Menü

Utançla Yaşamak...


23 Ocak 2011 - Zeynep Oral -

Yere diz çökmüş Rakel Dink’in kaldırımdaki çiçek yığınına uzanan kolu, çiçekler arasına beyaz bir gül bırakan eli… O fotoğraf manşette gazetenin sol köşesindeydi. Sağ köşede ise Musa Kart’ın bir çizimi: Kaldırıma yayılan kan gölünde, gazete kâğıdından bir kayık yüzüyor. Kayık/gazetenin bir yanında açık seçik, “Hrant’ın kanı yerde kalmayacak” yazısı okunuyor. Takım elbisenin ucundan gazete/gemiye uzanan bir el…

Fotoğrafla çizim arasında, bu iki kare arasında, çiçeğe uzanan el ile, kan gölüne uzanan el arasında ise dev puntolarla, siyah üzerine beyaz puntolarla: “Utançla Yaşamayalım!” yazısı…

Sevgili okurlar bu anlattığım 20 Ocak tarihli Cumhuriyet’in manşetiydi. Tam dört yıldır, soruşturmanın tetikçilerden öteye geçememesi… Geçmesinin engellenmesi… Hem de ne biçim engellenmesi!

İşte utancımız! Hrant’ın kanı yerdedir. Dört yıldır yerde kalmıştır!

Dostlar, arkadaşlar, her 19 Ocak’ta Hrant’la birlikte bir kez daha ölenler, “Hepimiz Ermeniyiz, hepimiz Hrant’ız diyenler”

Bunu diyenlere öfkelenip karşılığında fena halde kızanlar, köpürenler, küfredenler, onları tehdit edenler…

Ergenekon ve Balyoz davalarına her gün yeni belgeler keşfedip bunları medyaya sunanlar, üzerine saatlerce tartışanlar…

Jitem, Susurluk, Hizbullah tanıklıklarını anlatıp duranlar…

Bütün o faili meçhul olmayan cinayetleri iki sözcüğe “derin devlet” sözcüklerine indirgeyip rahat edenler…

Sorarım size, sekiz yıldır tek başına iktidar olan hükümetin hiç mi sorumluluğu yok Hrant Dink duruşmasının bir nebze olsun ilerlememesinde?

Hükümetin başı hiç mi duymamaktadır bu utancı?

Öldürmek serbest yuhalamak yasak

Biliyorum çok acımasız ama işte insanın içinden “Öldürmek serbest, yuhalamak yasak” gibi ara başlıklar atmak geliyor.

Yuhalayanları, ıslık çalanları, yumurta atanları, aleyhte yazanları anında adalete teslim et, canlarına oku, anında cezalandır; ama katillere ilişme…

Bunun utancını nasıl olur da duymaz insan iliklerinde?

Hikmet Çetinkaya’nın “Kelle Avcısı Dışarıda, Balbay İçeride” yazısıyla gözümüze soktuğu bir gerçeği hadi anladık yandaş medya görmezlikten gelmeyi seçti. Silivri’de sürdürülen iktidarın sahnelediği trajik komedyaya gözlerini kapamaktalar hâlâ! Orada “Yandaş adalete” duydukları saygıdan susmaktalar…

Peki ama bir zamanlar hepsinin canı ciğeri, arkadaşı olan Dink cinayeti davasındaki adaletsizliğe nasıl gözlerini, kulaklarını kapıyorlar? Hiç mi utanç duymuyorlar?

Sevgili okurlar, bugün niyetim Tuba Çandar’ın çok özgün eşsiz kitabı “Hrant” üzerine düşüncelerimi sizle paylaşmaktı. Ama yapamadım. O eşsiz kitap bir başka yazıya kaldı. 20 Ocak tarihli Cumhuriyet gazetesi beni aldı sürükledi.

Artık utanç içinde yaşamak, utançla yaşamak istemiyorum diye haykırıyorum.

İnsan kalarak yaşayabilmek için, bu utançtan kurtulmamız gerek. Çocuklarımızı bu utançtan kurtarmamız gerek!

Ataol Behramoğlu’nun dizelerini tekrarlayıp duruyorum:

“Yaşamak bu yangın yerinde / Her gün yeniden ölerek

Zalimin elinde tutsak / Cahile kurban olarak

Savunmak gerçeği, çoğu kez / Yalnızlığını bilerek

Korkağı, döneği, suskunu / Görüp de öfkeyle dolarak

Toplanıyor ölü arkadaşlar / Her biri bir yerden gelerek

Kiminin boynunda ilmeği / Kimi kanını silerek

Kucaklıyor beni Metin Altıok / “Aldırma” diyor gülerek

“Yaşamak görevdir bu yangın yerinde / Yaşamak, insan kalarak”

Cumhuriyet – 23 Ocak 2011

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.