Menü

Paris'ten Esintiler


21 Aralık 2002 - Zeynep Oral -

"Gazetelerimiz baştan aşağı her gün sizinle dolu" diyordu her önüme gelen. Sözün devamı "bıktık artık" ya da "aman ne iyi" diye gelebiyordu...

Paris'teydim. Kopenhag Zirvesi günleriydi. Tiyatro, opera, sergiler arasında koşup dururken, Türkiye Avrupa Birliği'ne girebilir mi, giremez mi, AB tarih vermeli mi vermemeli mi tartışması da sürüp gidiyordu.

Ben de, kendi çapımda bir soruşturma sürdürdüm. Çok alçakgönüllü anketimde aldığım sonuç "asla" ile "neden olmasın" arasında gidip geliyordu. Aldığım en sinik yanıt şöyleydi: "Türkiye, AB'ye elbet girmeli. Ardından da İran, Irak, Suriye ve Lübnan"... Neyse ki bunu söyleyen fransız değildi ve sıradan bir fransız ya da "sokaktaki adam"ın endişesini dile getirdiğinin bilincindeydi.

Klişelerin kısırdöngüsünü kıramayacağımı anlayınca vazgeçtim soruşturmayı sürdürmeyi. Ve Paris'teki bir genç Türke kulak verdim. Sorbonne Üniversitesi'nde tarih ve felsefe öğrencisi Ferhat Taylan, bir kitaptan yola çıkarak 15.yüzyıldan bu yana Avrupa toplumsal belleğinde Türk kimliğinin nasıl oluştuğunu anlatıyordu.

Bu kitap, italyan tarihçi Franco Cardini'nin "Europe et Islam: Histoire d'un malentendu"(Seuil Yayınevi) ("Avrupa ve İslam: bir Yanlış Anlaşmanın Tarihi") adlı eseriydi. İki yıl içinde beş ayrı ülkede yayınlanmıştı, dilerim bizde de bir an önce yayınlanır.

Ferhat Taylan, Franco Cardini'nin kitabından çeşitli saptamalar sıralıyordu:

Heredot'a dayanarak, Avrupa değerlerinin hristiyanlık ve uygarlık, Asya değerlerinin ise paganizm ve barbarlık olarak sunulması...

1460'da yazılan "Avrupa Tarihi" kitabının önsözüne "Avrupalılar, yani hristiyan adından gelenler" diye başlanması...

1461'de Papa II.Pius'un tüm avrupa krallarından daha güçlü gördüğü Fatih Sultan Mehmet'e yazdığı ancak yollamadığı mektupta, padişahı Roma İmparatorluğu'nun meşru mirasçısı olarak Avrupa'yı yönetmeye çağırması ama bunun için Fatih'in vaftiz edilmesi koşulunu ileri sürmesi...

Reform hareketi sonrasında protestan-katolik çatışmalarında ve atışmalarında, birbirlerini "Türkten de beter" diye nitelendirmeleri...

Erasmus'un anlatmasına göre, Luther'in "vaftizsiz Türk (sultan), vaftizli Türkten (papa) iyidir" demesi...

Ferhat Taylan'dan Franco Cardini'nin eserini; Avrupa kaynaklarında türk adının ilk geçtiği 11.yüzyıldan günümüze türk imgesinin uyandırdığı korku ve düşmanlık örneklerini dinliyorum.

Eyvah diyorum, yüzyıllardır Avrupa'nın belleğine yerleşen bu duyguları nasıl ortadan kaldırabiliriz ki! Olanaksız bu!

Benim "eyvah"ımı Ferhat çok sakin, ve umudunu hiç mi hiç yitirmeden şöyle karşılıyor:

"AB'nin kültürel ve değişmez bir birliktelik değil, yapım halindeki politik bir proje olduğu görüşü ağır basarsa; Türkiye hakkında, yüzyılların duygusallığı dışında şu anki durumu anlamaya yönelik bir tartışma başlayabilirse, üyelik görüşmeleri normal bir zeminde yürüyebilir."

Paris, bu yanıt üzerine yeniden güzelleşti. Yaşları kaç olursa olsun, yeryüzünün tüm gençlerine, yaratıcı güçlerine, düş güçlerine kucak açan "benim Paris'im" oldu.

Dedim ya, bizim gençlerimiz müthiş. Ferhat, hem geçmişe, hem geleceğe ışık tutuverdi bir kaç fırça darbesiyle.

21 Aralık 2002

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.