Menü

Turgut Uyar'la…


23 Ağustos 2003 - Zeynep Oral -

Neden şiir okuruz? (Elbet okuyanlara sorulabilir bu soru… Hiç mi hiç ayırımcılıktan yana değilim ama, doğrusu yeryüzünde insanları "şiir okuyanlar" ve "şiir okumayanlar" diye iki sınıfa ayırabileceğimize inanıyorum. Yeniden soruma dönüyorum: Neden şiir okuruz? )

Şiirin içindeki "büyü"den vazgeçemediğimiz için mi?
Duygularımıza ve düşüncelerimize zenginlik kattığı için mi? Ruhumuza yönelmiş tüm pisliklerden arındırdığı için mi? Sözcüklerin gücüne ve sihrine sonsuz inandığımız için mi? Yeni , yepyeni imgeler keşfetmek için mi?

Hele hele, yaşamın rengini, kokusunu, dokusunu yakalamak için mi?

Bütün bu soruları ve daha nicelerini bana sorduran ve evet, evet, evet diye yanıtlamama yol açan, şu günlerde Turgut Uyar'ın şiirlerini yeniden yeniden okumam…

(Geçen Perşembe Cumhuriyet Kitap ekinde, Arife Kalender'in Turgut Uyar'ın tüm kitaplarını ele aldığı, şairin çok yönlülüğünü ve derinliğini dile getiren yazısını okumuşsunuzdur. Benim şimdi yapmaya çalıştığım ise yalnızca duygusal bir yaklaşım.)

Dün, Turgut Uyar'ın ölüm yıldönümüydü. 22 Ağustos 1985'de , kendisini çok az tanıdığım , ama şiirini hep içimde taşıdığım, sık sık okuduğum Turgut Uyar aramızdan ayrılmıştı.

"Ölümüm bir kandil olacak
Akşamlar, akşamlar, akşamlar olacak
Sevmenin en güzel yaşlılığı, ölümün
Yaşaman gibi sakin, sessiz, kendiliğinden."

Sessiz, sakin bir şiirdir Turgut Uyar'ın şiiri. Her tür süslemeden uzak, bağırıp çağırmayan, sertliği, kabalığı, sivri uçları barındırmayan bir şiir. Ama "kendiliğinden" hiç değil… İnceden inceye oya gibi sabırla işlenmiş , düşüncelerden duyarlılıklardan damıtıla damıtıla biriktirilmiş, sonsuz emek verilmiş bir şiirdir. Yaşanmışlığın şiiridir.

Sabırla işlenmiş mi dedim… Hayır en çok gözlemlerle, "acıların tarihi", "acıların coğrafyası"yla, (Anadolu'dan Dünya kültürlerine uzanan bir çoğrafya ve tarihle) ve en çok da hüzünle işlenmiştir.

İnsanın kendi içinin ürettiği hüznü, acıyı, aşkı, korkuları, umutları yaşamak için direnmeyi, yaz aylarını ( en çok ağustosu sever ve biraz da temmuzu, ağustosa benzediği için) yaz göklerini yeniden yeniden ondan okurum…

Onun şiirinde, tekillik çoğula dönüşür çoğu zaman: "Ama bir ağaç ölürse ormanda / bir uğultu /bir uğultu…"

"Mükemmel mutsuzluğundan insansoyunun / sevgim acıyor" dediğinde benim de içim acır…

Kente kapanıp kalmışken, her köşenin bir tuzak olduğunu hissederken, "acıya hep yer vardır"ı öğrenirim. "Örneğin Çukurova ve Mekong köylerinde / acıdır ağacın gölgesini yapan"...

Ama neyse ki aşk da vardır: "Ölüm ölüm / üstün değilsin aşka" … "Ölümün ömrü bir gün / galiba aşk ömür boyunca…"

Turgut Uyar'ın bize bıraktığı şiir dünyasını birkaç satır başına sığdırmak olanaksız. Sizi onun "Ne söylenmişse Sevmek…" şiiriyle baş başa bırakıyorum:

"Ne söylenmişse sevmek üstüne sanki sizedir.

Bütün güzel şiirlere uygun her yeriniz
Çekip götüren saçlarınızdır o saatleri bir bir
Dünyaya sizinle baktığımı bilmelisiniz

Benim bu evlere düşkünlüğüm sizin yüzünüzden
Şiirlerim bu yüzden aşklara aşklara doğru
Nasıl hazırlanırım sizin gecenize gündüzden
Siz olmasanız ekmekler sular neler olurdu

Sizin yolunuzdur başlayan nereye düşse ayaklarım
Rum ateşleriyle oynamalı koç başlarıyla tunç kapılarda
Sizin içindir durup durup kentleri kuşatmalarım
Söylediğim sizseniz ne denli geniş olsa yerim
Korkarım harcamaktan sözlerimi boş kalıplara
Çirkin bir şey diyecek olsam elleriniz durur önüme düzeltirim.


23 Ağustos 2003

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.