Menü

Sizce Ne Kadarı Yeter, Ne Kadarı Yetmez???


26 Eylül 2010 - Zeynep Oral -

Efendim, mahalle sahip değiştiriyormuş da... Tophaneliler değişime karşıymış da... Yeni gelenlerden, eski sakinlere yer kalmıyormuş da... Ev kiraları ha bire yükselirse nasıl barınsın zavallı Tophaneliler... Müzik sesi ezanı bastırır olmuş da...

Ah suç hep şu kentsel dönüşüm projelerinde! Zaten ortada tahrik de varmış...

Ne yapsın adamlar! Onlar da internette örgütlenmişler, atalım bu pislikleri demişler... Osmanlı ne güzel demiş “Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir!” ... Onlar da almışlar sopaları, taşları ve de biber gazını, saldırmışlar!

İçimden “Heeeey kendinize gelin!” diye haykırmak geliyor! Hiç ama hiçbir gerekçe uygulanan şiddeti affettiremez! Hatta suçluları bulup yargıya teslim etmeden önce, bu ya da benzeri gerekçeleri ileri sürmek, mağdurlara hakaret etmek, insanlığa hakaret etmek, her birimize hakaret etmek gibi geliyor bana. Çünkü bütün o gerekçeler, er geç bir baskı, bir tehdit unsuru olarak karşımıza çıkar ve bin kez daha şiddetli geri döner!

 

Sevgili okurlar bu ilk değil, son da olmayacak...

Hemen ama hemen şimdi saldırganlar bulunup yargı önüne çıkarılmadıkça... Sadece saldırıya katılanlar değil, saldırıya göz yumanlar da cezalandırılmadıkça... Ve liberal demokratlarımız “evet ama...” diye başlayan gerekçeler ileri sürdükçe, bu tür saldırılar sürecek!

Unutmayın, “Tükürürüm böyle sanatın içine” diyen bir zihniyetin alkışlandığı, el üstünde tutulduğu bir ülkede yaşıyoruz artık!

Unutmayın, “ahlaksız” diye heykellerin kaldırıldığı, resimlerin örtüldüğü bir anlayış egemen artık. Hani ülkeyi sözüm ona daha demokratik, çok daha demokratik düzene kavuşturacak iktidarın zihniyeti bu!

Hayır ilk değil: 6-7 Eylül olaylarının fotoğraflarının sergilendiği alana girip, fotoğraflara saldıranların hiçbir ceza almadıkları ülke burası...

Unuttunuz mu, geçen yazdı: İdil Biret konserini bastı dinciler, kutsal Topkapı Sarayı’nda (yani bahçesinde) şarap içiliyor diye...Vakit gazetesi hedef göstermişti: “Mukaddes avluda şarap küstahlığı” diye... Baskından sonra da cici cici özür dileyip barışıldı hani...

Şimdi de Kültür Bakanı araya girip “Tophanelilerle” galericileri barıştırma çabasında... Çukulata ikram edip, hadi barışın, öpüşün bakalım fasılları...

 

Prof. Şerif Mardin, Prof. Binnaz Toprak “mahalle baskısı” nı örneklerle gözümüzün önüne serdiklerinde... “Liberallerimiz”, “Ülkede demokrasi var... Demokrasi olan yerde mahalle baskısı olmaz” dediler...

Alın işte demokratik hak olarak, beğenmediğin insanları, sanatçıları, travestileri, size benzemeyeni, sergi açılışlarında sokakta içki içenleri, döversiniz, tehdit edersiniz, kafalarını kırarsınız! Kötekle de uslanmayanı linç edersiniz!

“Yetmez ama evet” çiler neredesiniz?

Tekbir getirerek sürdürülen saldırının neresindesiniz?

Örgütlü olduğu her halinden belli olan saldırının ne kadarı yeter sizce?

Bir yaşam biçimini hedef alan baskının ne kadarı yetmez sizce?

Baskına uğrayan o sanat galerilerinin, yaratıcılığın, resim ve fotoğraf sanatının neresindesiniz?

Galeridekiler kepenkleri indirerek canlarını zor kurtardıklarına göre... Yeter mi dersiniz?

Polis olayları seyretmekle yetindiğine göre bu denli cemaatleşme yeter mi acaba?

Yoksa yetmez ama cemaatleşmeye devam mı desek acaba?

Sahi sizce ne kadarı yeter, ne kadarı yetmez???

Ne dersiniz, bir Madımak yangını yeter mi?

Ya da kaç tanesi yeter???

Cumhuriyet - 26 Eylül 2010

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.