Menü

Ülkem barut Fıçısı..


12 Ekim 2014 - Zeynep Oral -

            Ben size bugün neler neler anlatacaktım:  
            (Ağaçların  hiç kuşkusuz en hüzünlüsü olan Salkım Söğüte , Uygurların "Mecnun dal" dediklerini  bilir miydiniz... Ağlayan söğüt değil,  Aşktan yana yana  kül olacak kadar  biçare "Mecnun Dal".  Kırgızların kırmızı şaraba sadece "Kızıl" dediklerini...)
          

  Gelin görün ki ülkem  kin, nefret, intikam sarmalına dönüşmüş; ülkem kan çanağı...   Bir yanda   elleri Türk bayraklı, tekbir getiren yığınlar ellerinde  palalar, sopalar, satırlar, döner bıçaklarıyla saldırıyor ; öte yanda   Atatürk  büstüyle futbol oynamaya çalışanlar , Türk bayrağını yakanlar...  Pompalı tüfeklerle açılan ateş... Yıkılan yakılan, yağma edilen iş yerleri...  Birkaç gün içinde   öldürülen 36  insanımız yaralanan yüzlercesi ...  Sokakta  yaşama tutunmaya çalışan milyonlar...
                                                                        X


            (Sizlerle bugün Bişkek'teki PEN Kongresinde  tam da Ortadoğu'daki savaşlar konuşulurken yabancı bir delegenin  "Türkiye'nin İŞİD'e arka çıktığını, Suriye'deki  muhalif güçlere silah sağladığını, onları eğittiğini bütün dünya biliyor."  demesiyle    içine düştüğüm utancı paylaşacaktım. )
         

   Gelin görün ki, içine düştüğümüz bu linç kültüründen duyduğum utanç...  Başımızdakilerin  konuşma şehveti içinde  düşmanlığı , kini , öfkeyi kışkırtmalarından duyduğum utanç...   Devletin polisinin  , Tomalarla, halkın üzerine yürürken "Yaşasın İŞİD!" diye bağırması ya da Rabia işareti yapması karşısında duyduğum utanç... Demokratik Hukuk Devleti  kuralları yerine  sokakta ceza kestiklerini açıklayan, onlar bir yaparsa biz  bin misli karşılık veririz diyen  Devlet "büyüklerinden" duyduğum utanç...  "Kobani"ye  müdahaleyi;  Esad'ı devirmek şartına bağlayan  insanlık dışı tutumdan duyduğum utanç...  Kırgızistan'da yaşadıklarımdan bin kat daha ağır geliyor..


                                                                        X
            ( Sizlere bugün  Bişkek'te Atatürk- Manas Üniversitesindeki  Cengiz Aytmatov toplantısında   Halil İbrahim Özcan'ın yaptığı konuşmadan söz edecektim.   Her konuşmacı  söze Sovyet egemenliğini , Rus dili hakimiyetini lanetleyerek başlarken , onun "Cengiz Aytmatov  iyi ki Rusça  yazdı eserlerini" demesi üzerine salonun şaşkınlığını, "aksi halde dünya onu tanımayacaktı" deyip  konuşmanın sonunda aldığı alkışı anlatacaktım.   Kimi Kırgız yazar ve aydınlarının "  Sovyet  dönemini yaşamasaydık biz hala çobandık" deyişini...)
      

      Gelin görün ki,  bu söylediklerim, Gaziantep'te  evinde, akşam yemeğini yemek üzere sofraya oturan  Sevgi'nin pencereden gelen kurşunla vurulması yanında ne gibi bir önem taşıyabilir ki! Sevgi  18 yaşındaydı. Çocuğu bir kaç gün sonra bir yaşında olacaktı. Kurşun Sevgi'nin  göğsüne saplandı. Hastaneye kaldırıldı. Kurtarılamadı.
     

       "Kör kurşun- Kör talih" deniyor. Nasıl anlatmalı ki  yeryüzünde kurşununun, silahın, tankın, topun tüfeğin körü olmaz!  Talihin de! 
         

    Ancak ,  eğer siz  kör bir politika izlerseniz ... Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş ilkelerini, Anayasal ilkelerini, dış politika ilkelerini, hukuk ve adaleti  ayaklar altında çiğnerseniz... Vicdanın, insaniyetin, akıl mantık, sevgi ve saygının yerine  iktidar tutkunuzu, rant ve çıkar  şehvetinizi  yerleştirirseniz...  Ve  yanlıştan dönmek yerine sadece benim dediğim doğrudur  ilkelliğinizi sürdürürseniz... Koskoca bir ülkenin de geleceği körleşir, kararır!
            "Bunu  siz hazırladınız!" diye haykırmak istiyorum. 


                                                            X  


            (Bugün sizlere Balasagun'u anlatacaktım:   Bişkek ile  Issık Gölü arasında  bir yerleşim merkezi.   İ.Ö. 1. yüzyıla kadar gerilere gidiyor. İslam öncesinden kalma   damgalı, resimli, kabartmalı mezar taşları çarpıcı.  İnsan biçimli ve desenli  taşların her birinde  içki kadehleri dikkat çekici.  Göktürklerle Araplar arasındaki çatışmalardan sıyrılıp  Karahanlıların başkenti,  kültür merkezi olmuş.  11 Yüzyıldan kalma  minaresi eşsiz  bir sanat eseri...  Bugün Burana diye anılan Balasagun, ayni zamanda Kutadgu Bilig'in yazarı  Yusuf Has Hacib'in doğum yeri. "Balasagun"  öz Türkçede  "özlenen, beklenen çocuk" anlamına da geliyormuş... )


            Ben size bugün neler neler anlatacaktım:  Oysa...
            Gelin görün ülkem barut fıçısı. Gelin görün ülkemde, kin, nefret, öfke ve intikam.... Gelin görün ülkem kan... Sınırlar boyu, kentler boyu, sokaklar boyu akan kan...


            Cumhuriyet- 12 Ekim 2014

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.