyor" derdi.
Aramızdan ayrıldığından beri, Vedat Günyol'lu anılara sarılıp duruyorum… Ardından öyle güzel yazılar yazıldı ki, ben olsa olsa, bu sarıldıklarımın kimini sizlerle paylaşmaya çalışıyorum
Vedat Günyol adını ilk ne zaman duydum?
Liseyi bitirip, Paris'te Yüksek Gazetecilik Okulu'na gittiğim, Türkiye'deki birçok gazeteye yazılar yolladığım dönemdeydi. Sene 1965. Cumhuriyet Gazetesi benden bir yazı istemişti: İki yazarımız , Babeuf'ten çeviri yapıp yayınladılar diye mahkemelerde süründürülüyorlardı. Bu konuda Fransız aydınlarının tepkilerini alacaktım. İki yazarımız Sabahattin Eyüboğlu ve Vedat Günyol'du.
Yıllar sonra, Sanat Dergisi'nin ilk sayılarını çıkarırken karşılaştım onunla. Bir resim sergisindeydi . Azra Erhat ve Füreya'nın arasında oturuyordu. Ülkemin, üç güzel insanı, üç onur kaynağı… O üçlü fotoğraf hiç gitmedi, gitmeyecek gözümün önünden. 70'lerin başıydı. Ve Komünist Parti kurucularından olduğu savıyla aralarında Azra Erhat, Sabahattin Eyüboğlu, Tilda Kemal'in de bulunduğu birçok aydınla birlikte tutuklanıp, yeni salınıvermişti.
Kısa sürede, Sanat Dergisi'ni çıkardığımız odanın müdavimlerinden oldu. 80'li yıllarda dört yazar bize, yani dergiye, dönüşümlü olarak "Edebiyat Söyleşileri" yazarlardı. Bu dört yazar, Vedat Günyol, Cemal Süreya, Salah Birsel ve Fethi Naci'ydi…
Farkında mısınız, Vedat Günyol'un adını , hep başka güzel insanların adlarıyla birlikte anıyorum… O zamanlar öyleydi. Birlikte çalışılır, birlikte üretilirdi. Dostluklar önemliydi. Dayanışma önemliydi.
Edebiyat dünyasında iletişim, etkileşim, tartışmalar, kavgalar, sataşmalar, yergiler, övgüler , yüceltmeler dergi sayfalarında yapılırdı. İletişim ve ilişkiler, sokaklardaki reklam vitrinlerinden, vitrinlerdeki afişlerden, PR şirketlerinden sorulmazdı . İletişim ve ilişkiler parayla alınıp parayla satılmazdı.
80'li yılların ikinci yarısında Vedat Günyol "Giderayak" başlığı altında Sanat Dergi'nin her sayısında yazıyordu. Dergiye yazısını getirdiği günler, artık yalnızca eleştiri ve denemeleriyle, Türk edebiyatına yol gösteren bir yazar değil , aynı zamanda bir ağabey, bir dost , en önemlisi "bizden biri" oluverirdi. Sohbetini, bilgisini, kültürünü, kendine özgü takılmalarını, şakalarını, esprilerini paylaştığımız bir dost…
Önceleri "Giderayak" başlığına çok itiraz ettik. Daha durun bakalım dedik… O ise bütün insanların yazgısı bu, hepimiz gidiciyiz gibi sözlerle bizi susturdu. Ve yıllarca bu başlıkla sürdürdü yazılarını. Daha sonra ise başlığı "Yaşarken" diye değiştirdi…
"Giderayak" yazılarının ilkinde (15 Mayıs 1985) şöyle diyordu:
"Bir ideale ulaşmak için çekilen acılar, çileler, yaşanan serüvenler, deneyimlerle zenginleşir insan, bilgeleşir. Yaşamın anlamı da budur işte. (…)
Evet, kimin yaşamaya vakti kaldı ki, hele dünya uluslarının birbirinin gözünü çıkarmaya çalıştığı, özgürlüklerin kısıtlandığı, toplumsal adaletin bir özlem olmaktan öteye bir anlam taşımadığı , içte ve dışta insan haklarının çiğnendiği bir dünyada.
Bütün bunlara karşın yaşam sürüp gidiyor, insafsız, acımasız, doğanın buyruğu altında. Ne yapalım ki, şair Zeki Gezici'nin dediği gibi; 'Biz hayatı sevmekten suçluyuz / Yüreğinde umudu olmaktan.'
Ne yapalım ki davar olmaktan çıkıp , bütün saçmalığıyla yaşamın bilincine varmış insanlar, biz insanlar , büyük sanatçı Kazancakis'in deyimiyle, içimizde bir tohum, sırtımızda dünyayı taşıyoruz. Kurtuluş yok bundan. Yaşadığımız sürece dünyayı taşıyacağız sırtımızda, güzellikleri ve çirkinlikleriyle."
Sanki bugün yazılmış gibi…
"Sevinçleri ve acılarıyla" diye eklemek geliyor içimden.
İyi ki vardınız, iyi ki varsınız Vedat Günyol.
18 Temmuz 2004
Paylaş
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral
Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı.
Arama Yapın
Kategoriler
EdebiyatTiyatro
Plastik Sanatlar
Kadın Olmak
Memleket Hali
Müzik
Sinema
Çevre
Tüm Kategoriler