Menü

Suyla Ateş Arasında "Dans": Cam Ocağı...


21 Temmuz 2006 - Zeynep Oral -

Gözlerime inanamadım! Burası Türkiye mi diye sordum! Bugüne dek görmediğim için kendime müthiş kızdım! Burayı herkes görmeli, herkes bilmeli, herkes tanımalı, herkes desteklemeli diye yanıp tutuştum!

Gözümün değdiği her ürünle kanatlandım! Dünyanın her köşesinden ünlü sanatçıların eserleriyle büyülendim! Öğrencilerin meraklı bakışları, tutkuyla işe sarılmaları, öğrenme sevinciyle coştum! Bir saatlik bir gezi düşünürken, beş saat sonra oradan ayrılırken hala doyamamıştım!

Yanı başımızdaki büyülü dünya

“Cam Ocağı”ndan söz ediyorum…Ormanlar içinde, Riva deresi kıyısındaki cam ve sanat merkezinden… İstanbul’un 25 km. kuzeydoğusunda. Beykoz’a bağlı. Öğümce köyü yakınında. (Otomobille Kavacık’tan Riva sapağına sapınca 15 dakika sonra oradasınız. Otobüsle de ulaşımı var.)

Önce mimarisi dikkatimi çekti, sonra o yirmi dönümlük yeşil alanda gördüğüm her şey… Bu büyülü dünyanın kaynağına ulaşmalıydım. Yılmaz Yalçınkaya’yla tanıştım. Her şey onun düş gücüyle, düşlerini hayata geçirmesiyle başlamıştı…

Yılmaz Yalçınkaya ( yaş 66) tekstil alanında çalışan bir işadamıyken 90’lı yılların ortalarında tekstil sanayi krize girince, “stres atmak için” hafta sonları Paşabahçe’de Yusuf Görmüş ustayla cam üzerine çalışmaya başlar. Sonra bu çalışmalarını Almanya’da Erwin Eisch ile, sonra Amerika’da dünyaca ünlü cam okulu Pilchuch’da, sonra her fırsat bulduğunda 12 ülkede sürdürür. Niye bizde cam sanatı okulu yok diye sormaya ve de düşlemeye başlamışken, Paşabahçe’nin dekor fabrikasıyken kapattığı ve yıllardır depo diye kullandığı bu araziyi satışta çıkardığını öğrenir…

Sonrası.. Tutkunun peşinden koşma, hedefe odaklanma, çok çalışma, azim ve sağlıklı insan ilişkileri… 2000 Yılında bir vakıf kuruyor. Gittiği tüm yabancı cam okullarının sentezini çıkarıyor, oralardaki belli başlı hocalarla ilişkilerini sürdürüyor. Projesi Yalçın Gültekin’e, uygulaması Cengiz Uyanusta’ya ait inşaat iki yıl sürüyor.Ve 2002’de eğitim başlıyor…

İz bırakan hocalar öğrenciler

Bugün artık Türkiye’nin de dünya standartlarında, uluslar arası nitelikli bir Cam Sanatı Okullu var. Yılmaz Yalçınkaya ve yeğeni Nurşen Nalkıran (ki onun diğer adı “Cam ocağının anası”) bana her bir yanı gezdirirken, gözlerinden ve seslerinden yalnızca sevgi, tutku ve adanmışlık akıyor.

Yeşilliğe yayılmış, 60 öğrenciyi barındırabilen lojmanları, çok amaçlı salonları, atölyeleri,, dere kenarında oturma alanları, yüzme havuzu, avluları, spor alanları, doğa nimetleri ve cam heykellerle donatılmış bahçeleri, hem hocaların hem öğrenci eserlerinin satıldığı dükkanlar…

Dünyanın her yerinden öğrenciler geliyor. Başlangıçta yabancı öğrenciler daha çokken, bugün yerli ve yabancı oranı eşit düzeyde. Hocalar ise, Yılmaz Yalçınkaya’nın gittiği tüm okullarda ilişkilerini sürdürdüğü hocalar…İki hafta ders veriyorlar, üçüncü hafta ürettikleri eserleri, kuruma bırakıyorlar. Düşünsenize Haziran ayında Pilchuch Cam Okulu kurucusu, dünyanın sayılı cam sanatçısı Dale Chihuly’yi ağırlıyor burası!

Öğrenciler iki haftalık yoğun eğitim ya da iki günlük atölye çalışmasından sonrasında ürettiklerini alıp götürüyor. Ancak hepsi “iz bırakmak” istediklerinden mutlak kuruma da birkaç parça bırakıyor. Burada eğitim görenler içinde kendi işini kuran, kendi markasını yaratan, kendi atölyesini açan ya da sergi açan çok var.
Çevredeki 3 köyün , Öğümce, Göllü ve Bozhane ‘nin gençleri burada iş olanağı buluyor, meraklılar özellikle boncuk yapımı, emay (mine) füzyon öğreniyor…

Şiir gibi, müzik gibi

Cam Ocağı’nı bir Pazar günü geziyorum. Ziyaretçisi bol bir gün... Bir yanda Amerikalı hoca John Dewitt en yeni tekniklerle bir eser üretiyor; öte yanda İzzet usta babadan oğla geçen yöntemlerle yeryüzünün en güzel “çeşmi bülbül”lerini yaparken, Eda Geven elinde mikrofon, açıklamalarıyla ziyaretçileri bilgilendiriyor.

Hem İzzet Usta’nın hem John Dewitt’in ellerlinde “pipo” denilen içi boş uzun mu uzun üfleme çubukları. İlk üfleme çubuklarını Finikelilerin İ.Ö. birinci yüzyılda kullanıldığı biliniyor. Ogün bugün teknikler çoğalsa da ,değişse de üfleme çubuklarından vazgeçilmiyor.

Cam sıcak. Cam akışkan. Cam kaygan. Cam saydam .Cam bal kıvamında … Koca fırından çubuğun ucuna alınan cam… Çubuk ha bire döndürülecek ki, o uçtan kayıp gitmesin, dökülmesin…
(Köylerde çocukların ellerine kalem verilirmiş, hiç durmadan çevirmeye alışsın diye o minik parmaklar…) Daha o uç kıpkızılken, sıcakken, çubuk üflenecek , dikkatli üflenecek ki şişip büyüyebilsin diye… Cam kepçe içinde, su havuzunda ya da havada hemen soğuyor, oysa ancak sıcakken şekillendirilebilir... Her iki hocanın yanında öğrenciler- asistanlar- çıraklar… Uzun çubuklar elden ele geçiyor. Bir çubuktaki cama başka bir çubuktan cam ekleniyor… Soğudu mu yeniden fırına, çok ısındı mı yeniden suya… Suyla ateş arasındaki bu dansta çubuk yeniden dudaklara … Çubuklara nefes üfleniyor,ışık üfleniyor, tutku ve aşk üfleniyor…Araya renkler giriyor, renkler birbirine geçiyor. Biraz önceki kızıl cam şimdi kobalt mavisi… Her an, her nefeste, her renkte, çubuğu her çevirişte yeni riskler alınıyor…

Muhteşem bir gösteri izliyorum. Dans gibi, müzik gibi, şiir gibi… Sonuçta ortaya çıkan eserleri çılgınca alkışlıyoruz.

Bütün bu anlattıklarım hiç desteksiz, hiç sponsorsuz falan gerçekleşmiş ve gerçekleşiyor. (Tek destek Türk Kültür Vakfı’ndan. 4 öğrenci ve iki çırağa burs verip Cam Okuluna yolluyorlar. ) Aklım almıyor: Neden anlı şanlı şirketler, firmalar buraya öğrenci yollamaz, ful kapasite çalışmasını sağlamaz; neden firmalar armağanlarını buradan almaz? Örneğin Paşabahçe neden atık camlarını yollamaz; neden buraya sipariş vermez?

Yerim bitti: Anlatması benden. Gidip görüp tanıyıp, (www.camocagi.org tel:0216.4333021) bu büyülü, yaratıcı, yüz akı yere nasıl destek vereceğinizi kararlaştırmak sizden…

21 Temmuz 2007- Cumhuriyet

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.