Türkan Saylan’a borcumuz...
02 Aralık 2010 - Zeynep Oral -
Sevgili Türkan Saylan,
Haberi okuduğum an, o fotoğraf geldi ve hem yüreğime, hem de gözümün değdiği ya da değemediği her yere yerleşti: Arnavutköy’deki evinizin penceresinden kapınızın önüne birikenleri, sokağa mahalleye taşan endişeli bakışları yatıştırmak istercesine, ben iyiyim, sakın korkmayın, sakin olun dermişçesine el sallıyorsunuz.
Sabaha karşı evinizi polis basmıştı. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) nin sayısız şubesine, yönetici evlerine yaptıkları gibi… Derneğin 42 yönetici ve üyesi gözaltına alınmıştı.
"Ergenekon" sizdiniz. Kanser tedavisi görüyordunuz, hastalığa ideallerinizle , çalışma gücünüzle, dayanışma gücünüzle, düş gücünüzle direniyordunuz ama “Ergenekon”dunuz işte… Ya da Ergenekon Çetesiyle ilişkiliydiniz.
Cumhuriyet Mitinglerini düzenleyen, kışkırtan siz...
Anıtkabire yürüyüşleri örgütleyen siz...
Derneğin okuttuğu öğrencileri hükümete karşı kışkırtan siz...
Zaten PKK yandaşı olduğunuz ortadaydı: Burslu çocukları hep PKK’lılardan ya da PKK sempatizanlarından seçiyordunuz...
Hem teröristtiniz hem de kimi aklı evvel medyaya göre burslu okuyan kızları, Türk Ordusunun askerlerine peşkeş çekiyordunuz... Zaten siz biraz da ordunun casusuydunuz. Ordu mensuplarıyla konuşuyor, mektuplaşıyordunuz...
En çok, en çok en çok da misyonerdiniz. Ölümünüzden bir buçuk yıl sonra, bugün bile "Misyoner Türkan Saylan’ın televizyon dizisini durdurun" kampanyalarını sürdürüyor bizim akıllı İslamcılar!
Terörist Siz! Militarist Siz! Misyoner Siz! Ergenekon Siz!
Sevgili Türkan Saylan,
Vallahi de, billahi de (!) bütün bu söylediklerim uydurma, abartma falan değil! Hepsini gazeteler yazdı! Günlerce yazdılar. Sayfalar boyu yazdılar. Köşe yazılarında tekrar tekrar yazdılar. Sadece yandaş gazeteler değil, kendilerine “liberal” ya da “radikal” diyen gazeteler de yazdı. Karalama yarışı aylarca sürdü.
Ele geçen “gizli belgeler”, mektuplar, telefon dinlemeleri, tanıklıklardan yola çıkarak hazırlanan iddianamede yer alan teröristliğiniz, militaristliğiniz, misyonerliğiniz, hasta kafaları aylarca besledi.
Bu süreçte bırakın kendi yaşamınızı, Derneğinizin, hepimizin göz nuru derneğin uğradığı zarar, yıpranma yanlarına kar kaldı. Şimdi… Bir buçuk yıl sonra o baskından ve ölümünüzden sonra Ergenekon Savcıları yeterli delil bulunamadığından sizin ve ÇYDD’nin 13 yöneticisi hakkında takipsizlik kararı verdi.
Meğer “Ergenekon çetesiyle” ilişkiniz yokmuş! Darbe falan hazırlamamışsınız! Terörist de değilmişsiniz!
“Çamur at izi kalsın”... Kimilerinin ellerini ovuşturduğunu görür gibiyim.
Peki onca zaman sizi hedef haline getirenlerden, sizi onca hırpalayanlardan kim, nasıl hesap soracak?
Sizden artık özür dileyemezler geç kaldılar! Peki ya derneğin uğradığı zararı , yıpranmayı, karalamayı kim nasıl bağışlatacak ??? Sevgili Türkan Saylan, elinizde olsaydı, bu sorularımı gülümseyerek karşılar ve hiç kuşkum yok, “Sen beni bırak, önceden suçlu ilan edilen onca tutuklu var içerde“ derdiniz.
Önceden suçlu iddia edilenler bir yanda ; suçları kanıtlanmış olup, dokunulmazlık zırhından yararlananlar öte yanda… Ve bu arada suçsuzluğunu kanıtlamaya çalışırken ölenler çoğalıyor...
Sizden özür dilemek için artık çok geç . Eğer hukuk ve adalet , güç gösterisine alet edilmekten, bir şiddet aracı olarak kullanılmaktan kurtulursa bir gün, biliyorum Sevgili Türkan Hanım, siz ancak o zaman bağışlarsınız size ve derneğinize yapılanları... Şimdilik hoşça kalın.
Cumhuriyet - 2 Aralık 2010
Paylaş
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Zeynep Oral
Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı.
Arama Yapın
Kategoriler
EdebiyatTiyatro
Plastik Sanatlar
Kadın Olmak
Memleket Hali
Müzik
Sinema
Çevre
Tüm Kategoriler