Stockholm'de Beyaz Geceler...
28 Haziran 2003 - Zeynep Oral -
Çoktan akşam olmuştu. Hayır, hayır, bir türlü akşam olmuyordu. Saat gece yarısına yaklaşıyordu . Ortalık aydınlıktı.
Lidingö Adasında, orman kaplı bir tepede , gözlerimi denizle gökyüzünün birleştiği noktaya dikmiş, güneşin batmasını bekliyordum. Ama güneş, ufuk çizgisinde asılı kalmıştı. Sanki hiç batmayacaktı. (Çocukken İzmir'de, güneş tam denize dalarken, tam son noktası gözden kaybolurken, dilek tutar, dileğin mutlak gerçekleşeceğine inanırdık. O yüzden her akşamüstü, doğru Kordon'a! Güneşi batırmaya!)
Stockholm'ün üzerine kurulduğu on dört adadan biriydi Lidingö Adası. Buradan sonra Baltık Denizine uzanan 24 bin ada daha vardı. Ama onlarda da güneş kolay kolay batmayacaktı. Çünkü tam da yaz dönümüydü. (21 Haziran) İsveç, Yaz Dönümü Bayramını kutluyordu. Rivayet o ki, yedi farklı adadan , yedi farklı ağacın, yedi farklı yaprağını koparıp o gece yastığının altına koyan genç kızlar ve delikanlılar, rüyalarında evlenecekleri kişiyi görürlerdi.
İzlenimler
Stockholm'e ilk gidişimdi. Yaşar Kemal, Zülfü Livaneli, Demir Özlü ya da Tuncer Kurtiz'den (Türkiye'deki her baskı döneminde orası bir sığınaktı). dinlemişliğim, okumuşluğum çok vardı. Ama bilmediğim ne çok şey varmış.
Dünyada insan başına en çok müze düşen kent olduğunu bilmezdim. 800 bin nüfusa 70 müze! Her biri cıvıl cıvıl, yaşayan soluk alıp veren mekanlar! Dizayn, tasarım ustalığının gözün değdiği her yere bunca egemen olduğunu bilmezdim... Yaşamın suyla bunca içli dışlı olduğunu bilmezdim. Otomobil sayısı kadar tekne, otoparktan çok marina var!
August Strinberg'in oyunlarından, Ingmar Bergman'ın filmlerinden olsa gerek, karşılaşmaktan korktuğum İsveç kültürüyle özdeşleşmiş "soğukluk", "mesafe", "ruh üşümesi" gibi klişelerden eser yoktu. Tam tersine müthiş bir dışa açıklık... Bu gözlemimi aktardığım İsveçliler "Avrupa Birliği'ne girmek bizi de çok değiştirdi" diyecekti.
Yabancıya tavır
Sonsuz bir dinginlik ve düzen içinde bir de çıban başına rast gelmez miyim!
Yıllardır Stockholm'de yaşayan bir Türk iş adamı Stockholm'ün lüks bir semtinde ev kiralamıştı ve yeni evine taşınma telaşındaydı. Bir biri ardına posta kutusuna mektuplar bırakılıyordu. İlkinde, "Sen buraya taşınınca, ardından tüm aileni arkadaşlarını dolduracaksın, avaz avaz müzik çalıp, balkonda kebap yapıp huzurumuzu kaçıraksın" ; ikincisinde "Senin buralarda sokakların hakimi gibi dolaşmaya hakkın yok, bu sokak senin değil, buraya taşınmayı iyi düşlündün mü?" ; üçüncüsünde ise " Buraya taşınırsan senin için hiç iyi olmaz, en iyisi git başka yerde otur" deniyordu. Üçünde de imza aynıydı: B.S.S. (Behörige Sverige Svenskor) Yani "İsveç İsveçlilerindir" örgütü.
Evet böyle bir örgüt var ve 9 milyonluk İsveç nüfusunun yüzde onunun yabancılardan oluşmasına tahammül edemiyor. Ancak her adımları sıkı devlet kontrolünde. Bu anlattığım olaya da o yörenin adli makamları derhal el koyacaktı. Mektuplara bir başka Türkün tepkisi ise şöyleydi: "Adamlar haklı. Yabancıların en yoğun yaşadığı Rinkeby bölgesine gidin sanki başka bir ülke. Pislikten gürültüden geçilmez!"
"Leonardo'ya Selam"
Acaba BSS örgütü , her gün önünden geçtikleri , kentin tam göbeğinde Mimarlık Yüksekokulunun önüne dikilmiş anıt heykelin de bir yabancı, bir Türk tarafından yapıldığını biliyor mudur diye geçirmedim değil.
Anıt heykelin adı "Leonardo'ya Selam". İmza: İlhan Koman.
Uzun yıllar burada yaşamış, Stockholm Uygulamalı Sanatlar Yüksekokulu'nun öğretim üyesi olmuş ve burada ölmüştü İlhan Koman. İsveç'teki sayısız eserinden yalnızca biriydi bu.
Leonardo Da Vinci'nin evren, dünya, insan ölçeklerine gönderme yapan , iç içe geçmiş üç dev çemberden oluşan eser, 1970'lerdeki bir yarışmada sanatçıya birincilik ödülü kazandırmıştı. İsveç hükümeti tarafından satın alınarak buraya dikilmişti.
"Leonardo'ya Selam", masal kentleri andıran Stockholm'de tüm "yabancılıklara" meydan okuyarak, evrensel çağdaş uygarlığın simgesi olarak yükseliyordu.
28 Haziran 2003
Paylaş
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Zeynep Oral
Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı.
Arama Yapın
Kategoriler
EdebiyatTiyatro
Plastik Sanatlar
Kadın Olmak
Memleket Hali
Müzik
Sinema
Çevre
Tüm Kategoriler