Menü

Savaşı önlemek için


06 Eylül 2013 - Zeynep Oral -

Salzburg Festivali ‘Don Carlo’ ile mükemmeli yakalamıştı

Savaşı önlemek için…

Salzburg Festivali’nin unutulmaz anlarını sizlerle geçen cuma paylaşmaya başladım. Yerim dar geldi. Yazının devamı bu haftaya kaldı. Ne Mozart ne de Stephan Zweig, Salzburg’da dillerden düşmeyen iki başka isim vardı “Norma”nın Cecilia Bartoli’si ve “Don Carlo”nun Jonas Kaufmann’ı... Ancak hele “Don Carlo”yu da izledikten sonra, yalnızca bu iki sanatçının değil, Salzburg’dan geçen birçok sanatçının nasıl da mükemmelin peşinde koştuğunu ve yakaladığını görecektim. Yaz ayları dünyanın her yeri festivallerle dolu. Ama niteliğin, mükemmele en yakın olduğu yer ve etkinlik bence Salzburg’du…
Barış için aşkı feda etmek
Festivalin en iddialı prodüksiyonlarından biri Verdi’nin “Don Carlo”suydu. Schiller’in eseri üzerine hem Fransızca hem İtalyanca librettosu olan, çeşitli kesintiler geçiren bu eser bu kez İtalyanca orijinal haliyle ve kesintisiz oynanacaktı. Eseri sahneye koyan ise 20. yüzyıl tiyatrosunun en önemli rejisörlerinden Peter Stein’dı. Rol dağılımı uluslararası ünlü isimlerden oluşuyordu. 
“Don Carlo”, Fransa ile İspanya arasında 16. yüzyıl savaşları döneminde geçer. İki krallık arasındaki savaşı bitirmek için Fransa Kralı kızı Elizabeth’i İspanya Krallığı’na gelin verecektir. Ama zaten Elizabeth ve İspanyol Kralı Filippo’nun oğlu Don Carlo birbirlerine deliler gibi âşıktır. Ve haber gelir: Artık barış imzalanabilir. Çünkü Fransa kralı, kızını İspanyol krala veriyor (oğula değil babaya!). Buyrun trajediye!
Teatral sahneleme
Daha ilk andan dev opera sahnesine tiyatro büyüsünün serpilmiş olduğunu görüyor ve hissediyorsunuz. Peter Stein yapacağını yapmıştı: Karşımda sanki Goya tabloları görüyordum. Savaşlardan kırılan halk, yardımsever bir prenses, ormanda kimliğini gizleyen delikanlının prensesle karşılaşması, ilk görüşte aşk, barış özlemi, idealizm, vatan sevgisiyle tutkulu aşkın iç içe geçmesi… 
Peter Stein olağanüstü bir ışık kullanımıyla, gölgelerle oynayarak, tüm sahneye yaydığı devinimle ya da hareketsizlikle, zaman zaman sahneyi bölüp minicik bir bölümünü kullanarak müthiş bir derinlik kazandırmıştı sahnedeki her ana. Çatışmaları, çelişkileri vurgulamıştı. Çok yalın gibi görünen ama sonsuz yoğun bir yorumdu bu. 
Sadece aşk sahnelerinde değil, en zorlu çatışma sahnelerinde de (örneğin din adamlarıyla devlet adamlarının çelişkisi; hem kral babanın danışmanı, hem oğlun sırdaşı olan Rodrigo’nun çelişkisi, Elizabeth’in Don Carlo’nun ve kralın kendi kendileriyle hesaplaşması) hepsinde sonsuz bir inandırıcılık vardı.
Yıldızlar geçidi
Verdi’nin muhteşem müziği Antonio Papano yönetimindeki Viyana Filarmoni Orkestrası’yla kanatlanmıştı. 
Son yılların en gözde tenoru Alman Jonas Kaumann (Don Carlo) sesiyle, enerjisiyle, oyunculuğuyla ve karizmasıyla (çok da yakışıklı) mükemmeldi. Yunan-Alman Soprano Anja Harteros karşısında tüm duygu birikimini ortaya döken; tereddüt anlarını bize de yaşatan, gençlikten olgunluğa ilerleyen bir Elizabeth’di. İkisi birbirlerine müthiş yakışmışlardı. 
Bu prodüksiyonun bir eşsizliği de tüm seslerin mükemmelliğiydi. Amerikalı bariton Thomas Hamson (Rodrigo), Finli bas Matti Salminen (Kral Filippo) Rus mezzosoprano Ekaterina Semenchuck (Prenses Eboli) ve Amerikalı bas Eric Halfvarson (baş engizisyoncu) sesleri kadar oyunculuklarıyla ve sahneye olan egemenlikleriyle de her biri ayrı ayrı izleyiciyi avuçlarına alıyorlardı.
Simge Büyükedes’in başarısı
İnsan her festivalde istediği kadar kalabilse ne iyi olurdu. Ama olamıyor işte. O yüzden Ricardo Muti’nin yönettiği “Nabucco” operasını izleyemedim. Roma Opera Orkestra ve korosunun konser biçiminde sunduğu operayı izlemeyi çok isterdim. Çünkü solistler arasında bir Türk soprano Simge Büyükedes vardı. Operanın önemli kişilerinden Anna’yı söylüyordu. Konser izleyen ve müzik bilgilerine sonsuz saygı duyduğum arkadaşlarım, Simge Büyükedes’in sesiyle, tavrıyla, duruşuyla ne denli iyi olduğunu anlata anlata bitiremediler. Ben de müthiş gururlandım. Teşekkürler Simge Büyükedes! İnanıyorum ki, Leyla Gencer de o akşam seni o dev sahnenin bir köşesine sinip izlemiştir!
Cumhuriyet- 6 Eylül 2013

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.