SAVAŞTAYIZ...
18 Şubat 2016 - Zeynep Oral -
"Bir adet ekmek. Bir adet kuru fasulye konservesi, tuz biber... Bunlar, Afganistan'a bombalanan 'insani' yardım paketinin içindekiler. Bunlar
'Bombalanan insani yardım' ... Dilim sürçtü, sözcükleri , kavramları karıştırır ve anlamaz oldum. Elbet bombalar ayrı, yiyecek paketleri ayrı yere atılıyor..."
2003 Yılında Afganistan'dan "Cumhuriyet" e yolladığım bir yazıdan bu satırlar. Savaş bitti deniyordu ama bitmemişti.... Çok korkmuştum ya hedef şaşarsa, gıda yerine bomba... Bomba yerine gıda... Konuştuğum ne çok insandan gıda paketlerini almak için mayınlı alanlara girip ölenleri dinlemiştim...
Dün Musa Kart'ın dolar ve bomba taşıyan Suudi Uçağı karikatürünü görünce anımsadım...
EYY TÜRKİYEM !
En kısadan söyleyeyim: Türkiye 'de iktidar , daha doğrusu karar verici tek kişi ve ona biat edenler, ne pahasına olursa olsun savaş istiyor.
İç politikadaki hırs ve tutku dış politikamızı rehin almışsa... (Doğru- Yanlış, ahlaklı- ahlaksız demiyorum, sadece "rehin almışsa" diyorum.)
Ey Esad, diye başlayıp, Ey Avrupa, Ey Amerika, Ey Rusya'ya uzanan Türkiye'nin tehdit dili, dünya tarafından hayret ve gülümseyerek izleniyorsa...
Bu tehdit dili, sakın yanlış anlaşılmaya anti-emperyalist bir düşünceden değil sadece büyüklük kompleksinden; gerçeklerle ilişki kuramamaktan kaynaklanıyorsa...
"Büyük İslam Cumhuriyeti" umutlarını kamçılayıp savaş çığlıkları atılıyorsa...
Dünyanın algısı "Türkiye kafa kesen İŞİD'i korumak içine ne hallere düştü"ye dönüşmüşse...
Kendi vatandaşlarına savaş açmaktan öte, milliyetçi duyguları kamçılayıp komşuda öldürdüğün her Kürt için yandaşlardan "Yaşa! Varol!" alkışları, "Gebert!" nidaları bekliyorsan...
Daha çok diyalogun değil, daha çok kan dökmenin ülkenin bütünlüğünü sağlayacağı yanılgısını taşıyorsan...
Öfkeli, kindar , dindar yetiştirilen gençlerin, hangi dinden , hangi mezhepten, hangi etnik kökenden olurlarsa olsunlar, şiddetle beslendiğini, şiddetten güç aldığını, daha çok şiddet ürettiğini hala anlamamışsan...
Bana söyleyecek tek söz kalıyor: Bu oyunu bozun. "Savaşa Hayır" deyin.
"SAVAŞA GİTMEYİN"
Boris Vian'ın: "Asker kaçağı" şiiri...
"Bay Başkan / Yazıyorum bu mektubu size/ Belki okursunuz diye / Bulursanız eğer zaman...
Şimdi geçti elime /Askere çağrı kağıdım / Çarşambadan önce katılmak için cepheye. Bay Başkan / Savaşmak istemiyorum. / Söylemem gerek / Kararım kesin: / Asker olmayacağım.
Doğduğumdan beri / Gördüm babamın öldüğünü , / Kardeşlerimin savaşa gittiğini / Ve çocuklarımın ağladığını...
Annem çok acı çekti, / Şimdi mezarında / Vız geliyor artık bombalar ona / Vız geliyor, şiirler, dizeler de.
Ben hapisteyken / Çaldılar karımı / Çaldılar ruhumu / Ve tüm geçmişimi. Yarın sabah erken / Ölü yılların yüzüne / Kapayacağım kapımı / Ve düşeceğim yollara.
Yaşamımı dileneceğim / Fransa'nın tüm yollarında / Bretagne'dan Provence'a / Ve insanlara sesleneceğim:
Reddedin boyun eğmeyi / Reddedin savaşmayı / Savaşa gitmeyin / Reddedin savaşa gitmeyi.
Kan dökmek gerekiyorsa / Bay Başkan / Sizden özverilisi yoktur / Kendi kanınızı dökün.
Peşime düşecekseniz eğer / Söyleyin adamlarınıza / Ben silahlı değilim/ Çekebilirler tetiği."
18 Şubat 2016
Paylaş
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Zeynep Oral
Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı.
Arama Yapın
Kategoriler
EdebiyatTiyatro
Plastik Sanatlar
Kadın Olmak
Memleket Hali
Müzik
Sinema
Çevre
Tüm Kategoriler