Van'dan Uzakta...
27 Ekim 2011 - Zeynep Oral -
Dünyanın ta öteki ucunda ağıtların acısıyla umutların heyecanı arasında gidip gelmek...
Elde en son teknik olanaklar, anı anına haberleri izlemek; bir can daha kurtuldu haberiyle, ölüm sayısı onlarla çoğaldı bilgisi arasında parçalanmak...
Depremi fırsat bilip ırkçı, milliyetçi, etnik, köktendinci ayırımcılığı kışkırtanları, kamçılayanları yeniden yeniden lanetlemek...
1999 Ağustosu'nu yeniden yaşamak... Marmara depremini her an anımsayıp, depremden birkaç saat sonra ulaştığım Adapazarı, Gölcük, Düzce, İzmit'i tekrar gözlerimin önüne getirmek, o toprağa karışmış yanık kokusunu duymak, dünyanın öteki ucunda olsan da o kokuyla genzimin yeniden yanması...
Ama hemen ardından Selahattin Demirtaş'ın "Türkiye'nin dört bir yanından gelen yardımlarda kardeş kokusu, kardeş selamı var. Herkese teşekkürler" demesiyle içimin ısınması...
Van Cezaevi'nden kaçan mahkûmlardan 70'inin geri dönmesine gülümsemek...
Her depremden sonra hiç ama hiç ders alınmadığının bilincine uzaktayken daha yoğun biçimde odaklanabilmek...
Yaşananın, doğanın değil, insanın suçu olduğunu bininci kez anlamak... Doğal afet denilen şeyin hiç ama hiç "doğal" olmadığını yeniden kavramak...
"Hırsızlık", "Yolsuzluk", "Gözleri bürüyen para hırsı, çıkar hırsı, rant hırsı" , "Yanlış politikalar, insana ve doğaya düşman politikalar", "Bilgisizlik, beceriksizlik" denemediği için mi "Doğal afet" deniyor yoksa... İnanın bana... İnanın, insanın insana yaptığını, doğa insana yapmıyor!
Depremle "ilahi adalet" arasında bağ kuranların; "7.4 yetmedi mi?" diyenlerin; "kader kısmet"ten çıkar ilişkilerine uzanan çizgide depremden bir de utanmadan siyasi rant kapmaya çalışanların kahpeliğiyle kahrolmak...
Çürük kamu binalarının, çalınan malzemenin, çalınan adaletin, toplanıp da yerine asla ulaşmayan yardımların hesabının sorulmamasıyla yeniden öfkelenmek...
Bilimsellikten uzaklaştıkça alınan derslerin daha da korkunç olacağını kavramak...
Demokrasi kültüründen koptukça, "Biat kültürüne" taptıkça ödenen bedelin hep ama hep daha yüksek olacağını bilmek...
Şu anda, tam da şimdi New York'ta değil, Van'da olmalıydım diye kıvranmak... Ne işim var New York'ta, neden Van'da değilim diye kahrolmak...
İşte sevgili okurlar, durum böyle...
New York'ta ne işim olduğunu dünkü gazetede okudunuz. Metropolitan Müzesi'nde Koç ailesi adını taşıyan Türkiye galerilerinin ön açılışı için geldim. Müzeyi ve yeni galerileri size yarın dolaştıracağım... Burada Türkiye'den gelen bir avuç gazeteciyle birlikte Van haberleriyle soluk soluğa yaşamaktayız. Dünyanın ta öteki ucunda yüreğim Van için çarpıyor.
Biliyorum acıyı paylaşmak acıyı hafifletmez ama yine de...
Cumhuriyet- 27 Ekim 2011
Paylaş
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral
Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı.
Arama Yapın
Kategoriler
EdebiyatTiyatro
Plastik Sanatlar
Kadın Olmak
Memleket Hali
Müzik
Sinema
Çevre
Tüm Kategoriler