Menü

Şairin Sorumluluğu… Ve Filistinli olmak…


02 Kasım 2003 - Zeynep Oral -

Mahmut Derviş İstanbul'daydı…

          Şairin Sorumluluğu… Ve Filistinli olmak…

"Ben sizin şiirlerinizi ne çok kullandım! Söylemek isteyip de söylemeye korktuğum , söylemeyi beceremediğim, söylemeye çekindiğim şeyleri, hep sizin dizelerinize sığınarak söylemeye çalıştım." dedim ona… (Doğruydu. Özellikle 80'li yılların başında, 12 Eylül darbesinden sonra yazılarımda, direnişin simgesine dönüşmüş Mahmud Derviş'in şiirlerinden alıntılar yapar dururdum…)

O da döndü bana, yüzünde kocaman bir gülümsemeyle, "Ne mutlu bana! Şiir dediğiniz, zaten yazanın elinden çıktı mı, herkesin olur. Gerçekten şiirse, ne kadar çok kullanılırsa o kadar güçlenir." deyiverdi. ("Kullanmak" sözcüğünü çok geniş bir yelpazede kullandığımızın , ikimiz de bilincindeydik.)

TÜYAP Kitap Fuarında, Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı'nın , "Uluslar arası Nazım Hikmet Şiir Ödülü" , Filistinli şair Mahmud Derviş 'e veriliyordu. (Bu ödülün ilkinin Adonis'e ; ikincisinin Aimé Cesaire'e verildiğini anımsatayım.)

Ödül töreninden önce Cevat Çapan, Ataol Behramoğlu, Turgay Fişekçi ve konuk şair Mahmud Derviş'in katıldığı bir paneli yönetme görevi bana verilmişti.

Benim mutluluğumu, keyfimi , heyecanımı düşünebiliyor musunuz! Bir yanımda ülkemin en sevdiğim, en saygın şairleri; öteki yanımda şiirlerini yıllardır okuyup paylaştığım, savaşın içinden çıkıp gelmiş Mahmud Derviş (üstelik kitaplardaki değil, canlısı!) ; ve iki saat için de olsa, ben onları yönetiyorum!

Duyarlılığı arttırmak

Panelin konusu "Şairlerin Dünya Sorunları Karşısında Sorumluluğu"ydu. Günümüzde, açlık, yokluk, yoksulluk , baskı, şiddet, savaş ve işgalle her zamankinden daha çok kanayan, acı çeken dünyamızda şairlerin sorumluluğu neydi?

Cevat Çapan'ın , Mahmud Derviş'in " şiir yazmaya başlarken dünyayı değiştirebileceğimi düşünüyordum, oysa şiir yazma sürecinde, dünyayı değilse de kendimi değiştirdiğimi gördüm" deyişinden yola çıkarak, insanlığın sorunlarını acılarını birebir yaşamış ya da yaşayan şairlerin (Neruda, Nazım, Derviş ) serüvenini izleyerek, yarattıkları kendilerine özgün dille, okurdan da yaratıcılık beklediklerini vurgulaması… Turgay Fişekçi'nin , şiirin tarihe , toplumlara, yaşananlara daha duyarlı bakmamızı sağladığını savunması ve şairlerin anadillerine olan sorumluluklarını hatırlatması…Ataol Behramoğlu 'nun şiirin sanatın içinden doğmasına dikkati çekmesi ve bizleri hümanizmi, insanı insan yapan değerleri savunmaya çağırması…

Bütün bunlar, şairlerin dünyaya, çağa ve insanlığa bakışındaki sorumluluğu ortaya koyuyordu bence. Hayır,şairler, savaşlara, işgallere, baskılara, şiddete, açlığa, yokluğa, yoksulluğa belki engel olamazlardı ama biz okurların bunlara karşı duyarlılığını arttırıp, engel olmamızın yolunu açabilirlerdi.

İki kez tutsak

Mahmud Derviş İsrail işgalindeki topraklardan geliyordu. Karamsardı. Hani neredeyse umutsuzdu. Filistin halkına yaşam hakkı, devlet olma hakkı , bağımsızlık ve özgürlük hakkı tanınmıyordu. Dünya, bu haksızlığı sessizce izliyordu.

Mahmud Derviş "Ülkem özgür olmadan, ben nasıl özgür olabilirim ki" diyordu.

Şair, kendi kimliğini sorgulama hakkına, eleştirme hakkına , muhalif olma hakkına sahip olabilmeliydi. Oysa, o, bunların hiç birine sahip değildi, olamazdı. Çünkü ülkesi Filistin tutsaktı. Şair, tutsak olan ülkesine mahkumdu. İki kez tutsaktı. Ancak Filistin ve Filistin halkı bağımsızlığına, özgürlüğüne kavuştuktan sonra o da özgür olabilirdi…

Şu birkaç cümlede özetlediğimi, Mahmud Derviş çok daha "sofistike" bir biçimde dile getirdi konuşmasında. Ama söyledikleri yüreğimi yangın yerine döndürmeye yetti.

Nazım Hikmet Şiir Ödülünü alırken sonsuz duygulandı.

Mahmud Derviş'in İstanbul'a ilk gelişiydi. Ve bu kenti Nazım'ın şiirlerinden, onun hasretinden tanımıştı.

Nazım Hikmet adını taşıyan şiir ödülünü almak , şiirini "şimdi" ve "burada" kavramları üzerine kuran, şiirini siyasetin üstünde değerlendiren şair için büyük bir kıvanç mutluluktu.

Tıpkı Mahmud Derviş'i tanımak, onu dinlemek, bizler için olduğu gibi…


02 Kasım 2003

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.