Menü

Selmi Andak - Sevgi ve Saygı yumağı


18 Temmuz 2010 - Zeynep Oral -

"Adı , soyadı
Açılır parantez
Doğduğu yıl, çizgi, öldüğü yıl, bitti.
Kapanır parantez.
(...)
Parantezin içindeki çizgi
Ne varsa orda
Ümidi, korkusu, gözyaşı, sevinci
Ne varsa orda. "

Selmi Andak... İşte yazdım adını ve soyadını... Açıyorum parantezi ve doğum tarihini yazıyorum.  (1921 ... sonra çizgi – ve öldüğü yıl... 2010 ... ve kapıyorum parantezi). Sonra dalıp gidiyorum parantezin içindeki çizgiye...Ne varsa orda...Ümidi, korkusu, gözyaşı, sevinci... Ne varsa orda...

 Benim için tam 40 yıl boyunca  karşılıklı kocaman bir sevgi ve saygı yumağı duruyor o  çizginin içinde.

Sevgili hocamız  Behçet Necatigil’in  "Kitaplarda Ölmek” şiirini bir kez daha anıyorum...

Selmi Andak, iki tarih arasındaki o çizgiye bir değil birkaç insanın  sığdıramayacaklarını sığdırdı... 800’ü aşkın beste; anılarımızı hiç terk etmeyecek, dilimizden hiç eksik olmayacak nice şarkı ... Bunların on bin katı yazı...  Müzik ve tiyatro başta olmak üzere , sanatın bir çok alanında  sayısız değerlendirme, yorum, eleştiri...    Sonsuz bir üretkenlik, eşsiz bir çalışkanlık...

 

Bundan belki kırk yıl önce Babıali’ye ilk adımımı attığımda  , daha o ilk günlerde tanıdım Selmi Andak’ı...

Tüm sanat olaylarına aç, tüm sanat etkinliklerini kucaklamaya hazır ,  dinmeyen bir iştahla  müzelere , galerilere, tiyatro ve konser salonlarına saldıran   bir genç olarak , gittiğim her yerde karşılaştığım   bu ince, uzun zarif beyefendi Selmi Andak’tı. Benden bin kat deneyimliydi.  Benim yaşım kadar  Cumhuriyet’te yazı yazmışlığı vardı...   Dünyada her şeyi bildiğini , hatta doğru bildiğini sanan , lafını hiç esirgemeyen, genç ve ukala bir hatunu, böylesine ciddiye alan  ilk insan oydu.

 Eskiden öyleydi. Babıaliye gelen gençleri , daha yaşlı ve deneyimli gazeteciler hiç ama hiç ciddiye almazlardı... Ama Selmi Andak başkaydı. O  genç ya da yaşlı, yaşa bakmaz, sizi dinler, sorar, anlatır,   eşitiniz ya da yaşıtınız gibi davranırdı... Hiç unutmadım...

 Sonra yıllar geçtikçe, yaş farkını ben de unuttum...

 Tiyatro salonlarında ışıkların sönüp sahnenin aydınlanmasını beklerken, konser salonlarında  müzikle zenginleşmeyi, çoğalmayı beklerken  ya da sanat galerilerinde sohbetlerimizde  o karşılıklı saygı ve sevgi, eşsiz bir dostluğa dönüştü... Farklı gazetelerde çalışıyorduk ama  hep  dayanışma içindeydik. Gazeteci ağzıyla " her daim paslaştık” durduk...  Günün birinde   eski gazetemden kovulup Cmhuriyet’e geçtiğimde , bana açılan kollar arasında en önde gelenlerden, beni en sıkı kucaklayanlardan biri Selmi Andak’tı. Hiç unutmadım...  Son güne dek de bu böyle sürdü...

İki gündür  bu sayfalarda Selmi Andak’ın  besteciliği ve başarıları üzerine çok  şey söylendi... Tiyatro ve müzik eleştirmenliği üzerine ise daha az...

 

                                              

Ah eleştiri yazmak zordur. Sürekli araştırıp, öğreneceksiniz,  sürekli izleyeceksiniz, kendinizi her daim yetiştirecek ve yenileyeceksiniz. Karşılığı yoktur, bıkkınlık verebilir, değeri bilinmez, sevmeyeni çoktur....

Yıldız Kenter’in dile getirdiği " Zaman zaman hepimizin  yüreğini titretmiş bir eleştirmendi  ama onun yazılarından çok şey öğrendim. Sanata bunca bağlı olduğu için anısı önünde hep saygıyla eğileceğim , ona hep müteşekkir kalacağım” sözü bence hem sanatçıların   hem Cumhuriyet okurlarının  düşünce ve duygularını özetliyor.

 Ben Selmi Andak’ın muhteşem yaşam serüveninde, en az onun kadar bir insana daha teşekkür etmek istiyorum. Eşi    Nermin Andak’a... İyi ki hep yanındaydınız, hep vardınız, hep onunlaydınız.   Selmi Andak benim için biraz da sizdiniz...

Onu çok özleyeceğiz...

 

Cumhuriyet- 18 Temmuz 2010

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.