Menü

Pınar Selek Olayı Ya Da Hukuk ve Guguk!…


12 Nisan 2009 - Zeynep Oral -

Şu başlıktaki iki sözcüğün  birbirini çağrıştırması, dilimizin  rastlantısal muzipliğinden çok, içinde yaşadığımız gerçekler olsa gerek!

"Yaşamını ezilenlerin, ötekileştirilenlerin, mağdurların haklarını korumaya ve barışa adamış olan Pınar Selek, iki kez beraat ettiği bir davadan yeniden yargılanmak isteniyor. “

İki gün önce  Cumhuriyet’te haberini okudunuz.   Mısır Çarşısındaki patlamayla ilgili olarak  2 kez yargılanan, iki kez beraat eden ama bu arada boşu boşuna 2.5 yıl hapis yatan,  şuursuz medya tarafından “bombacı” diye yaftalanan  sosyolog, yazar, araştırmacı, barış eylemcisi  Pınar Selek için  Yargıtay 9. Ceza Dairesi, daha önce ilgili mahkemenin verdiği beraat kararını bozarak Selek’e ağır müebbet hapis cezası verilmesini talep ediyor.

Geçmişteki o dava süreçlerini  izlemiş biri olarak bence bu, 11 yıl sonra işkenceye devam seferberliğinden başka bir şey değil!

Birkaç gün önce Pınar’ın da kurucusu olduğu Amargi Kitapevi’nde,  çok renkli, çok sesli, çok kalabalık bir grup Pınar Selek’e destek vermek için bir araya gelip kucaklaştık. O toplantıda Avukat Mebuse Tekay’ın verdiği sarsıcı bilgileri tüm okurların dinlemesini, herkesin bilmesini isterdim!

Tüyler ürpertici süreç

En yalın ve en özet haliyle vermeye çalışıyorum:

Pınar Selek’in  gözaltına alınışı Mısır Çarşısıyla ilgili değildir.

Ne poliste,  (hatta işkencede bile), ne daha sonra savcılıkta ve sorgu hakimliğinde, Pınar’a  o patlamayla ilgili soru sorulmuyor!

Pınar Selek hakkında, Abdülmecit  Öztürk ile birlikte 1998’de dava açılıyor ve 8 yıl sürüyor. (Sonuç beraat)

Abdülmecit  mahkemede “işkence nedeniyle   Pınar’la  Mısır çarşısına bomba koyduklarını, bombayı halasının evinde imal ettiklerini kabul etmek zorunda kaldığını; oysa Pınar’ı tanımadığını “  beyan ediyor… Abdülmecit’in halası da  “evet bu Pınar”dı diye fotoğraftan teşhiste ve yazılı beyanda bulunmuş. Ama   mahkemede anlaşılıyor ki, halanın okuma yazması yok, zaten Türkçe de bilmiyor!

Bu arada, patlamayla ilgili sayısız bilirkişi raporu var: Kriminal Laboratuar Kurulu  raporu, Adli Tıp raporu, İstanbul Üniversitesi Analitik Kimya Anabilim Dalı başkanı,  Cerrahpaşa Tıp Fakültesi  raporları… Ve mahkemenin tayin ettiği üç uzman profesörün raporları.  Hepsi patlamanın bombadan kaynaklanmadığını  ortaya koyuyor! Ve  Pınar beraat ediyor.   (Kısacık yazdım ama yılları, günleri, kayıpları, acıları siz doldurun!)

Şimdi sıkı durun: Tahliyeden sonra,  Emniyet Genel Müdürlüğü, mahkemenin talebi olmadığı ve kendisinin böyle bir yetkisi  olmadığı halde, mahkemeye  bir değerlendirme raporu yollayıp , patlama bomba sonucu olabilir, dosyayı yeniden bilirkişiye yollayın diyor!    

Şimdi daha da sıkı durun! Mahkeme, Emniyet Genel Müdürlüğünün talebini kabul edyor!  Jandarma Komutanlığından ( sakın “hoppala!” demeyin!) görüş istiyor. Jandarma’dan bomba uzmanı olmayan kişilerin  görüşleri ve Emniyet’in raporu  bu kez bilirkişi raporuna dönüşüyor, sonuç şaşırtıcı: Evet bombadır deniyor. Oysa   Emniyet Genel Müdürlüğü  bomba uzmanı birimleri, patlamanın bomba değil,  gazla ilgili olduğunu açıklamıştı. Ancak iki buçuk yıl sonra, olay yalnız Pınar Selek üzerine kurulunca  aynı Emniyet Müdürlüğü   görüşünü değiştiriyor.

İşin “guguk” yanı!

İşte Yargıtay  9. Ceza Dairesi   bu raporu esas alıyor.  Ama işin  en şaşırtıcı yanı bu değil:   Pınar Selek için müebbet hapis istenirken,  Pınar’ın adını veren,  berbarer yaptık, birlikte bombaladık  deyip sonra işkenceyle söylemek zorunda kaldım  diyen Abdülmecit’in beraat kararı onaylanıyor!

Yani Abdülmecit  ‘in kendisi için  geçerli sayılmayan polis ifadesi, Pınar için müebbet hapis istenmesine gerekçe oluyor! 

Yani poliste, savcılıkta ve soru hakimliğinde  kendisine patlama konusunda soru bile sorulmayan ve bu nedenle dosyada hazırlık ifadesinde hiçbir şekilde Mısır Çarşısıyla ilgili beyanı dahi bulunmayan  Pınar, “ müebbet hapse müstahaktır” deniyor!

Durun, “Oha!” diye haykırmadan önce  birkaç “guguk”luk durum daha var:

Bütün bu süreçte hukuk dışı müdahaleler de var:  Avukatlara göre normal bir ceza yargılamasında görünmeyen olaylar… Şöyle ki:
Adalet Bakanlığı savcılık kanalıyla zaman zaman yargılama süreciyle ilgili mahkemeden bilgi istemiş…

Pınar’ın tahliyesinden sonra, hiçbir davada görülmemiş bir biçimde Emniyet Müdürlüğünden  yeniden bilirkişi oluşturması istenmiş…

Dosyaya kimin yazdığı belli olmayan yorum ve suçlama yazıları, İçişleri Bakanlığı tarafından dosyaya konulmuş…

Yaaa… İşte böyle…

Sahi, sizin adalete güveniniz hala var mı???

 

Cumhuriyet - 12 Nisan 2009

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.