Menü

Türkçeye tutkun Tosya…


20 Mart 2004 - Zeynep Oral -

Ağırlığı hiç yoktu. Aydınlık mı aydınlık bir yüzü, mavi mavi gülen gözleri, afacan kız çocuğu gülümseyişi vardı. Bir de hep soru soran , öğrenmeye, anlamaya, daha çok bilmeye yönelmiş, çalışkan ve tüm bildiklerini, tüm çalışmalarını paylaşmaya hazır bir yüreği…

Bilim kadını , araştırmacı, akademisyen tanımlarına pek uymayan "tüy gibi hafif" izlenimini ufak tefek olmasından mı, yoksa bir kış akşamı evimde söylediği o güzelim Rusça şarkılardan mı edindim, bilmiyorum…

Adı, Antonina Karlovna Sverçevskaya… Yakınları için, kısaca Tosya…

O sevgi dolu, çalışkan, paylaşmayı seven, üretken yürek geçen hafta durdu. Yaşamı zenginleştiren, değerli kılan insanlardan biri daha aramızdan ayrıldı. 83 yaşındaydı. Moskova'da toprağa verilirken o, İstanbul'da dostları devrilen koca bir çınarın ardından gözyaşı döküyordu.

Antonina Sverçevskaya Türkologdu. Türkçeye, Türk edebiyatına tutkundu. Moskova Doğu Bilimleri Enstitüsü, Türk Dili Bölümünü bitirmişti. Tarih alanında uzmanlaşmıştı. Araştırmacıydı. 1983'de Moskova'da yayınlanan "Türk- Sovyet Kültür İlişkileri: 1925 - 1981" adlı eseri, sayısız kitabından araştırmalarından yalnızca biriydi. Kendini Türk edebiyatına, Türk tarihine , Türk kültürüne adamıştı…

"Kardeşim Nazım"

Türkiye'deki okurlar, Antonina Sverçevskaya'yı, Nazım Hikmet üzerine araştırmalarından tanıyor.

2002'de Nazım Hikmet'in 100. Yılı etkinlikleri çerçevesinde Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı'nın düzenlediği sempozyum için İstanbul'a gelmişti Antonina. Şairin tiyatrosuna odaklanan paneli yönetmek onuru bana verilmişti. Seksenini aşmış bir insandan umulmayacak bir dinamizmle, enerjiyle, sonsuz bir coşkuyla , bizlere Nazım Hikmet'in tiyatrosunu, temsillerden tanıklıkları, oyunlarının etkisini, bunlar üzerindeki tartışmaları iletmişti. Eşsiz,benzeri olmayan çok değerli gözlemleriyle karşımızda canlı bir tarih vardı.

Antonina Sverçevskaya, Nazım Hikmet'i Moskova'da 1951'de tanımıştı. Şairin ve Vera'nın dostuydu. Onların nikah şahidiydi. Nazım Hikmet, sevdiği herkese "kardeşim" diye seslenirken ona da "brat" yani 'erkek kardeşim' diye hitap edermiş. "Sestra" yani "kız kardeş " diye değil… Koca şair Rusça'daki cinsiyet ayırımcılığına oldum olası dikkat etmemiş!

Bugün Türkçe iki kitap var Antonina Sverçevskaya'dan elimizde kalan. "Nazım Hikmet ve Tiyatrosu" (Rusça'dan çeviren Hülya Arslan) ve Türkolog Svetlana Uturguari'yle birlikte hazırladıkları "Kardeşim Nazım".(çeviren Mehmet Özgül) İkisi de Cem Yayınlarından 2002'de çıktı. İkisi de tüm tanıklıklarla eşsiz birer hazine değerinde…

Çalışkan karınca

Antonina Sverçevskaya Nazım Hikmet dostluğu, kısa sürede çalışma arkadaşlığına dönüşecekti. Antonina, Moskova Doğu Bilimleri Enstitüsünü bitirdikten sonra da bu Enstitüde çalışmayı sürdürüyordu. Ve şairin yazdıklarını daktiloya çekmek, yazıların, konuşmaların çevirilerini yapmak, Nazım'ın istediği araştırmaları sürdürmek onun işiydi.

Bu çalışmalardan Rusça bir arşiv oluşturdu Antonina. Ve bu arşivi Rusya Devlet Edebiyat Arşivine teslim etti.

Bu işbirliğinden 1962'de , şairin 60. yaş kutlamalarında Moskova'da Rusça yayınlanan "Nazım Hikmet - Biyografik Kaynakça" adlı eser çıktı. Önsözünü Ekber Babayev'in yazdığı bu çalışmasında Antonina Sverçevskaya Nazım'ın yaşamını ve eserlerini dile getiriyordu.

Şairin ölümünden sonra hazırladığı "Nazım Hikmet ve Tiyatrosu" (Rusça'da özgün adıyla "Bilinen ve Bilinmeyen Yönleriyle Nazım Hikmet") kitabı için, hem devlet arşivlerine hem de 90'lı yılların başına dek gizli tutulan Parti Merkez Arşivi olan Rusya Devlet Sosyopolitik Tarih Arşivine, Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesi girecek, ayrıca Nazım hakkında Rusya'da yayınlanmış her satıra ulaşacaktı.

Arkadaşı ve çevirmeni Hülya Arslan, " Daha yapılacak çok işi, yazılacak çok kitabı vardı." diyor Antonina için… 'Türk-Sovyet Kültür İlişkileri 1925-1981' adlı kitabının devamını yazıyordu. Moskova kütüphanelerinin, arşivlerinin tozlu rafları ona yetmiyordu. İstanbul'a gelecek, kütüphanelerde araştırma yapacaktı. Ortak tarihimizdeki yazılmamış konuları bulalım, güzellikleri ortaya çıkartalım diyordu, bıkıp usanmadan… Daha anlatacak çok şeyi vardı. Nâzım'ın Vera ile aşkı yeşerirken, kendisinin Ekber Babayev ile olan 'romansını' mahcup gülümsemesiyle saklayarak dört kafadar yaşadıkları maceraları yazacaktı bir gün…"

Hayır Antonina bunları yazamadan aramızdan ayrıldı.
Bakmayın bugün Rusya'yla Türkiye'nin ilişkilerinin "normalleştiğine", iş adamları , yatırımcılar, sanayiciler, inşaatçilerle ekonomik bazda geliştiğine … Tarihin en çalkantılı döneminde, ilişkilerin yasak, tehlikeli, affedilmez olduğu on yıllar boyunca bir avuç Türkolog araştırmacı sayesinde, iki ülkenin yazar, şair ,düşünürleri aracılığıyla toplumdan topluma köprüler kuruldu. O insanların bitmek tükenmek bilmeyen çalışma tutkusuyla, yalnız edebiyatı ve edebiyatçıları değil, toplumları ve insanı ve insanı "insan" yapan değerleri tanıdık. Bir avuç kahraman, bir avuç nefer, bir avuç üretken , çalışkan karınca…

Yaşamlarını Türk kültürüne, Türk edebiyatına adamış Ekber Babayev ve Vera Feonova'dan sonra , Antonina Sverçevskaya da artık kitaplarda, bir de yüreklerimizde sürdürüyor, sürdürecek yaşamı…

20 Mart 2004

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.