Menü

Türkiye, Nereye?


23 Ekim 2005 - Zeynep Oral -

Van’da yaşananlar merceğinde: Eğer bugün , yargı bağımsız olamıyor ; hukuk, hükümetin gerici , ayırımcı, bölücü siyasetine alet ediliyorsa, bize düşen görev, yargıyı yargılamak, hukukun işleyişini sorgulamak … Gazeteci olarak , insan olarak…

Dün sizlere, yurtdışında katıldığım bir toplantıdan, Marsilya’daki “Euro- Med Medya” toplantısından genel izlenimler aktarmaya çalıştım. Ama söylemediğim bir “ayrıntı” vardı. Şimdi söyliyeyim, “ayrıntı” olup olmadığına siz karar verin!

O ayrıntı, üç gün boyunca, yaşadığım ruh hali, ruh parçalanması... Yabancı meslektaşların soruları karşısında ha bire yutkunup durmam… “Sus Zeynep, söyleme Zeynep” diye diye, sözcükleri ölçüp biçip, tartıp yoklayıp, söylemekten vazgeçip gerisin geriye yutmam… Kendimi ha bire sansürden geçirmem… Sonuçtai şizofrenik bir durum…

Fas, Tunus ya da Cezayir’den bir gazetecinin toplantıda “Türkiye’nin AB ile müzakerelere başlaması, tüm Magreb ülkeleri için bir umut, olumlu bir gelişme oldu” demesinden sonra yalnız bu ülkelerden değil, Mısır, Lübnan, İsrail, Filistin’den ama aynı zamanda Fransa, İngiltere, Yunanistan ve İtalya’dan da gazeteciler bilmek istiyorlardı:

Türkiye’de basın yasasındaki anti demokratik maddeler değiştirilmiş miydi?

Şey… Ih… mıh… Reformları yapıyoruz ama…

Biri BBC’den İngiliz , öteki Tunus’tan iki kadın gazeteci, özellikle töre ve namus cinayetleriyle ilgileniyorlardı, hükümetin bu konulardaki tavrını soruyorlardı:

Bakın işte o konuda kadınlar çok çalıştı ve ceza yasasında olumlu değişiklikler yapılmasını sağladılar. Bunu dedim ama, şu son hafta içinde iki kadının daha “namus” ve “ahlak” diye diye öldürüldüğünden; hükümet yetkililerinin bu konuda tek caydırıcı laf etmediklerinden söz etmedim elbet…

Marsilya , malum Ermeni nufusunun yoğun olduğu bir kent. Bir Fransız gazeteci, Ermeni konferansını bir mahkeme yasaklarken, öteki mahkemenin nasıl serbest bıraktığını soruyordu…

Şey… Hak, hukuk, guguk, guguk… Demedim elbet… Bizdeki popüler bir deyişi yineledim:

“Demokrasilerde çare tükenmez…” dememle birlikte, yanıbaşımızdaki ikinci bir Fransız gazeteci, “Bilirkişi raporuyla aklanan Hrant Dink’in mahkeme tarafından mahkum edilmesi de demokrasi gereği mi?” diye sormaz mı. Yoo buna sinirlendim işte. “Keşke siz Hrant Dink’in tüm dizisini okusaydınız, o zaman, Türküğe hakaretten değil, Ermeni diyasporasına hakaretten dava açardınız” deyiverdim!

Türkiye tutkunu Lübnanlı bir gazeteci, beni bir köşeye çekmiş, “ duyduklarıma, okuduklarıma inanamıyorum , şimdi de Türkiye’de kimi belediyeler Ramazan diye içkiyi yasaklıyormuş , bu nasıl olabilir“ diye benden hesap soruyordu…

Yok öyle şey diye ağzımda gevelerken, Mısırlı bir gazeteci yüzünde büyük bir gülümsemeyle, telaşıma noktayı koydu: “ Atatürk, siz zavallı Türkleri dininizden, imanınızdan uzaklaştırmıştı, şimdiki hükümetiniz bu zararı, bu yanlışı düzeltmeye çalışıyor…” dedi.

Dönüş yoluna geçtiğimde, adeta rahatlamıştım. Artık yabancı gazetecilerin AB müzakerelerine başlayan Türkiye bu mu sorularına muhatap değildim. Ruh parçalanmam, şizofrenik durumum , kendi ülkeme dönünce sona erecekti. Bu düşünce ve umutla uçağa yerleştim. Önüme açtığım gazetelerdeki bir fotoğraf, yalnız parçalanmışlığımı, umutsuzluğumu ve şizofrenimi değil, tüm öfkemi de tetikledi.

Van Üniversitesi rektörü Yücel Aşkın , iki polisi koluna almış hapishaneye gidiyordu.

Bırakın yabancı gazetecileri, asıl biz, kendimiz, Türkiye nereye gidiyor diye sormakta çok geç kaldık…

Van’da yaşananlar merceğinde: Eğer bugün , yargı bağımsız olamıyor ; hukuk, hükümetin gerici , ayırımcı, bölücü siyasetine alet ediliyorsa, bize düşen görev, yargıyı yargılamak, hukukun işleyişini sorgulamak … Gazeteci olarak , insan olarak…


23 Ekim 2005- Cumhuriyet

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.