Menü

Sular Çekildi…Tina neredesin?


09 Ocak 2005 - Zeynep Oral -

Tayland, Sri Lanka , Endonezya, Malezya, Myanmar (Burma )…
Sular çekildi, geriye 150 bini aşkın ölü, yıkım, yokluk ve yoksulluk kaldı. Sular çekildi ve geriye, öksüz , yetim bir buçuk milyon çocuk, açlıktan ve hastalıktan ölüme mahkum yüz binlerce çocuk, insan tacirlerinin , çocuk simsarlarının ellerine düşen ve düşecek olan binlerce “satılık çocuk” kaldı.

Şimdi bir kez daha doğanın şiddeti mi yoksa insanoğlunun şiddeti mi daha güçlü diye düşünmekten kendimi alamıyorum.
Şimdi dünyanın varlıklı ülkelerinden 5 milyar dolar yardım yapılıyor diye alkışlayanları şaşarak izliyorum. Herhalde ABD’nin Irak işgali için 150 milyar dolar harcadığının farkında değiller ! Farkında olmak istemiyorlar! Tsunami’den önce de, yeryüzünde her gün 30 bine yakın çocuk açlıktan ölürken , dünya nüfusunun yarısı günde bir buçuk dolarla geçinmeye çalışırken bu varlıklı ülkelerin akılları neredeydi diye sormaktan kendimi alamıyorum.
Şimdi en çok Türkiye’nin yardım konusundaki duyarsızlığı tartışılıyor ve bu tutum yardım kurumlarına güvensizliğe bağlanıyor. Bence daha büyük etken özellikle 80 sonralarında geliştirdiğimiz, düşünce biçimi , “gemisini kurtaran kaptan”, “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” zihniyeti, değer ölçülerimizin kaypaklığı, ilgi alanımızın sınırlılığı, içine kapanıklığımız, nabzımızın en uzak yıldızla birlikte atmaması…

Şimdi, tuhaf bir biçimde nedense hep Tina’yı düşünüyorum. Tina Taylandlı. Arkadaşım. Tina, gerçek adı mıydı, bilmiyorum. Sanmıyorum. Onu Bangkok’ta tanımıştım ve öyküsünü “Uzak Doğu’m” kitabımda anlatmıştım. Aklı fikri, kendini Bangkok gecelerinden kurtarıp, Phuket adasına atmaktı.
Hayır ben o adaya hiç gitmedim. (Bizim Ege ve Akdeniz sahilleri dururken, oraya denize girmeye gidenleri de hiç anlamadım.) Bangkok’a çok gittim. Çünkü Viyetnam, Kamboçya, Laos , Myanmar’a gidebilmek için kaçınılmazdı.

Tina’nın dünyadaki kadın araştırmalarından, Birleşmiş Milletler, UNİFEM, UNİCEF raporlarından hiç haberi yoktu. Tüm raporlara geçen “ Tayland’da yaklaşık yetmiş bin genel ev ve iki milyon kız ve erkek fahişe bulunmaktadır” cümlesinden de… Kimse ona, Tina sen bu cümlenin neresindesin diye sormamıştı.
Mekong Nehrinin güneyi “çocuk –kadınları” alan satan , pazarlayan çetelerle doluydu. Yalnız Tayland’ın kuzeydeki köy ve kasabalarından değil, Laos’dan Kamboçya’dan, Myanmar’dan ve Çin’in Yunnan bölgesinden gelen kızları Bangkok’a yolluyorlardı. Seks endüstrisiyle beslenen ülke turizmi, Batılı açgözlü turistlere “mal” ve “hizmet” yetiştirmek zorundaydı…

Tina ,19 yaşında olduğunu söylüyordu, ben de inanmış görünüyordum. Gece değil gündüz buluşacaktık ve bana Bangkok’taki en sevdiği tapınağı gösterecekti. Çünkü, onun deyişiyle “ fahişelerin asıl yuvası bu izbe yerler değil, o güzel tapınaklardır”… Harıl harıl anlatıyordu: “Bizde sizdeki gibi değil… Bizde ayıp değil. Bu işi para karşılığında yapmak çok daha iyi. Çünkü o zaman işin var demektir. O zaman ailene para yollayabilir, kardeşlerine bakabilirsin… Yoksul anneler babalar can atar, kızları çabuk büyüsün de fahişe olsun diye…”

Tina’nın cıvıl cıvıl, çocuk sesi hala kulaklarımda. “Savay diii, my friend” ( Ben iyiyim dostum) derken yüzüne yayılan ışıl ışıl gülümsemesi gözlerimin önünde…
Tina’nın tek dileği, tek düşü vardı: Bir an önce Bangkok’tan ayrılıp, Phuket Adası’nda iş tutmak…
Acaba başarmış mıydı?
Ben, “savay diii Tina”, ya sen?
Ne tuhaf mahluk şu insan!
Sular çekildi. Geriye 150 bini aşkın ölü, yokluk, yoksulluk, açlık, hastalık, insanoğlunun acımasızlığı, yeryüzündeki eşitsizlik, haksızlık , sömürü kaldı. Ve ben Tina’yı düşünüyorum.
Neredesin Tina?

9 Ocak 2005- Cumhuriyet

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.