Tan Oral: Çizgideki düşünce ve duyarlık ...
26 Kasım 2005 - Zeynep Oral -
Karikatür sanatının temelleri, herhalde, insanoğlu mağaraya ilk bizon resmini çizdiği gün atıldı. O günden sonra da düşüncenin, duyarlığın, eleştirinin, tartışmanın, mizahın ve çizginin ayrılmaz parçası oldu.
Çizgide düşünce ve duyarlılık... Bunlardan biri eksik oldu mu, ne yapsanız nafile, gülümsemez, somurtur çizgi.
Tan Oral, her sabah Cumhuriyet’in arka sayfasında, birkaç çizgiyle, gülünecek ve ağlanacak halimizi gözler önüne sererken, onun çizgilerinde düşüncenin mi yoksa duyarlığın mı ağır bastığını keşfetmeye çalışırım. Ancak bir türlü karar veremem , çünkü bu ikisi onda ayrılmaz bir bütün olup çıkmıştır.
Çizgiye sığanlar
Günceli yakalayan, ‘’şimdi’’ ve ‘’burada’’nın sınırlarını aşan, ufuk çizgimizi güncel olanın çok ötesine, hem çok uzaklara hem de geçmişe ve geleceğe taşıyan, yalnız Türkiye Cumhuriyeti’nin değil , dünyanın birikiminden süzülüp gelen çizgilerdir bunlar.
Baktığınız sürece sizi gülümseten, ama aynı zamanda aklınızın ve gönlünüzün bir yerine yerleşip orada işlemeye, parıldamaya, sizi meşgul etmeye, işlevini görmeye devam eden o karikatürler neyi mi içerir?
Siyasal eleştiriyi içerir. Demokrasi ve özgürlük savaşını içerir. Toplumsal ve bireysel tepkiyi ortaya koyar. Baskıya, dayatmaya karşı durur. Haksızlığı, sömürüyü, yalanı, dolanı, hırsızlığı, soygunculuğu belgeler. Toplumun belleğini oluşturur ve korur. Bir bakıma, ‘’olan biteni yutmuyoruz’’ der! Bizleri uyarır. Bu farkındalıkla, bizlere umut verir. Gülümseyerek direnmemizi sağlar...
Bütün bunları nasıl sığdırır o minicik karikatüre Tan Oral?
Hemen söyleyeyim:Yalınlık ve dolaysızlıkla. Söyleyeceğini en açık, en net, en dolaysız biçimde söyler. Lafı, yani, sözü, yani çizgiyi, evirip çevirmeden, dallandırıp budaklandırmadan, dolaştırmadan sunar; sözünü doğrudan söyler. Gözlem gücünü, eleştiri ve tartışma gücünü en yalın çizgilerle verir.
Ne dünya görüşü, ne bilgi birikimi, ne de sadece ustalık yetmez, yetemezdi o küçücük kareye bunca şeyi sığdırmaya eğer Tan Oral’ın duyarlığı olmasaydı.
Yüzlerin anlattığı
Bütün bunları bana söylete Tan Oral’ın Pan Yayıncılık’tan yeni çıkan ‘’Yüz Yüze’’ adlı kitabı.
Hayır bu kez siyasal eleştiri değil söz konusu olan. Söz konusu olan yüzlerce yüz. İnsan yüzleri. Büyük bir çoğunluğu yazar, sanatçı, yaratıcı insanlar... Onun deyişiyle ‘’içinde yüzdüğü insan denizinin ona vuran dalgaları’’...
Bu yüzlerce yüzde de yine yalınlık egemen. Akılda ve gönülde kalan tek tük bir iki ayrıntı yansıyor çizgilere. Çizginin bittiği, çizginin durduğu yeri, o yüze bakan dolduruyor.
Ama hepsi bu değil. O yüzün fiziksel özelliklerinin ötesinde, o yüzün ait olduğu insanın tüm kişiliği , tüm birikimi , onu başkalarından ayıran özellikleri o çizgilerin içinde... O insanın kendiyle çevresiyle, dünyayla hesaplaşması o yüzü oluşturan çizgilerin içinde... Ama belki de en önemlisi, hayata karşı duruşu ve tavrı, o yüzün içinde...
Örnek mi istiyorsunuz. ‘’Yüzyüze’’ kitabında Tan oralın çizdiği pek çok yazar var. Bir çoğu da ellerinde kalem tutuyor. Ama kalem tutmaktan kalem tutmaya öyle büyük farklar var ki... Kalem kiminin elinde patlamaya hazır bir bomba, kiminde bir silah, kiminde bir nanik işareti, kiminde de filiz açan tomurcuk...
Tan Oral’ın çizdiği Gülriz Sururi’nin yüzüne ya da Münir Özkul’un yüzüne bakarken , yalnız onları değil, süreç içinde neredeyse onların oynadıkları tüm oyunlarda canlandırdıkları oyun kişilerini de görüyordum. Tıpkı Sait Faik ‘in yüzüne baktığımda onun tüm öykülerindeki insan sıcaklığını görebildiğim gibi...
Tan Oral’ın ,benim önümde yeni ufuklar açan önceki kitaplarını düşünüyorum:
“Yürüyenler” de (Metis Yayınları) yığınların yürüyüşü çeşitli katmanlarda okumalara olanak sağlıyordu. Çizginin (yoksa, hele “Yürüyenler” söz konusu olduğunda, “nokta”ların mı demeliydim!) hareketi, yalnız tarihsel bir süreci betimlemekle kalmıyor, toplum hareketlerini, dünü , bugünü ve yarını ile en gerilimli biçimde bize iletiyordu.
“Bu kitabın kuyruğu var” ile, kedi tutkunu olduğunu bildiğim Tan Oral bukalemundan pireye, tüm hayvanlarla dostluğunu yalnız çizgilerle değil, yazıyla da dile getiriyordu. “Yaza Çize” de de mesleğine, topluma karşı sorumluluğunu hem yazı hem çizgiyle dile getirdiği gibi…
“Böyük Türkiye”, “Sansür” , “Gözağrısı”, “Pencereler” seçkilerinde bizi bize gösterirken, gülebilmenin yenik düşmemenin bir yolu olduğunu kavrıyordum.
Kimi zaman okurlar, “eşinize / ağabeyinize selam söyleyin” diye, Tan Oral’a benimle selam yollamaya kalkarlar… Belirtmeliyim ki, soyadımızın aynı olmasına karşın hiçbir akrabalık ilişkimiz yok. Kendisi bilse de bilmese de, “Gönüldaşlık” ilişkisi dışında…
Teşekkürler ve nice kitaplara Tan Oral!
26 Kasım 2005- Cumhuriyet
Paylaş
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Zeynep Oral
Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı.
Arama Yapın
Kategoriler
EdebiyatTiyatro
Plastik Sanatlar
Kadın Olmak
Memleket Hali
Müzik
Sinema
Çevre
Tüm Kategoriler