Menü

Vay vay bu ne biçim Şanghay!


07 Mayıs 2010 - Zeynep Oral -

Expo 2010–Çin Halk Cumhuriyeti’nin bu muhteşem gösterisine düş gücü egemen!

"Şang-Hay büyük bir limandır/ Beyazların gemileri kocamandır/ Sarıların kayıkları küçücük. / Kızıl saçlı bir çocuğa gebe Şang-Hay! Vay vaaay! Ne acaip yer be Şang-Hay!"

"Şehr-i Şang-Hay" adlı şiirinde Nâzım Hikmet'in dile getirdiği kızıl saçlı çocuk çoktan doğdu, büyüdü, gelişti, toplumu tümden değiştirdi, dönüştürdü… Sonra, gözden ırak köşesine çekildi, denetimi elden bırakmadan, yerini girişimci, hırslı, çalışkan mı çalışkan gençlere bıraktı!

Şanghay’daydım. Expo 2010’un açılışında… Daha önce birkaç kez geldiğim kente hiç benzemiyordu. Kendimi sanki bir bilim kurgu filminin içinde buldum.

Çin Halk Cumhuriyeti müthiş hazırlanmıştı Expo 2010’a ama doğrusu kimse bu denli bir değişimi beklemiyordu! Kat kat yollar, köprüler, viyadükler, gökdelenler (şimdilik 3000 yakında 2000 gökdelen daha geliyor)… Metro hatlarının ikiye katlanması… Kentin göbeğinde nehir kıyısındaki tüm demir çelik tesislerinin tersanelerin yıkılıp sıfırdan var edilen 6 kilometre karelik fuar alanı… Tüm cephelerin boyanması, tüm çatıların ışıklandırılması… Yeni eklenen iki havaalanı, transatlantiklerin yanaşabileceği yeni bir liman, çevre kent ve kasabalara, yeni vapur, otobüs ve hızlı tren seferleri … Etkilenmemek elde değil…

GÖRKEMLİ AÇILIŞ

Uzmanlık alanı dünya fuarları olan yabancı gazetecilerin yalancısıyım bunca görkemlisi hiç olmamış…

Piyanist Lang Lang, aktör Jackie Chan, İtalyan tenor Andrea Bocelli… Ama bunların yanı sıra eşsiz bir ışık, havai fişek gösterisi…

Huangpu Nehri dev bir sahneye dönüşmüştü. Suyun üzerinde kendi kendilerine ilerleyen 6 bin kırmızı dev Çin feneri… Fenerler bu "sahneye" bir yandan girdi; katılımcı ülkelerin bayrakları yelken olup nehrin öteki ucundan geldi. Sonra, yelken bayraklarla kırmızı fenerler, nehrin ortasında buluşup kucaklaştı… Sonra gökyüzünden, köprülerden ve gökdelenlerin çatılarından üzerimize ışıklar renkler ve yıldızlar yağdı…. Sonra nehrin suları ışık olup gökyüzüne tırmandı…

Açılışı tüm fuar alanına tepeden bakan ve Ulusal Çin televizyonunun konuşlandığı yüksek bir terastan izledim ve İngilizce canlı yayında tüm Çinlileri bizim pavyona davet etmekten geri kalmadım…

'DAHA İYİ KENT, DAHA İYİ YAŞAM'

Bu yıl ki Expo’nun ana teması. "Daha İyi Kent, Daha İyi Yaşam"... Her ülke bu kavram çerçevesinde bir pavyon oluşturuyor.

Dünya nüfusu her geçen gün kentlere akın ediyor. EXPO 2010’da kentlerde daha doğal, daha insanca, daha iyi, daha eşit, daha güvenli yaşayabilme yolları vurgulanıyordu.

Türkiye Pavyonu, dünyanın bilinen ilk toplu yerleşim yerlerinden biri olan Çatalhöyük’ten esinlenmişti.

Pavyona girdiğiniz andan başlayarak farklı okumalarla karşılaşıyordunuz. Uzman bir bilim adamı ya da "sokaktaki adam" aynı sergiyi farklı farklı "okuyarak", kavrayarak gezebilirdi. Hem Anadolu uygarlığının bütünlüğüne, hem de ayrıntılara yer veriyordu (Örneğin obsidien taşı: ilk silahın yapıldığı ya da heykel sanatına yol açabilecek, ayna görevini yapan bir taş… Hitit, Kadeş antlaşması, ya da anaerkil toplumda ilk kadın haklarına uzanan bir köprü… vb.) Çatalhöyük ile başlayan tarihsel süreçte, İstanbul'un üç İmparatorluk döneminden sonra, ikinci kata ulaşıyorsunuz. Burada Cumhuriyet Türkiye'sinin bugünkü İstanbul'u, son görüntüleme tekniğiyle çekilen 360 derecelik bir filmle yansıtılıyor. Çok keyifli bir izlence… Çıkış yolunda ise ileriye yönelik projelere yer verilmişti.

Bence pavyonun en başarılı yanı farklı katmanlardan oluşması ve dış cephenin ilginç yapısıydı. Çocukların üzerine tırmandığı, içine girip çıktığı, bol bol fotoğraf çektirdiği Çatalhöyük duvarlarını çağrıştıran bir yapı. En zayıf yanı ise geçmiş- bugün- yarın arasındaki dengesizlik ve düş gücünden yoksun oluşuydu. Hele bu fuara en çok düş gücünün egemen olduğu düşünülürse….

Ama belki de geleceğe yönelik, şehirlerimize ilişkin vizyonumuz ya da düşlerimiz yoktur…. Kim bilir?

SANATSAL ETKİNLİKLER

İstanbul 2010 Ajansı, bu fuara iki sanatsal etkinlikle katıldı. Biri Akbank sponsorluğundaki Zeynep Tanbay Dans Topluluğu’nun "Araz" adlı gösterisi, Öteki Göksel Baktagir'in "İstanbul Sazendeleri" topluluğunun sunduğu "Doğu Rüzgârı" adlı konser…

Fuarda pavyonumuz Avrupa bölümünde yer alıyordu. Bu bölümün orta yerinde de Avrupa sahnesi…

Avrupa Sahnesi’nin açılışını " Araz" adlı eser yaptı. Üç temsilde de mükemmeldiler. İzleyici soluk almadan izledi. (Daha önce yazdım, tekrarlamayacağım. )

İstanbul Sazendeleri’ni canlı ilk dinleyişimdi. Kanun, ud, kemençe, viyolonsel, keman, ney ve perküsyonlardan oluşan 8 kişilik topluluk, Orta Asya’dan Balkanlar'a uzanan bir coğrafyanın tüm renklerini geleneksel ile çağdaş olan arasında köprüler kurarak bize göstermekle kalmadı, aynı zamanda yaşattı. İki topluluğu da kutluyorum.

"Avrupa Sahnesinin açılışını nasıl bize verdiler?" sorumu Expo Komiseri Büyükelçi Sencar Ozsoy, "Ben öyle karar verdim, istedim verdiler" diyor… Fuar sonunda, Avrupa Sahnesi 31 Ekim'de , yine Türkiye’den bir grupla kapanacak…

Bir haftalık Şanghay’ımdan çıkardığım dersler, pazara…

Cumhuriyet- 7.5.2010

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.