Teneffüs Zili Neden Erken Çaldı?
09 Eylül 2010 - Zeynep Oral -
Teneffüs Zili Neden Erken Çaldı? Ya da Temel Nerede?
Sevgili Okurlar,
Geçen pazar günkü “Haaaaaayır” başlıklı yazıma düşünemeyeceğim denli çok tepki geldi. Yazanların ezici bir çoğunluğu kendi “hayır” gerekçelerini sıralıyordu. Bu arada öfkeli, kızgın, küfürlü mektuplar da vardı. Hele içlerinden biri beni çok güldürdü. “Hadi oradan Nene, sen git de artık torunlarına bak” diyordu... Doğrusu “Nene” sözcüğünü en büyük iltifat olarak kabul edip hem yazımı yazarım, hem torunlarıma da bakarım diyerek yoluma devam ediyorum...
Birçok okurun “hayır” gerekçeleri arasında özellikle şu noktalar tekrarlanıyordu:
- Kamuoyunu etkilemek için kullanılan yöntemlerin utanç verici olması...
- Referandumda hükümet denetimindeki basın ve yayın kuruluşlarının, özellikle TRT’nin fırsat eşitliğini yok sayması.
- Yeni tasarı emekçinin hiçbir hakkını korumuyor, oysa ben emekçiyim diyenler...
- Yargıyı ele geçirme çabası...
- İktidara yaranmak için TÜSİAD’a yönelik “Konsomatris” sözünün çektiği tepki!
- “Ben iktidarın valisiyim” e tepkiler...
- İnsaf yani bunlar U2’yu, Bono’yu bile kullanmaya çalıştılar tepkileri...
- Bir okurumun deyişiyle: “Sürekli demokrasiyi dilinden düşürmeyenlerin şu anki referandumdan daha demokratik önerileri yok saydıklari için hayır...”
- Bir öğretim üyesinin vurguladığı, AKM’yi iki senedir çeşitli bahanelerle kapalı tutan, sanatçıya, Fazıl Say’a saygısı olmayan, evrensel değerlerden yoksun bir Başbakan’ın sözüm ona “Avrupa standartlarında bir anayasa” iddialarına hayır...
- Genç bir okurun deyişiyle “Evet diyenlere her şey, hatta yasadışılık sebest, ‘hayır’ diyenlere her şey yasak” algısının yaygınlığı...
Ancak her mektupta özellikle altı çizilen, bütün bu süreçte diyalog ve uzlaşma yollarının aranmamasıydı. Asıl büyük “hayır” bu dayatmacılığa karşıydı!
Arkadaşım, meslektaşım, usta yazar Mine Kırıkkanat’ın Vatan gazetesinde, işine son verilmesi... Yazdığı yazılar nedeniyle önce sansürlenip sonra işinden çıkarılması...
Bu bile iktidarın oluşturduğu baskıya, dayatmaya örnek değil mi?
Hele hele beyinleri ele geçiren otosansürü, yasakçı zihniyeti, içine saplandığımız korku imparatorluğunu, açık seçik gözler önüne seren bir örnek değil mi???
Çoksesliliğe tahammülsüzlüğün, eleştiriye geçit vermemenin örneği değil mi?
Alın işte “hayır” demek için bir neden daha!
Biraz da neşeyle karışık söyleyelim. İşte son günlerde ağızlardan düşmeyen fıkra:
Başbakan, Karadeniz gezisinde üniversiteye gitmiş. Öğrencilere nutuk atmış. Bitirince de “Sorusu olan var mı” diye sormuş.
Temel, elini kaldırıp, “Size 3 sorum var” diyerek sorularını sıralamış:
1- Nasıl oldu da, iktidarda bunca yıprandığınız halde son seçimde oylarınız arttı?
2- Özelleştirme adı altında bütün önemli kurumları yabancılara sattınız, bunlardan ne kadar para kazanıldı?
3- Bu paralar nerde?
Tam bu sırada zil çalmış. Başbakan, “2. derste devam ederiz” deyip çıkmış. Derse yeniden girince “Nerde kalmıştık” diye sormuş. Bu kez Dursun ayağa fırlamış:
“Bizim sorularımızı cevaplayacaktınız... Size 5 sorum olacak” deyip sorularını sıralamış::
1- İktidarda yıpranmış olmanıza rağmen oylarınızı nasıl arttırdınız?
2- Bütün önemli kurumlarımızı sattınız, ne kadar para kazanıldı?
3- Bu paralar nerde?
4- Teneffüs zili neden yarım saat erken çaldı?
5- Temel nerede?
Sevgili Okurlar,
Bodrum yarımadasında Gündoğan’da Kitap Fuarı dolu dizgin sürüyor. Bu akşam 19.30’dan başlayarak Ümit Zileli ve ben okurlarla sohbet edeceğiz, kitap imzalayacağız. Yolu düşenleri bekleriz...
Cumhuriyet- 9 Eylül 2010
Paylaş
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Zeynep Oral
Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı.
Arama Yapın
Kategoriler
EdebiyatTiyatro
Plastik Sanatlar
Kadın Olmak
Memleket Hali
Müzik
Sinema
Çevre
Tüm Kategoriler