Menü

Türkân İldeniz: Şiirin Rengi Solmaz!


17 Mart 2022 - Zeynep Oral -

21 Mart Dünya Şiir Günü’dür. Her ülke o gün bir şiir manifestosu yayımlar. Hayatımızdan şiir eksik olmasın der. Çok uzun yıllardır ülkemizde PEN Türkiye Yazarlar Derneği’nin seçtiği ve ödüllendirdiği bir şair o yılın Şiir manifestosunu / bildirisini yazar. Bu yıl PEN Şiir Ödülü Türkân İldeniz’in oldu. 

BİN YILLIK BİRİKİM

Türkân İldeniz mi? O kim mi dediniz?! Bu adı duymadıysanız ya şiirle hiç ilginiz yok, ya çok gençsiniz ya da herkesi olduğu gibi sizi de suskunluğuna inandırdı demektir! Öyleyse baştan başlayayım: 

Bugün 84 yaşında olan Türkân İldeniz, Düzce doğumlu, Düzce’de lise olmadığından İstanbul Kandilli Lisesi’nde okudu. Çok erken şiir yazmaya başladı. Daha 17, 18 yaşındayken şiirleri, Varlık, Dost, Yelken, Hisar gibi dergilerde yayımlanıyordu. Hukuk fakültesindeki eğitimini bırakıp İstanbul Belediyesi’nde basın yayında memur oldu. 

İlk kitabı “Taşra Kızının Deliceleri” (1966) ve ikinci kitabı “Havva Çıkmazı” (1967) yayımladığında, 20’li yaşlardaydı. O yıllarda büyük ilgi gördü. Bu iki kitabın yeniden basılması için aradan yarım asır geçmesi beklendi… (Neden diye sormayın: Edebiyat erkek egemen alandı!) Ancak bütün bu süreçte Türkân İldeniz şiirden kopmadı, vazgeçmedi, kimselere röportaj vermese, fotoğraf çektirmese de şiirle iç içe yaşamaya ve şiir yazmaya devam etti. 

2021 yazında hem bu ilk iki kitabın yeni baskıları, hem de o gün bugün yazdıklarından seçmelerle yepyeni şiir kitabı “Buz Altında Yanardağ”, Everest Yayınları tarafından yayımladı. Bu yeniden gün ışığına çıkış, kendi de şair olan, yıllardır toplumsal cinsiyet, kadın şairler üzerine araştırmalar yapan, editör, araştırmacı Betül Dünder sayesinde gerçekleşti. Betül Dünder, Türkân İldeniz’in peşine düştü, onu buldu, zar zor ikna etti ve biz ölümlü şiir okurlarını bu eşsiz hazineyle buluşturdu. (Bu çaba başka bir yazı konusu.)  

Bu üç kitapta sadece 80 yılın birikimi var sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Binlerce yıllık bir birikim var.  Türkân İldeniz’in bir eli tarihte, coğrafyada, eski mitlerde, mitolojide; (taa Havva anamıza uzanıyor!) bir eli bireyin özel dünyasında, aşkta, düşlerde, hasretinde, gelecekte, yenide, keşiflerde, serüvende… Öyle ya da böyle , en çok, en çok kadınlık hallerinde…

KADINLIK HALLERİ VE ŞİİR      

Devleri yakından gördüm, hepsi cüce” diyerek  topluma meydan okuduğunda, ataerkil düzenin kadına yüklediği, baskıladığı, dayattığı kadınlık rollerini kabullenmeyeceğini ilan ettiğinde 20 yaşındaydı. İlk kitabında aşkla “Kaptan”ı bütünlediği o muhteşem “Kaçak” şiiri tanığımdır…

Havva Çıkmazı”ndaki her şiirde toplumsal kaygılarla bireysel çırpınışların birbirini tamamladığını görürüz. Çocuğa söylediği türkülerden, topluma haykırdığı gerçeklere uzanan kendi kimliğini koruma tutkusu… “Siz hiçbir şey vermediniz/ Ben taa… Havva’dan aldım alacağımı” deme yürekliliğini gösterir. “İlk yalan, ilk haram, ilk günah/ Biz yoklukta yokken var oldu/ “Ve de: “İnsanlık Havva’nın günahından sorumlu”…

İlk iki kitabında varoluşçu felsefe etkisi ağır basarken, yeni kitabında ninnileri annelere bırakıp doğrudan toplumsal olaylara müdahale eden haksızlıklara, savaşlara, ikiyüzlülüklere direnen, dünya kültürüyle kucaklaşan, kendi özgün sesiyle direnen, haykıran, fısıldayan, şiirin sonsuzluğunu kucaklayan bir volkanla karşı karşıyayız. Aynen dediği gibi: Zamanla yarışan şiirin rengi, asla, asla solmaz, solmuyor! 

Bu sayfada İldeniz’in yazdığı 2022 Şiir Bildirisi’ni okuyacaksınız. Bilin ki her satırı bir şiirinden alınmadır. Kitap yakılan yıllardan insan yakılan yıllara gelmiş olsak da aşkla sevmeye, “Yaşasın Hayat” demeye devam! 

Bana Türkân İldeniz’in sadece şiir bildirisini değil, üç kitabını da mutlak okuyun demek düşüyor.  


2022 Dünya Şiir Günü Bildirisi 

PEN Şiir Ödülü’nü kazanan Türkân İLDENİZ’den: ŞİİR SEN BENİM HER ŞEYİMSİN

 

“İsteme benden canımı Tanrım / Ne cennet ne cehennem /ömrümü şiire adadım/

Kimseye vermem.

Vardır bir şiir. sarnıç suyu gibi durgun/ vardır bir şiir: batık kent gölü gibi mahzun/vardır bir şiir: çığ gibi iner çavlan yaratır/ vardır bir şiir: dalgaları hem kendisiyle, hem kıyıyla çarpışır/ vardır bir şiir: zamanla yarışır.

Şiirler ses resmidir, sesle çizilir. Hayatın özünde karılmıştır mayası. Renkleri asla solmaz. / 

Yansıtır çağının gölgesini, güneşini. Yansıtır devranın ölçeğini. Ülkenin gerçeğini. Şairi itilip kakılsa, hapse atılsa, derisi soyulsa, asılsa, kurşunlansa, yakılsa da; şiiri yaşar sonsuza kadar ve dipdiri çıkar sayfalardan, bin yılları aşarak.

Hallac’ı Mansur, Pir Sultan, Nesimî, Nefî, Nâzım Hikmet, Lorca, Rodnoti.

O şiirler zamana kement atar, kemende basar parmak. Evet hayatın özünde karılmıştır mayası, renkleri ondan solmaz. 

Bin afetten bir mısra damıtır sırasında, sırasında bir beyit doğar bin kıyametten sonra.

Ve şairler, ve onlar; önce İNSAN dediler, sonra İNSAN. Yanına ekmek, çiçek, gerçek çizdiler. Aysın aydınlansın ortalık, saklanmasın karanlığa kirli işler. Bilinsin çakma denizde kutsanan, yalan dolan, yağma, talan bilinsin diye kelle koltukta gezdiler. Ama hiçbir zaman kalemlerinden eksik etmediler/ UMUDU. Onlar. Buz Altında Yanardağ.

O yüzden, biz yorulmak bilmeyiz. Bilmeyiz yorulmak biz. 

Yine İNSAN’a, yeni İNSAN’a gideriz. Gün olur bir şiir açar, 

gökyüzü büyür tat gelir acıya. Duraklamışsa, dinleniyorsa 

bekleyin biraz lütfen, bir volkandır az sonra patlayacak. Silahları hile pusu ve tuzak diye, 

işte biraz ondan; tam yılgınlığın belirdiği yerde bir şiirle yeniden tutunuruz kendimize.

Ey nice cendereden süzülen direnç! Hangi acı denenmedi ki bizde. Kitap yakılan yıldan 

insan yakılan yıla vardık. Katliam katladık, çağ atladık. 

 

Gel de 

içlenme. Nereye çıkar bu çarşı ki… hem kalabalık hem karanlık. Oysa; insanı ve nice dahaları, nice dehaları sevdik. Sevdik aşkla, kutsadık tapmadan 

da öte. Ama sevmedik sevmedik asla savaşları silahları.

Selam gençlik, cömert doğa, 

kâinat tarihin kanlı sayfalarına 

inat/ defolsun yeryüzünden öfke ve kin, işte zeytin dalı, işte 

güvercin /haydi barış çocukları 

hep birlikte YENİ’ye/ YAŞASIN HAYAT." Türkan İldeniz

17 Mart 2022

 

Şiir Sen Benim Her Şeyimsin

İsteme benden canımı Tanrım
Ne cennet ne cehennem
ömrümü şiire adadım
Kimseye vermem.

vardır bir şiir. sarnıç suyu gibi durgun
vardır bir şiir: batık kent gölü gibi mahzun
vardır bir şiir: çığ gibi iner çavlan yaratır
vardır bir şiir: dalgaları hem kendisiyle, hem kıyıyla çarpışır
vardır bir şiir: zamanla yarışır.

Şiirler ses resmidir, sesle çizilir. Hayatın özünde karılmıştır mayası. Renkleri asla solmaz.
Yansıtır çağının gölgesini, güneşini. Yansıtır devranın ölçeğini. Ülkenin gerçeğini. Şairi itilip
kakılsa, hapse atılsa, derisi soyulsa, asılsa, kuşunlansa, yakılsa da; şiiri yaşar sonsuza kadar ve dipdiri çıkar sayfalardan, bin yılları aşarak.
Hallac’ı Mansur, Pir Sultan, Nesimî, Nefî, Nâzım Hikmet, Lorca, Rodnoti.
O şiirler zamana kement atar, kemende basar parmak.
Evet hayatın özünde karılmıştır mayası, renkleri ondan solmaz. Bin afetten bir mısra damıtır sırasın-da, sırasında bir beyit doğar bin kıyametten sonra.

Ve şairler, ve onlar; önce İNSAN dediler, sonra İNSAN. Yanına ekmek, çiçek, gerçek çizdiler. Aysın aydınlansın ortalık, saklanmasın karanlığa kirli işler. Bilinsin çakma denizde kutsanan, yalan dolan, yağma, talan bilinsin diye kelle koltukta gezdiler. Ama hiçbir zaman kalemlerinden eksik etmediler UMUDU. Onlar. Buz Altında Yanardağ.

O yüzden, biz yorulmak bilmeyiz. Bilmeyiz yorulmak biz. Yine İNSAN’a, yeni İNSAN’a gideriz. Gün olur bir şiir açar, gökyüzü büyür tat gelir acıya. Duraklamışsa, dinleniyorsa bekleyin biraz lüt-fen, bir volkandır az sonra patlayacak. Silahları hile pusu ve tuzak diye, işte biraz ondan; tam yılgınlığın belirdiği yerde bir şiirle yeniden tutunuruz kendimize.

Ey nice cendereden süzülen direnç! Hangi acı denenmedi ki bizde. Kitap yakılan yıldan insan yakılan yıla vardık. Katliam katladık, çağ atladık. Gel de içlenme. Nereye çıkar bu çarşı ki…hem kalabalık hem karanlık. Oysa; insanı ve nice dahaları, nice dehaları sevdik. Sevdik aşkla, kutsadık tapmadan da öte. Ama sevmedik sevmedik asla savaşları silahları.

Selam gençlik, cömert doğa, kâinat tarihin kanlı sayfalarına inat
defolsun yeryüzünden öfke ve kin, işte zeytin dalı, işte güvercin
haydi barış çocukları hep birlikte YENİ’ye
YAŞASIN HAYAT.

Türkân İLDENİZ

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.