Menü

Şükran Güngör


21 Eylül 2002 - Zeynep Oral -

"Bu yıl, tiyatro mevsimini erken açtık" diyordu bir tiyatro eleştirmeni arkadaşım...

Evet, öyle oldu. Geleneksel 1 Ekimi bile beklemedik.

Kenter Tiyatrosu'ndaydık. Günlerden 17 Eylüldü. Salon , Yıldız Kenter'in sahneden Şüran Güngör'e söylediği gibi, doluydu. "Şükran , sana güzel bir haberim var..." Tek boş koltuk yoktu . Tiyatronun, fuayeleri, koridorları, her yer doluydu... Ama asıl, sahne doluydu.

Sahne Şükran Güngör'ün ustalığı , oyunculuğu ve eşsiz kişiliğiyle doluydu... Sahne, onun yarım asırlık çalışmasıyla, emeğiyle doluydu... Sahne, tiyatro tarihi kadar eski, gençlik coşkusu gibi her daim yeni, birikimleriyle doluydu... Yıldız Kenter'in "Bekle beni, yakında yine buluşacağız" sözleri gözlerimizi, yüreğimizi, genzimizi yakarken, ben o birikimler arasında gidip geliyordum.

Kolay olanın, ucuz olanın en çok alkışlandığı ; sansasyon uğruna sahte, yoz , göz boyayan , saman alevi gibi bir yanıp bir sönen parıltıların, şan şöhret olduğu bir ortamda Şükran Güngör hep sahici kaldı, kendi kaldı, dürüst kaldı, nitelikten asla ödün vermedi. Kişiliğindeki yürekliliği , cesareti, içtenliği sahneye taşıdı.

Gösterişin yüceltildiği, tembelliğin açıkgözlük, rehavetin akılılık sayıldığı bir ortamda , o karınca çalışkanlığında, yaşamı daha güzel, sahneyi daha doğru, daha dolu kılmak için hep ama hep emek verdi. Yaptıklarını büyütmeden, böbürlenmeden, kendini ön plana çıkarmadan... Bu hoyrat dünyada zarafeti hiç elden bırakmadan... Gülümsemeyi hiç ihmal etmeden...

Oyunculuğu da kendine benziyordu: Aklı başında, alçakgönüllü, dürüst, sahici, içten ve anlam yüklü... Söylenen kadar söylenmeyeni, görünen kadar görülmeyeni de bize duyuran , gösteren, hissettiren bir oyunculuk...Duyarlılığın oyuncusuydu o. Sahnede canlandırdığı tüm kişilikler ve elbet "Büyük Adam Küçük Aşk"ın emekli yargıcı tanığımdır.

Ben, sahneyle birikimler arasında gidip gelirken, Talat Halman sahnede Şükran Güngör'e sesleniyordu: Konuşmasının bir yeri alkışlarla kesildi: "Çağımız, toplumumuz, dünyamız için yaşamsal önem taşıyordu o film. Dünyaya kudretli bir mesaj veriyordu. Gel gör ki, bir takım karanlık güçler yasakladı onu. Gerçeklerden ve senden yoksun bıraktılar bizi. Umarım dilerim, senin hatırana hürmeten, yeni Kültür Bakanımız, o yasağı kaldırır."

Tüm salon bu dilekte birleşti...

Sahneden sahneye bir gökkuşağı kuruyorum ... "Fareler ve İnsanlar"ın George'u bir ucundan, "Nalınlar"ın muhtarı öteki ucundan yükseltiyor gökkuşağını... Kırmızıya "Raşamon"daki koca yerleşmiş, yeşile "Üç Kuruşluk Opera"'nın Bay Peachum'ı...

Renkler arasında "Godot'yu Beklerken" duruyor. Vladimir ve Estragon "Gel gidelim" diyor birbirine ve kimse gitmiyor. Biri Şükran Güngör'dü, öteki Cahit Irgat. Agah Hun Pozzo'ydu, Kamran Yüce Lucky. Dördü de artık beklemiyor Godot'yu...

"Derya Gülü", "Pembe Kadın"dan "Arzu Tramvayı"na ve hem anlatıcıyı hem de yaşlı dedeyi oynadığı "Umut Şarkıları"na , renkler ve sesler yaşamımı zenginleştiriyor. Haykırmak istiyorum: "Belleksiz toplum! Unutmayın bu oyunları, unutmayın bu insanları!"

Gökkuşağımda en çok, en çok Çehov oyunları gelip dikiliyor karşıma. "Martı", "Üç Kızkardeş" ve hepsinden daha da çok "Vanya Dayı"... Yaşamayı hep sevdiklerine adayan, yaşamın anlamını, amacını sevdiklerini mutlu etmekte bulan , bunun için hep çalışan , hep çalışan ve sabretmeyi bilen Vanya Dayı'ydı Şükran Güngör... .Oyunun finalinde, perde kapanmadan önce gözleri yaşlı onu görüyorum sahnede. Ve tıpkı Sonya gibi ona sarılıp, "Yaşayacağız Vanya Dayı, başka ne yapabiliriz ki... Yaşayacağız ve artık dinleneceğiz..." demek geliyor içimden...

Cehov'un, iyi yürekli, çalışkan, sevgi dolu, yaşama ve çevresine saygılı, yarının daha güzel olacağına, daha güzel olması gerektiğine inanan , iyi insanlarına ne çok benziyordu Şükran Güngör...

Hayır Vanya Dayıya , Sonya'nın sözlerini söyleyemedim, çünkü o gün, Kenter Tiyatrosu'nda perde kapanmadı. Sonsuz bir sevgi ve saygı seli sahneden, gelecek kuşaklara aktı.

Her şey için sonsuz teşekkürler Şükran Güngör.

21 Eylül 2002

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.