Menü

Sahnedeki Aydınlık...


17 Aralık 2010 - Zeynep Oral -

Zehra Yıldız Gecesi ‘ne Yıldızlar Yağdı...

Sahnedeki Aydınlık...

Müthişti! Olağanüstüydü! Bir daha belki de asla yaşanamayacak anlardı! Her saniyesi sonsuz bir yoğunluk içeriyordu. Güzellik, düşünce, coşku, yetenek, disiplin, çalışma gücü, emek yoğunluğu... İnsan olma, gerçek anlamda sanatçı olma onurunu içeriyordu. Aydınlık bilincini bileyen bir geceydi. Sahnedeki aydınlık gözleri kamaştırmıyor, tam aksine duyarlığı ucsuz bucaksız kılıyordu.

Gece O'nun gecesiydi. Ona adanmıştı. O da bizim gibi sahneyi izliyordu. Kendi ışığını sahneye yansıtıyordu.

O Zehra Yıldız'dı. Kısacık yaşamına nice başarıyı sığdırmış, ülkesine ve insanlığa sadece onur kazandırmış, çok erken aramızdan ayrılmış dünya çapındaki sopranomuz Zehra Yıldız'dı... Sahne ise Caddebostan Kültür Merkezi... (Zehra Yıldız Gecesi'nin ikincisi Kartal Bülent Ecevit Kültür Merkezi'nde dün gece tekrarlandı.)

Zehra Yıldız adına kurulan Vakıf 13 yıldır, onu sevenleri , dinleyicilerini genç kuşak şancılarla buluşturuyor; genç Zehra'lar yetiştirmek için çabalıyor; Leyla Gencer, Belkıs Aran, Suna Korad, Zehra Yıldız'ların döşedikleri zorlu yolda , geçmişle günümüz arasında köprüler kuruyor.

ARA BAŞLIK: YETENEKLER GEÇİDİ

Her yıl, Zehra Yıldız  acaba bu kez kimleri bir araya  getirecek diye merak ederim:  Bu kez olağanüstüydü. Genç Rus şef Michael İskrov yönetiminde Zehra Yıldız Vakıf (ZYV) Orkestrasının eşlik ettiği solistler şöyleydi:

BURAK BİLGİLİ - (Bas) İlk kez ZYV bursuyla İtalya'ya gitmişti. Hızla yükseldi, dünyanın belli başlı tüm şan yarışmalarından ödüller aldı. Metropolitan, La Scala, Carnegie Hall sahnelerinden inmez oldu.  2011'de  Cenevre, Münih,  Seatle, Avignon,  Detroit,  Vancoover  Operaları ve Londra Carnegie Hall'de  sahneye çıkıyor...  2011 Mart'da İstanbul'da Verdi Reqquiem'iini söyleyecek kaçırmayın! Önceki akşam sahnede sesi ve oyunculuğuyla sanki evinde gezinir gibiydi, derisinin dışına taşıyordu.

BURCU UYAR - Fazıl Say'ın "Metin Altıok Oratoryosunu" dinlediyseniz o soprano sesi unutamazsınız.   Leyla Gencer Yarışmasında ödül,  İtalya, Fransa  Almanya'dan ödüller... Dünya sahnelerinde kanatlandı: Başroller: Lucia, Gilda,  Manon,  Violetta ...  En çok  Berlin Deutsche Oper,  sonra Nantes, Marsilya, Menheim  operaları... 2011'de   Salzburg'da  Gece Kraliçesi; Marsilya, Viyana  ve Berlin operalarında "Don Giovanni"de Dona Anna rolünde olacak. 2012 şimdiden dolu.  Önceki akşam,  yarışma dışı İstanbul'da ilk  sahneye çıkışıydı. Dinlemeyenler ne kaçırdıklarını bilmiyor!

CENK BIYIK : İşte tanrı vergisi  bir ses daha. Gürül gürül, seller sular gibi akan  geniş spektrumlu tenor.  İ.Ü. Devlet konservatuarında  Yüksek lisansını yaparken, Almanya sahnelerinde rolleri kapıyor.  Berlin Olimpiyat Stadında Almanya Türkiye maçında, iki  ülkenin de milli marşını söyleyip milleti kendine hayran eden de oydu. Önceki akşam yine milleti avucunun içine aldı. 2011'de hem Almanya kentlerinde, hem de Viyana  Volksoper'de sahnede...

KARTAL KARAGEDİK : En gençleri...1984 doğumlu. Bariton. Onu Leyla Gencer yarışmasından tanıyordum.    O  ödüle, Almanya, İtalya, Macaristan'dan ödüller kattı . İtalya'da  Falstaff ve  Riccardo ("I Puritani") rolleriyle parladı, Almanya, İtalya ve Finlandiya'da konserler verdi. 2011'de   Freiburg Operası'nda   ve Schleswig Holstein Festivalinde sahneye çıkacak...   Önceki gece Ruça söylediği Prens İgor'un aryası ve Burak Bilgili ile  "Don Pasquale"deki düetleriyle bizi fethetti. .

Geceyi şancı olmayan bir solist taçlandırıyordu. Dünya çapındaki flüt sanatçımız Bülent Evcil. Önceki akşam yine Tanrıların nefesini  yeryüzüne indirdi.

 GÖZLERİ KULAKLARI KAPALI MEDYA  

Sevgili Okurlar, yukarıdaki her sanatçı için sayfalar dolusu yazılabilir. Onlardan birini bile sahnede izleyebilmek büyük bir nimetken, şu son iki akşamdır hepsi bir arada sahnedeydiler.   Bir daha kolay kolay yaşanmayacak olan iki buçuk saatin sonunda tüm salon ayağa kalkmış çılgın gibi  alkışlıyorduk.

Yeryüzü muhteşemdi! Hayat harikulade! Değil mi ki benim ülkemden böyle yetenekler çıkıyordu asla umutsuzluğa kapılmamak gerekiyordu. Sahnesi bunca aydınlık ülkeden umut kesilmezdi, kesilemezdi...  Öyleyse mücadeleye devam...

Bunları düşünürken ben, gözüm salonun iki yanındaki boş koltuklara kaydı.Ve o sırada  Vakıf yöneticisi Tenor Suha Yıldız ‘ın, bu akşama dair haber vermeyen,  tek satır bile yazmayan medyayı kınadığını duydum.  Haklıydı.

 İzleyebildiğim kadarıyla , Cumhuriyet dışında hiçbir gazetede bu olağanüstü konserin haberi yoktu. Radyo , televizyon mu? Hadi güldürmeyin beni!  O akşam bu müthiş şöleni izleyen televizyon yoktu, kameralar, foto muhabirleri yoktu. Onlar neredeler malum...  Koca salonda görebildiğim kadar dört gazeteci, yazardık. . (Üçü Cumhuriyetten, biri Evrensel'den.)

Tamam medyanın gözleri ve kulakları  nitelikli işlere, evrensel değerlere, "dedikodu –sansasyon-rating" dışı işlere kapalı,  anladık.  Peki ama konservatuar öğrencileri neredeydi onu anlayamadım... Opera sanatçıları da meraksızdılar ki, yoklardı! 

İşte böyle... Emeği geçen herkese teşekkürler.

Cumhuriyet- 17 Aralık 2010

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.