Tahammülsüzlüğün zorbalığı
25 Kasım 2010 - Zeynep Oral -
Müjde, müjde! Nur topu gibi bir polemiğimiz daha oldu. Yine ayrıştık, bağrıştık. Yine kalemlerden kan damladı. Yine şiddet içeren manşetler attık . Ve sonunda tahammülsüzlüğün zorbalığı kazandı.
Herkesin içi rahat etsin: Naipaul gelmiyor ülkemize. Ya da kimilerinin dediği gibi, "Gelmesin , bu gavur" çığlıkları hedefe ulaştı ve bu "gavur" ülkemize gelmeme; Avrupa Yazarlar Parlamentosu'na katılmama kararı aldı.
Şimdi merak ediyorum doğrusu: Hayatlarında bir kez bile V.S. Naipaul'un adını duymamış, tek satırını okumamış insanların attığı o çığlıklar ve yazarın Türkiye' ye gelmeme kararı , klişe deyişle "nüfusunun yüzde 99'u Müslüman olan" milletimize ne kazandırdı? İlkellikten mi uzaklaştık? Bir yazarı linç etmekle tehdit ettik diye Müslümanlığı korumuş mu olduk?
Ama belki de "o Gavur"u ülkeye sokmamakla bir taşla iki kuş vurduğumuzu sananlar oldu: Hem Müslümanlığın şanı ve şerefini korumuş olduk , hem de adamı linç edilmekten kurtardık!
Daha kısa bir süre önce benzer bir olayı Antalya Film Festivalinde yaşadık. Emir Kustirica olayından sonra, bu köşeden soruyordum:
"Hırant Dink'i öldürdük, Orhan Pamuk'a hayatı zindan ettik, Emir Kusturica'yı Sinema Festivali'nden kovduk... Sırada ne var?"
Meğer sırada Naipaul'e "istemezük" çekmek varmış!
Ya Benim Gibi düşün, ya Öl !
Baştan anlatayım derdimi: Daha önce bin kez söyledim. Tekrarlıyorum: Benim derdim o sinemacıya, bu yazara, şuna ya da buna yapılan haksızlıktan öte bir şey!
Benim derdim her geçen gün, daha ırkçı, daha dinci, daha çok şiddet üreten bir toplum olmamız!
Benim derdim tahammülsüzlüğümüz! Bizim gibi düşünmeyene söz hakkı tanımamak. Bırakın söz hakkını, yaşam hakkı tanımamak!
Benim derdim tepkimizi şiddete dönüştürmek. Şiddet sadece silahla yumrukla, odunla olmaz. Sözle, yazıyla, atılan manşetlerle de olur. Kimin kaleminden daha çok öfke, kin ve kışkırtma çıkarsa, kimin ekranında daha çok kin nefret, öfke yayılırsa, onun daha çok prim yapması dönemini yaşıyoruz artık. !
Tahammülsüzlük zorbalığa dönüştü mü, artık konuşma, tartışma, sorma, araştırma, yanıt arama, irdeleme, düşünce alış verişi gibi eylemleri unutun. Bunlara yer yoktur artık... Tahammülsüzlük zorbalığa dönüştü mü içinize kapanıp küçülecek, küçülecek, küçüleceksiniz...
KALBİM ÖĞRENCİLERLE
Tahammülsüzlük her yanımızı sarmış.
İstanbul Teknik Üniversitesi'ndeki Açılış töreninde (2008) Başbakanı protesto eden 18 öğrencinin 15'er ay hapis cezasına çarptırılması, Avrupa Birliği ne girmeye çalışan bir ülkenin tahammülsüzlüğünü ortaya koymaya yeter de artar bile!
Oda Tv.Com'da bu öğrencilerden birinin söyledikleri vardı. İbret vericiydi. Başbakan gelecek diye kampusta estirilen terörü anlatıyordu. "Polis üç kişiyi bile yan yana getirmiyordu. Birz biraraya gelince de ablukaya alındık, etrafımız sarıldı. Çevik kuvvet darp ederek bizi gözaltına aldı. Sonuçta o gün şiddet gördük ve mağdur edildik "
Bu çocukların "suçu mu"? Kendi okullarında basın açıklaması yapmak...
"Orası bizim üniversitemiz, biz o okulun öğrencileriyiz ama hem tehlikeli insan muamelesi gördük hem de düşüncelerimizin açıklanmasına izin verilmedi."diyordu öğrenci...
Tahammülsüzlük, hele eleştiriye tahammülsüzlük, Başbakanda zorbalığa dönüşürse, yargıda, gazetecide , "sokaktaki adamda" niye dönüşmesin ki...
Cumhuriyet- 25 Kasım 2010
Paylaş
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral
Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı.
Arama Yapın
Kategoriler
EdebiyatTiyatro
Plastik Sanatlar
Kadın Olmak
Memleket Hali
Müzik
Sinema
Çevre
Tüm Kategoriler