Usta Sanatçılardan Muhteşem Gece
16 Mart 2005 - Zeynep Oral -
Haldun Taner 90 Yaşında :
Usta Sanatçılardan Muhteşem Gece
Harbiye Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu’ndaydık. Önceki akşamdı. Büyülü bir geceydi.
Sahnede… “Kir ve pas tutmaz” diye bildiğim sahnede, gözleri gülen, yüreği gülen, gönlü muzipliklerle çarpan Haldun Taner, koskoca fotoğrafından salondaki biz ölümlü seyircilere gülümsüyordu. “Aydın”, “Uygar”, “Çağdaş”, “Kültür Birikimi”, “Evrensel ama tepeden tırnağa İstanbullu”, “Beyefendi” , “Çelebi”, gibi sözcüklerin, kavramların simgesi haline gelmiş kişiliğiyle, o kişiliğiyle bütünlenmiş yapıtlarıyla sahneden bize göz kırpıyordu.
Haldun Taner’in 90. yaşını kutluyorduk. Ama aynı zamanda Türk tiyatro tarihinin bir kesitine, son 40 yılın soluk kesici anlarına tanıklık ediyorduk. Sahnelerimizde asla bir arada görmediğimiz, göremeyeceğimiz usta sanatçılar , Haldun Taner’in o muzip bakışları önünde ayni sahneyi , aynı tutkuyu bizimle paylaşıyordu. Öykü ustası, tiyatro yazarı, kuramcısı, uygulayıcısı ve öğretmeni Haldun Taner onları bir araya getirmişti.
Olağanüstü buluşma
İşte Selim Atakan yönetimindeki orkestrayla, edebiyatımızı, tiyatromuzu, doruklara taşıyan bir yaşam ve yaratıcılık serüveni başlıyor… Yalçın Tura, Selim Andak, Arif Erkin’in oyun müzikleri yol boyunca bu serüvende bize eşlik edecek… Cüneyt Türel , Haldun Taner’in bilgeliğini ve çelebiliğini giyinmiş, Usta’nın yaşamından satırbaşlarıyla, sunuculuğu değil , anlatıcılığı üstlendi bile…
Genco Erkal , “Konçinalar” öyküsünü okumuyor, oynuyor. Yüzüyle oynuyor, sesiyle oynuyor. Bu adam gerçek bir “büyücü”. Kupalar, sinekler, maça kızları, jokeyler , papazlar , krallar kraliçeler…İnsanlığın binbir halini gözümüzün önüne seriyor….
Sahnedeki dev ekrana Keşan, daha doğrusu şehre tepeden bakan Sineklidağ ve tüm sakinleri gelip yerleşti. Gülriz Sururi , “Keşanlı Ali”nin ilk Zilha’sı , her zamanki tiyatro disiplini ve saygısıyla, önceden hazırladığı en içten satırlarla sesleniyor Haldun Taner’e ve sonra yıllara meydan okuyarak, (ne meydan okuması, hükmederek!) 40 yıl önceki şarkısını , o ünlü “Şamama” şarkısını 40 yıl önceki siluetiyle ve duyarlığıyla, ironiyle söylüyor.
Sahnede bir Zilha daha: Eşsiz sanatçı Zeliha Berksoy. Üzerindeki siyah görkemli giysi, annesinin, “Keşanlı Ali”nin unutulmaz Şerif Abla’sı Semiha Berksoy’un… Sahnede o tek başına ama ben üçünü birden görüyorum, Çünkü bir avucunda Haldun Taner’in elini, öteki avucunda annesinin elini sımsıkı tutmuş öyle konuşuyor bizimle. (Göz yaşlarımı tutmalıyım, göz yaşlarımı tutmalıyım…) Yumruk olmuş avuçlarını açıldığında , Nevvarenin “Tango”suyla, şarkısıyla sahneyi ve yüreğimizi dolduruyor.
“Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım”da, zıt tiplemeler Vicdani ve Efruz’un yaşamına giren kadınlarda, tepeden tırnağa oyunculuk yeteneği kuşanmış Hikmet Körmükçü bir ateş parçası, bir volkandı. Görülecek şeydi ! Karşısında Vicdani’yi oynayan Naşit Özcan da öyle. Onun “Plak olmayın… plak olmayın…Gözlerimizi açalım, gerekeni yapalım… Plak olmayın” sözlerini, oyunun finalini çılgınca alkışlarken, sadece oyuncuları ya da 40 yıl önce yazılmış oyunu, müthiş bir eleştiriyi değil, bugünlere yöneltilmiş direnişi de alkışlıyorduk.
Ayıptır Beyler!
Ve işte Tiyatro tarihimizin en heyacan verici çıkışlarından biri: Devekuşiu Kabare Tiyatrosu . Ahmet Gülhan, Bilge Şen ve Cihat Tamer sahnedeler. Haldun Taner’in önerisiyle, onun önderliğinde, onun yol göstericiliğinde kurulan ilk kabare tiyatromuzun , ilk adımlarını ve sonrasını anlatıyor Ahmet Gülhan. O günleri bilmez miyim! An be an o coşkuyu hep birlikte yaşamadık mı! Bilge Şen ve Cihat Tamer, ilk oyunlardan “Vatan Kurtaran Şaban”dan bölümler sunuyor. 40 yıl öncesinden değil, sanki günümüzden seslenişler!
Ama işte yalnız benim değil, o salonda olan herkesin yüreğine gelip çöken koca bir “Ah!” … Hepimizde koca bir “Ayıptır Beyler!” isyanı… Devekuşu Kabare Tiyatrosu dendi mi , Ahmet Gülhan’la birlikte akla gelen öteki iki isim Zeki Alaysa ve Metin Akpınar nerede? Önceden kabul ettikleri , katılırız dedikleri, programa adları yazıldığı, ilan edildiği halde neredeler? İnsan ölüm döşeğinde olsa kalkar gelir. Film setindeyse, çalışmasını keser gelir! Belki de olayı yeterince medyatik bulmadılar! Haklısınız, medyatik değil, insanı insan yapan değerlerle donatılmış büyülü bir geceydi. Ayıptır Beyler! Hadi sizi “Siz” yapan ustaya sevginiz yok, saygınız da mı yok! Ya seyirciye saygı? O da mı yok!
İyi ki varsınız
Sahnede Ferhan Şensoy … Onu uzun yıllardan beri ilk kez tüm rollerinden arınmış, böylesi sahici, böylesi içten, böylesi çıplak ve savunmasız görüyorum. Oynamıyor. (Sözcüğün tüm anlamlarını içeren biçimde söylüyorum: Oynamıyor.) Konuşuyor, anlatıyor… Heyecandan hem kendi hem sesi titreyerek anlatıyor… Afacan bir lise öğrencisini tiyatroya yöneltecek olan, tüm bir yaşamı dönüştürecek olan Haldun Taner’i anlatıyor. “Ustam”… “Babam” … Bu gözyaşları… Onunkiler, bizimkiler… Hayır artık tutmuyoruz gözyaşlarını…
“Ortaoyuncular”ın kuruluşunda da vardı Haldun Taner’in yol göstericiliği… Topluluğun temel direklerinden Rasim Öztekin sahnede. Ortaoyuncular’la Haldun Taner Sevgisi ve saygısı katlanarak sarıyor salonu…
, Haldun Taner’in “Sersem Kocanın Kurnaz Karısı” oyununda Tomas Fasulyeciyan’in ağzından ölümsüzleştirdiği “Aktör nedir ki…” diye başlayan o ünlü tiradını, tiyatro mesleğinin tüm birikimini omuzlamış Savaş Dinçel’den dinlemek müthiş bir tattı … Ve onun “Perde” sözcüğüyle kapanan perdenin ardından , bu olağanüstü geceyi düzenleyen Vecdi Sayar’a, sahne tasarımını gerçekleştiren Metin Deniz’e , tüm katkıda bulunanlara ve yukarıda adı geçen tüm sanatçılara teşekkür ediyorum. İyi ki varsınız. İyi ki değer ölçülerimizde, değer yargılarımızda hala bizi insan yapan öğelere ve tutunacak dallara sahip çıkıyorsunuz!
Teşekkürüme bir öfke de karışmıyor değil. Herkese açık olan, ücretsiz olan ve eşine bir daha rastlanmayacak , tiyatro tutkusu, tiyatro büyüsüyle yüklü bu müthiş gecenin duyurusuna Cumhuriyet dışında hiçbir gazetenin yer vermemesine öfkem! Bir de nasıl böyle yoz bir toplum olduk diye sorarlar utanmadan!
Teşekkürler Haldun Taner. İyi ki varsınız. Daha nice yıllara!
16 Mart 2005- Cumhuriyet
Paylaş
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Zeynep Oral
Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı.
Arama Yapın
Kategoriler
EdebiyatTiyatro
Plastik Sanatlar
Kadın Olmak
Memleket Hali
Müzik
Sinema
Çevre
Tüm Kategoriler