Menü

Sappho


17 Aralık 2000 - Zeynep Oral -

Tünelin Ucundaki Işık

Gökyüzünün mavi, bulutların beyaz olduğunu unuttuğum şu günlerde, bilgisayarımın boş sayfasına iki satır düştü.

Topu topuna iki satır. Gülümsememe yol açan, yerimden kalkıp pencereye gitmemi, camı açıp gökyüzüne bakmamı (gökyüzü sahiden de maviymiş!) sağlayan iki satır...

"Sesinizi TRT duydu. Şu anda TRT 3'de Ruhi Su söylüyor." diyordu elektronik postadan gelen nice karamsar okur mektubu arasındaki o iki satır.

Bende bir sevinç, bir sevinç!

İki hafta önce bu köşede Ruhi Su'yu anarken, TRT'ye seslenmiştim, programlarında bu gürül gürül sese yer açsınlar, bu değerli mirastan yararlansınlar diye... Sesimi duyup duymadıklarını bilmiyorum. Ama ya duyduklarını varsaydığımdan, ya o sesi dinlemekten, ya da yalnızca okurumun beni ödüllendirmek istemesinden, içimdeki sevinç sürdü gitti!

Demek istediğim, sevgili okur, gökyüzünün ya da yaprağın renginden vazgeçtim, tünelin ucundaki ışığı göremez hale geldiğinde bile, ne yap yap, kendine minik sevinçler yaratmaya bak!

Sizler bu yazıyı okuduğunuzda ben, çeşitli sivil toplum kuruluşlarından 20 kadınla birlikte Midilli Adası'nda olacağım. Yunanlı Sivil toplum kuruluşlarından kadınlarla kurduğumuz "WINPEACE" (Kadın Barış Girişimi) çerçevesindeki "agro turizm" projesi üzerine çalışacağız. Ufukta Midilli var ya, ben daha yola çıkmadan daldım Sappho'nun şiirlerine...

Bizim Midilli dediğimiz Lesbos Adası, İsa'dan Önceki yıllarda nice şair ve filozof yetiştirmiş... Üstelik kültür yaşamı yalnız erkekler egemenliğinde değilmiş! İ.Ö. altıncı yüzyılda bu adada yaşayan Sappho kasıp kavurmuş ortalığı şiirleriyle ve aşklarıyla...

Sappho, toplumda bir önder, bir eğitmen, genç kızları yetiştirmeyi üstlenmiş bilge bir kadın. Aşk ilişkilerinde seçimini hemcinslerinden yana yapmış. Günlüğünü, mektup gibi, konuşur gibi, şiir olarak yazmış.

Sappho'yu Türkçeye kazandıran Cevat Çapan'a göre onun önemi, "şiire kişisel sesi getiren ilk büyük şair olması".

Yaşadığı dönemin yalnız şiir kurallarını değil, ahlak kurallarını da hiçe sayan Sappho, şiirlerinde köpüklerden doğmuş aşk ve güzellik tanrıçası Afrodit'e övgüler yağdırıyor, aşık olduğu genç kızlara sesleniyor, tutkusunu en yalın biçimde dile getiriyor.

"Hiç uyarmadan / kasırga nasıl sökerse / meşeleri kökünden / öyle sarsıyor yüreğimi aşk." derken, "Doğru / Beni okşayanı seviyorum / Bence / Aşkın da payı var / Güneşin parıltısında ve erdeminde" derken, yücelttiği hep aşktır.

Sappho'nun, kimseden gizlisi saklısı yoktur, sevdiği genç kızlara adlarıyla seslenir: "Atthis, seni / Yıllar önce, / sen daha yaramaz bir çocukken sevdim." ... "Bana iyi davran Gongyla / Ak giysilerini giyin / yanıma koş hemen / senin güzelliğin besliyor isteğimi"

Yalnız yüreği değil, bedeni, teni de aşkla yanıp tutuşmaktadır: "Gece demeden, gündüz demeden / Özlüyorum / yanıyorum" ... "Bu gece / Ay battı, sonra yıldızlar; gece yarılandı / Zaman geçiyor / Bense yapayalnızım yatağımda."

Hınzır bir yanı da yok değil Sappho'nun. Şu Pazar günü yüzünüze bir tebessüm yerleşsin diye, işte Lesbos'lu Sappho'dan bir soru:

"Şu kadarını biliyoruz / Ölüm kötü bir şey; / bak işte tanrılardan belli; iyi bir şey olsaydı ölüm, önce tanrılar ölmez miydi?"

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.