Menü

Türkiye Nereye ?


06 Mayıs 2011 - Zeynep Oral -

Bir hafta boyunca Türkiye gazetelerini okumamak , televizyon haberlerini izlememek   insana  acayip bir   uçarılık, hafiflik,  rahatlama   ve bulutların üzerinde  uçma duygusu veriyor. Ama sonra dönüş yolunda, hele benim gibi THY ile uçmayı ilke edinmişseniz, ne yapıp edip tüm gazeteleri ele geçirip,  aç kurtlar (ya da kuzular) gibi  Türkçe gazetelere saldırdığınızda,  ayaklarınız yeniden yere basıyor. Bulutlar yok oluyor ... Ama önce :

DERYA ALABORA FENOMENİ

Bu akşam Uçan Süpürge Uluslar arası Kadın Filmleri Festivali'nin Onur ödülü Derya Alabora'ya veriliyor. 

Türkiye'de bir gün mutlak öyküsü yazılması gereken eşsiz bir festivaldir Uçan Süpürge Festivali. Uluslar arası  arenada sonsuz bir saygınlığı  ve ünlenmişliği vardır. Bu yıl Onur Ödülü  tam isabet!

Çoğu kimse Derya Alabora'yı  sinema'dan televizyondan tanır,  Zeki Demirkubuz'un "Masumiyet" filminden ona hayran olabilir... Benim ona verdiğim öncelik tiyatroda...  İster Başar Sabuncu'nun sahneye koyduğu  Jean Genet'nin "Bolkon"u gibi görkemli bir  tiyatro eserinde olsun; ister Naz Erayda'nın  tasarladığı birkaç  dakikalık  "Yine Ne OIdu?" adlı sokak gösterisinde olsun, şu gerçeği gözden kaçırmamak gerek:

 Derya Alabora oyun alanında göründüğü an  sizi  etkisi altına alır. Önce "karizma" dediğimiz , sahne yaratıklarına özgü iletişim, yaydığı enerji ve izleyiciyle  arasında oluşturduğu sinerjiyle  sağlar bunu.. Bu karizmanın üzerine oyunculuğunu,  azar azar, inceden inceye işleyerek inşa eder. Sessizce... Canlandırdığı / oynadığı kişiyi içselleştirmiştir.   BU içselleştirdiği kişiyi de, öyle pattadak değil,  sanki sadece sizinle paylaştığı bir giz, bir sır gibi ortaya çıkarır. Belli bir süreç, tam da gerekli süreç içinde...

Bence  sinemadaki başarısı de  işte bu süreç içinde inşa ettiği oyunculuktan geliyor.

"İstanbul'da Bir Dava", "Tutku" "Oyunu Bozun" gibi oyunlar,  magazin dünyasıyla kendi arasına mesafe koymayı başarması; toplumsal sorunlar   karşısındaki duruşu;  kadın hakları, insan hakları savunuculuğu , düşüncelerinde ödün vermemesi ... Bütün bu özellikler onu benim için bir fenomen haline getiriyor.

YAŞASIN BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ

 Size sadece güzel şeylerden söz etmek isterdim ama imkansız!

Birkaç gün önce  (3 Mayıs) Basın Özgürlüğü günüydü.  Bizdeki  ne özgürlük!  Uçakta, kucağımdaki Cumhuriyet'te Mustafa Balbay'ın  köşesindeki boşlukta  "790 gündür tutuklu; Hücrede tek başına 66.gün" yazıyordu.

Bugün dünyada  cezaevlerindeki gazetecilerin sayısı 145. Türkiye'deki tutuklu gazeteci sayısı ise 68 . ( Tuncay,  Soner, Nedim  ve Ahmet dahil olmak üzere ) Ne müthiş, yine en başta gidiyoruz!

Hani bizim şu hızla ileriye dörtnala koşan (!) ileri demokrasimiz(!) var ya: Uluslararası raporlarda açıklanıyor: 196 ülke içinde  116. sıradayız basın özgürlüğünde!

Bir ironi daha: 3 mayıs'dan iki gün sonra "Atılım" Gazetesi eski sahibi ve yazı işleri Müdürü Hatice Duman müebbet Hapis; ayni gazetede yazarlık ve editörlük yapan ayrıca Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformunun sözcüsü olan Necati Abay ise 18 yıl 9 ay hapse mahkum oluyordu!

İNTERNET YASAKLARI

Derken...İinternet yasakları fırtınası! Oysa ben daha  basın özgürlüğüne vurulan darbeleri  hazmedememiştim.  Ve de hiç ama hiç hazmetmeye de niyetli değilken! Şimdi de internet yasakları!

İnternet dinamik mi dinamik bir iletişim aracı. Haberi o an uçuruyor.  Çok hızlı.  Anında insanları bir araya getirebiliyor. İnternet muhteşem ve çok güçlü bir örgütlenme aracı.  Veee... Internet muhalif!

İşte bu nedenle korkuyorlar internetten!

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu –Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı.... (BTK)... Bilmem kaçıncı   maddeye göre  kimi sözcükleri yasak ilan ediyor , onların geçtiği sözcükleri kullanan siteler yasaklanıyor...  Zaten 7 bin site yasak ... Zaten kim nasıl, ne zaman hangi siteye giriyor, hepsi  denetlenebiliyor...

Şimdi üstelik  BTK filtre sistemi getiriyor, filtreli seçimlerden seçim yapılacak.  Aile profili, standart profil ve yurt içi profili adıyla üç filtre...  Siz de birini seçecekseniz , sadece o grubun kullanıcı kodunu ve şifresini alıp  interneti kullanabileceksiniz!  

Başka sitelere girmeye çalışırsanız, yasak! Cezası hapis!

Haydi kolay gelsin! İleri demokrasimiz nereye ?

Bu soruyu  yanıtlamadan  önce mutlak  gazeteci-yazar Zeynep Atikkan ve akademisyen Aslı Tunç'un , "Blogdan Al Haberi " adlı kitabını (Yapı Kredi Yayınları) okuyun!

Demokrasi diye diye  yasaklar getirenlerin dümnyanın hiçbir yerinde barınamadıklarını , dijital devrimin nelere kadir olabildiğini görün!

Cumhuriyet- 6 mayıs 2011

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.