Şiddet ve Acz
03 Nisan 2016 - Zeynep Oral -
Ülkem hiç bunca şiddete gömülmemişti. İç savaş doludizgin sürmekte. Devlet güçleri, yanlış politikalar yüzünden silah deposuna dönüşen kentleri, mahalleleri yerle bir ederken umduğu halk desteğini bulamayan PKK, saldırılarını acımasızca sürdürüyor. Siz ister“şehit”deyin; ister“terörist”; öldürülenler bizim çocuklarımız.
Yeter dursun bu şiddet diyene, durdurmak için çalışanlara, düşünenlere de çare arayanlara da zulüm edilerek şiddet uygulanıyor.
En son, akademisyen Meral Camcı örneğinde tanık olduk. Meral Camcı yurtdışından döner dönmez kendi rızasıyla savcılığa ifade vermeye gitti. Tıpkı EsraMungan, Kıvanç Ersoy ve Muzaffer Kaya gibi... O da tutuklandı. Yargı süreci devam ederken!
Neden tutuklandı? Kaçma durumu olamaz, en basitinden yurtdışından dönmezdi. Delil karartma olamaz, ortada verdiği imza dışında bir delil yok! Her fırsatta,“Çocuklar ölüyordu. Benim için imzaatmamak gibi bir seçenek yoktu. İmza atmakmı atmamak mı diye düşündüğüm bir an bileolmadı”demiş. (Bianet)
Şimdi bu akademisyenlerin içeri tıkılması ve tutulması şiddet değil de nedir?!
Ağlanacak halimize sevinmemiz
İki gün önce Can Dündar ve Erdem Gül içeri tıkılmadan yargılanacaklar diye neredeyse bayram ettik! Utanç verici bir durum! En doğal, en temel bir hak bile sanki bir lütuf gibi kabul edilir oldu.
Şimdi sorum şu: Ya Can ve Erdem gibi tüm dünyanın ilgi odağı olmayan duruşmalar? Güneydoğu’dan haber yaptıkları için tutuklanan adlarını bilmediğimiz gazeteciler?
Başka sorular: Daha yargı süreci devam ederken Erdoğan’ın ABD’de onların gazeteci değil casus olduklarını söylemesi? Kameralara baka baka ülkemizdeki basın özgürlüğü var demesi?
Adaleti yok sayma, şiddet değil mi? Yönlendirmeye çalışma?
Duruşmadan bir akşam önce tüm yandaş medyada Can ve Erdem’in“casusluğuna”ilişkin ahkâm kesmeler?
Duruşma sırasında adliye koridorlarındaki provokasyonlar?
Bunlar şiddetin uç noktaları değil mi?
ABD gezisi sırasında korumaların terörü, saldırıları, şiddet değil mi?
Bir gazeteciye, Amberin Zaman’a korumanın“Kaltak PKK’li”demesi şiddet değil mi?
Şiddetin başka ikizi:
Yalan Sevgili Okurlar, psikolog falan değilim. Ama yaşadığım sürece şiddetle aczin, birbirinin ikizi olduğunu gördüm.
En aciz olan en çok şiddete sarılandır.
Şiddet yalnızca kaba kuvvet değildir. Adil olmayan her davranış da, şiddettir.
Şiddetin bir başka ikizi de yalandır.
Şiddeti sürdürebilmek için, yaymak için, savunmak için yalan söylemek kaçınılmazdır.
Yalanla korkunun da yakın akrabalığı vardır.
Korktukça daha çok yalan söylersiniz. Yalanınızı (yoksa suçunuzu mu demeliydim?) gizlemeye çalıştıkça korkarsınız...
Şiddet - korku - acz:
Sacayağı Bu üçlüye dikkat edin. Şiddet - korku - acz... Bu sacayağı aynı zamanda bir suç ortaklığıdır.
Bugün ülkem bu üçlünün arasında yuvarlanıp duruyor... Bu suç ortaklığı her yanımızı sarmış!
Bugün size güzel şeylerden söz etmeye kararlıydım. Ancak Erdoğan’ın ABD çıkarması izlenimleri; hele hele Davutoğlu’nun Diyarbakır gezisi; damlara çatılara yerleştirilmiş silahlar, çevresine örülmüş etten koruma duvarları arasında konuşmalarını izleyince, başka hiçbir şey yazamaz oldum...
Şiddet - korku - acz çemberini yarmanın yolu var: Konuşma, tartışma, diyalog, diyalog, diyalog... Ah elbet silahları bırakmak da şart. Ama yalanları da bırakmak koşuluyla...
Cumhuriyet- 3 Nisan 2016
Paylaş
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Zeynep Oral
Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı.
Arama Yapın
Kategoriler
EdebiyatTiyatro
Plastik Sanatlar
Kadın Olmak
Memleket Hali
Müzik
Sinema
Çevre
Tüm Kategoriler