Rafa Kalkan Nüfus Planlaması… Kürtlere Yüklenen Namus Cinayeti…
18 Haziran 2006 - Zeynep Oral -
Son günlerde iki tehlikeli yaklaşım, beni geçekten ürküttü! “Sadece iki mi?” diye sorduğunuzu duyar gibiyim… Hayır sadece iki değil elbet… Ama geçen hafta içinde beni isyana sürükleyen , bir kez daha insan olarak, kadın olarak, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak beni öfkelendiren , bana aşağılanıyormuşum duygusu veren bu ikisiydi….
“Rafa kalkan” ne?
Birincisi, Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın, “Nüfus ve aile planlaması kavramı bizim için rafa kalktı” sözleri ; “Batılı yaşam biçimi” ve “Batı kültürün etkisiyle doğurganlık sayılarımızı aşağı indirirsek yanlış mecraya sürükleniriz” açıklaması…
Eğer 6 çocuk sahibi Bakan Bey, “BİZ” derken kendi aile birimini anlıyorsa, buna kimsenin itirazı olamazdı, isterse 12 çocuk yapar. Nasılsa yetki ve güç sahibi olanların çocuklarının bakımını, eğitimini , geçimini sağlayacak “hayırseverler” ülkemizde bol bol bulunur… Ancak bir Bakan, hele hele Sağlık Bakanı “BİZ” deyince bu hükümeti bağlar!
O zaman, hükümetten bunun hesabını soracak çıkmıyorsa, bizlerin, hepimizin sorması gerek:
Koskoca Bakan, “aile planlaması”, “nüfus planlaması” kavramının anne ve çocuk sağlıyla ilgili olduğunu bilmiyor mu? İstenmeyen gebeliklerin önlenmesi, ailenin istediği sayıda, bakabileceği, yaşatabileceği, yetiştirebileceği sayıda çocuk sahibi olmakla ilgili olduğundan haberi yok mu?
Anne bebek ölümlerinin utanç verici boyutlarda olduğu (2 gün önceki Cumhuriyet’te Zeynep Şahin’in haberinde bu sayılar veriliyordu.) , çocuklarımızı doğurup sokağa saldığımız, okutamadığımız, genç nüfusun işsizlikten kırıldığı ülke, bir bakan nasıl böyle sorumsuz konuşabilir! CHP milletvekili Canan Arıtman’ın dediği gibi 43 Yıllık nüfus politikasına , bugüne dek tüm hükümetlerin uygulamaya çalıştığı bu devlet politikasına nasıl böyle darbe vurulabilir!
40 Yıldır bu ülkede aile planlamasını Anadolu’nun her köşesine yayma çalışmalarını yakından izlemiş biri olarak isyan ediyorum. Ve şunları sormak istiyorum:
Bakan ne dediğini farkında mı? “Nüfus planlamasını rafa kaldırmak” bundan böyle bu hükümetin benimseyeceği politika mı? Sırf Batılı yaşam biçimine karşı çıkmak için mi ? Yoksa bir kez daha, sonuçları düşünülmeden, yol açacağı tahribat görülmeden , “din- inanç ” kisvesi altında birilerine göz kırpma çabası mı?
“Namus Cinayeti” Suçlusu bulundu
Geçen hafta içinde Hürriyet Gazetesi’nde Ertuğrul Özkök’ün “Asıl Kürt Sorunu bu” başlıklı yazısını okuyunca hem çok şaşırdım, hem çok korktum.
“Artık bu sorunun adını açıkça koyma zamanı geldi. Töre cinayetleri , Türkiye’nin değil, Doğu’nun, özellikle Güneydoğu’nun sorunudur. Eğer Türkiye’de bir ‘Kürt sorunundan’ söz ediyorsak, bu da bir ‘Kürt sorunudur” diyordu.
Kadın sorunlarıyla yaklaşık 40 yıldır içli dışlı olan ben , yukarıdaki sözlerin doğru olmadığını , namus cinayetlerinin, etnik değil, erkek egemen toplumlarda, politik ve toplumsal bir olgu olduğunu biliyorum. Türk, Kürt, Abaza, Çerkez, Laz, feodal aşiret ilişkileriyle sürdüğünü, sürdürüldüğünü, ucunun Meclise dek dayandığını biliyorum. Güneydoğuyla sınırlı olmadığını, aynı ilişkileri sürdürmekten yana olan, Türkiye’nin Batısı dahil dünyanın her yerinde olduğunu da biliyoruz. (Türkiye’de en çok Marmara bölgesinde)
Gerçekten, artık sorunun adını doğru koyalım: “töre “ değil , namus cinayeti bunlar. Ataerkil düzende, kKadın aracılığıyla, kadının canı ve bedeni üzerinden erkeğin, ailenin, mahallenin, aşiretin, toplumun “namusunu temizlemek” için işleniyor!
Elbet herkes, her konuyu bilmek ya da incelemek zorunda değil. Her gazetede olabilir böyle yanlışlar. Beni şaşırtan ve korkutan bu değildi. Tam tersine, bir zamanlar feministleri, kadın kuruluşlarını küçümseyen tüm gazetelerin şimdi kadın sorunlarına eğilmeleri çok sevindiriciydi.
Beni korkudan, o yazıdaki ayırımcılık ve bölücülüktü. Hem bir ülkenin birlik ve bütünlüğünü savunacaksınız; hem de , bu “Türkiye’nin değil, Güneydoğu’nun sorunudur” diyeceksiniz. (Bunu bir Avrupalı ya da Diyarbakırlı söylese, adamı inim inim inletiriz!)
Türkiye’nin her yerindeki sorun hepimizin sorunudur. Namus cinayetlerini Kürtlere, sokaklarımızdaki hırsızlığı kapkaççılığı Roman / Çingenelere, okullardaki şiddeti şu ya da bu etnik gruba mal edip onlara havale etmek, inanın sorunu çözmeye değil, olsa olsa kışkırtmaya yarar.
P.S. Cumhuriyet Gazetesinde Cumartesi “Esintileri”ne ne oldu diye soranlara: Cuma gününe taşındı…
18 Haziran 2006- Cumhuriyet
Paylaş
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral
Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı.
Arama Yapın
Kategoriler
EdebiyatTiyatro
Plastik Sanatlar
Kadın Olmak
Memleket Hali
Müzik
Sinema
Çevre
Tüm Kategoriler