Suç icat etmek zor iştir
24 Kasım 2024 - Zeynep Oral -
İşi gücü bıraktılar, suç icat etmekle meşguller. Ne denli çabalasalar boşuna. Neyin suç olduğunu, neyin suç olmadığını bu millet çok iyi biliyor ve anlıyor.
Başarılı teğmenlerin, mezuniyet sonrasında, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz!” diyerek gelenekselleşmiş “kılıç yemini” etmeleri suç değildir. Bugün Atatürk’ü yok saymaya çalışanları bilemem ama bu ülkenin kurucusuna sevgi, saygı, minnet duyan biz hepimiz, Mustafa Kemal’in çocuklarıyız.
Nasuh Mahruki, YSK’ye güvenmediğini açıkladığı paylaşımı için hapse tıkıldı. Pardon! Bu ülkede yaşayanların büyük bir çoğunluğu YSK’ye güvenmiyor. Verdikleri kararları bilmeyen mi var!
“Ajan etkisi” (casusluk yasası) teklifi yeniden fırına verilirken aceleyle Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz’a soruşturma açıldı. Teklif yasalaşınca her eleştiri yapan medyayı ve STK’leri “suçlu” ilan etmek zorunda kalacaklar! Haydi hayırlısı!
NÂZIM HİKMET-İLBER ORTAYLI-TARİH BİLİNCİ
Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı’nda her ay “Nâzım Hikmet’i Tanımak ve Anlamak” başlıklı, uzmanların konuk olduğu söyleşiler düzenliyoruz. Kasım ayı konuğumuz İlber Ortaylı’ydı. Başlık “Nâzım Hikmet ve Tarih Bilinci”ydi. Şişli Belediyesi’ne ait vakıf merkezimizde tiyatro salonumuz ağzına dek doluydu. Tek boş koltuk yoktu.
İlber Ortaylı 30’lu ve 40’lı yılların Türkiye’sinden başlayıp, günümüze uzanan Türkiye politikasının çerçevesini çizip, Nâzım Hikmet’i bu çerçeveye yerleştirirken dünyada tarihten en çok yararlanan şair olduğunu, tarih bilincini kullanma yöntemini vurgulayarak söyle dedi: “Türk solcularında, liberallerinde, yahut milliyetçilerinde, muhafazakârlarda hiç olmadığı gibi dünyayla temas kurar, tarihi kullanır Nâzım Hikmet. Bu, böyle bizim yaptığımız gibi, kuru tarihçilik anlamında falan bir merak değil. Duygusal olarak bağ kurabiliyor.”
Tarihi doğrudan şiir olarak yazmasını Nâzım’ın sıra dışı sanat kabiliyetine, yaratıcılığa bağladı ve örnek olarak “Şeyh Bedrettin Destanı, Benerci Kendini Niçin Öldürdü, Taranta Babu’ya Mektuplar, Memleketimden İnsan Manzaraları, Kurtuluş Savaşı Destanı” gibi eserlerini gösterdi.
STALİN KAZIKLARI
Konudan konuya atlamayı çok seven İlber Ortaylı’dan o akşam öğrendiğim iki anekdotu paylaşmak istiyorum:
Nâzım Hikmet Türkiye’den ayrılıp nihayet Moskova’ya ulaştığında yetkililer ona kenti gezdirmektedir. Moskova’yı görenler bilir, kentte yedi adet çok büyük, çok çirkin, çok görkemli yapı vardır. Ruslar bunlara “Stalin’in kazıkları” diye isim takmıştır. Yetkililer, bu binaları gösterirken “İşte bunlar, Stalin yoldaşın yaptığı binalar” der.
Nâzım döner, “Stalin adında bir mimarınız olduğunu bilmiyordum” der.
İlber Hoca bunu, “Dakika bir, gol bir” diyerek anlattı. Aynen öyle!
CAHİDE SONKU FAKTÖRÜ
Nâzım Hikmet’i Türkiye’den kaçıranın Refik Erduran olduğunu artık herkes biliyor. Ancak öncesi hep biraz karanlıktı. Kimi yerde “bir tiyatrocu” yardımı diye söz ediliyordu. İlber Ortay’ın anlatısı şöyle:
Cahide Sonku, tütün tüccarı varlıklı İhsan Doruk’la evli. Evleri her akşam siyasetçilerle dolup taşıyor. Cahide bu gecelere hiç katılmıyor, ya evde olmuyor ya da “Yorgunum” diye odasına çekiliyor.
Bir akşam İhsan Bey, Cahide’ye, “Bugün konuşuldu Nâzım’ı öldürecekler, onu taş ocaklarına gönderecekler” diyor.
Ertesi sabah Cahide Sonku, İpek Film Stüdyoları’nı arayıp Nâzım’a “Derhal bana bir senaryo yazıyorsun. Konusu sayfası hiç önemli değil, bir şartım var, hemen üç gün içinde bana eve getiriyorsun” diyor.
Üç gün sonra evden tüm çalışanları uzaklaştırır. Perdeleri kapar. Nâzım, elinde senaryo ile gelir. Cahide Sonku senaryoya şöyle bir bakar ve bir akşam önce konuşulanları aktarır, içi para dolu zarfı eşi ve çocuğu için diyerek uzatır.
Cahide Sonku’yu zor durumda bırakmamak için Nâzım bunu açıklamaz ancak “Yaşamak Güzel Şey Kardeşim” kitabında şifreli anlatır.
Akşamın sonunda sayısız soru geldi. Kimi gençler, İlber Ortaylı’dan daha sert sınıfsal mesaj dileklerinde bulunsa da konuşmacımız, “Nâzım gibi insanlar sağın solun değil, milletin şairi olurlar” diyerek Nâzım Hikmet’in bütünlüğünü savundu.
Benim son sözüm: Boşuna kimse suç icat etmeye kalkmasın! Sizin “suçlularınız”, bir bakarsınız, “milletin yazarı, milletin gazetecisi, milletin teğmeni, milletin şairi, milletin kahramanı” oluverir!
Paylaş
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Zeynep Oral
Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı.
Arama Yapın
Kategoriler
EdebiyatTiyatro
Plastik Sanatlar
Kadın Olmak
Memleket Hali
Müzik
Sinema
Çevre
Tüm Kategoriler