Orhan Pamuk’a Yolculuk
08 Aralık 2006 - Zeynep Oral -
Siz bu yazıyı okuduğunuzda, Orhan Pamuk ,Stockholm’da Nobel Kabul konuşmasını yapmış olacak… Ben bu yazıyı yazdığımda , henüz yapmamış…
(Kültür sayfalarımız önceden hazırlandığından bu yazıyı yazarken, Budapeşte’den Stockholm’e giden uçaktayım.)
Budapeşte’de işim mi ne? EURO-MED Avrupa - Akdenız Ülkeleri toplantısında Avrupa Birliğinin kültür kuruluşlarıyla dünya medyasından kimi isimler bir araya gelip geleceğin iletişim araçlarını , gazetecilerini ve gazetecilik eğitimi gibi konuları irdeledik.
Budapeşte’de de kalbim ‘Stockholm’e gidiyorum” heyecanıyla doluydu. Kentin en büyük iki kitapçısına uğradım. Birinde, boydan boya masalar raflar vitrinler “Ho” ile doluydu. “Ho” Macarca “kar” demek... Ötekinde Orhan Pamuk’un boy boy afişleri altında bir sürü yazı. Ne diyor diye sordum . Açıkladılar. “Beyaz Kale”, ‘Yeni Hayat” ve “Kar” bir çırpıda tükenmiş. Dört gün sonra gelecekmiş...Okurlardan gecikme için özür diliyorlarmış.
Euro-Med toplantısında kırk milletten insan vardı.Çoğu politikaya meyilli... Çalışma saatleri dışında, ne Merkel, ne Chirac, ne Blair, var mı yok mu Orhan Pamuk kitapları konuşuluyor. Herkes beni kutluyor Nobel ödülünden dolayı... Kendimi çocuklar gibi hissediyorum ben de. (Orhan Pamuk, Yasemin Çongar’ın dört dörtlük sorularını yanıtlarken kendini çocuklar gibi hissettiğini uzun uzun anlatmıştı ya, aynen öyle...) Ancak Nobel başarısında, “vatandaşlık kontenjanından”, kendine pay çıkaran yalnız ben değilim. Akdeniz ‘in Güneyindeki ülkelerden, Ortadoğu ülkelerinden gelenlerin tümü de bugüne dek küçümsenme, horlanma kontenjanından kendilerine pay çıkarıyor.
Doğuda Batıda Okuma Zevki
“Doğu da Batı da Allah’ındır”… (Kuran, Bakara 115) “Benim adım Kırmızı”nın başında yer alıyordu bu söz... İşte şimdi Allah’ın Doğusu da, Batısı da Orhan Pamuk’u alkışlıyor.
Bugün insanlar, Batı’da kimlik krizi yaşıyor, Doğu’da da... Ve bizden bir insan çıkıp, bu kimlik arayışını, kimlik bunalımını, kimlik sorununu, birbirinden çok farklı katmanlarda ele alarak irdeliyor. Geçmişten gelecekten, gelenekten modernlikten, dünden bugünden öyküler anlatarak irdeliyor... İşte ben bunun için seviyorum Orhan Pamuk’un kitaplarını.
Hayır hayır ben Orhan Pamuk’un kitaplarını en çok, en çok bana okuma zevki verdiği için seviyorum.
Daha “Cevdet Bey ve Oğulları” , “Sessiz Ev”, “Beyaz Kale” kitaplarında başlamıştı Doğu- Batı, dün- bugün, gelenek - modernlik arasındaki ilişkileri, çelişkileri, sorunları ele almaya... Doğuya da Batıya da (ve bana da) okuma zevkini yaşatmaya...
“Kara Kitap”ı okurken , ah sanki Rüya’ya deliler gibi aşık olan Galip değil de bendim...”Seni seviyorum”ların peşine takılıp, İstanbul’un akıl ermez labirentlerinde onu arayan, aradıkça kendi kaybolan Galip misali, eski köşe yazıları arasında iz süren, sırları, gizleri, tılsımları çözmeye çalışan bendim... Bana iz sürdürttüğü, yazının tılsımını çözmeye yönlendirdiği için seviyorum Orhan Pamuk’un kitaplarını...
“Yeni Hayat”ta kentten taşraya, o otobüs yolculuklarına çıkarken yeni bir hayatın peşinde, yeni bir dünya, farklı bir dünya bulma umudunu hep canlı tuttuğu için seviyorum Orhan Pamuk’un kitaplarını...
“Benim Adım Kırmızı”da ,İnceden inceye ördüğü, dantel gibi , mozaik gibi işlediği, duygularla duyarlılıkla işlediği 16 yüzyıl İstanbul’unda sanata ve sanatçıya karşı işlenen cürümün düğümleri tek tek çözülürken duyduğum heyecanı bana yaşattığı için seviyorum Orhan Pamuk’un kitaplarını...
İstanbul’u, İstanbul’un çoğulluğunu, İstanbul’un hüznünü, İstanbul’un müthişliğini dünden bugüne uzayan bir süreçte, “dışarıdan” ve “içeriden” buluşmalarla, kucaklaşmalarla bana keşfettirdiği için seviyorum Orhan Pamuk’un kitaplarını...
Emir komuta zinciri beklemeyin
Uçak Stockholm’e doğru inişe geçti.
Ben Orhan Pamuk kitapları arasında, bulutlar arasında ,pencereden bana eşlik eden dolunayla birlikte uçuyorum.
“Stockholm’e gidiyorum” – “Nobel Ödül törenine gidiyorum” – “Orhan Pamuk’u kutlamaya gidiyorum” heyecanı dorukta. (Kabul edin ki , yüz yılda bir olan bir olay karşısında heyecanlanmamak imkansız!)
Arada sırada, yolculuğuma, bana eşlik eden heyecanıma, dolunaya, bulutlara bir hançer saplanmıyor değil. Ülkemde bu sevinçten, bu kıvançtan pay alamayan kimilerinin tepkisini düşünmeden edemiyorum. (Orhan Pamuk’un Nobel Ödülünü kazandığını duyduğum an bu sayfada düşüncelerimi ve duygularımı paylaşmaya çalışmıştım.Aldığım kimi tepkileri unutamıyorum.)
O gün de söylemiştim: Edebiyat dünyasının bu en önemli ödülünü bileğinin hakkıyla, aklının, yüreğinin , gönlünün hakkıyla aldı Orhan Pamuk. Edebiyata baş koyduğu için, dünya edebiyatıyla soluk alıp verdiği için, edebiyatı var olma nedeni saydığı için, bugüne dek roman yazmaktan başka hiçbir iş yapmadığı için, her romanı üzerine yıllarca çalıştığı, düşündüğü,tasarladığı, notlar altığı, kurguladığı için, hem kendini hem roman yazma sanatını dönüştürmeyi başardığı için, hep kendinle yarıştığı için, yıllarca yeteneğinden, duyarlığından, disiplinli çalışmasından, birikimlerinden, kimliğinden, kişiliğinden ödün vermediği için aldı! Dünya edebiyatı bir bütündür. O bütünlüğe bir değer kattı, o zincirin halkalarına bir yenisini eklediği için aldı! Sevinin! Gurur duyun! Eğer yapabiliyorsanız, sırf yurttaşı olduğunuz için bu başarıdan pay almaya çalışın!
“Evet, ama…” diye başlayan ve devam eden tepkilere gelince: Onlara Edward Said’in aydın üzerine düşüncelerini okumalarını öneririm.
Bir aydına şöyle düşünmelisin, şunu söylemelisin, bunu yapmalısın diye dayatamazsınız. Şunu düşünemezsin, şunu söyleyemezsin, bunu yapamazsın diyemezsiniz. Yüreğinden geldiği gibi konuşur, yazar, yapacağını yapar. Emir komuta zinciri ona işlemez.
İnanın yeryüzü edebiyatının serüveni, tüm ideolojilerin, dinlerin, dogmaların,kuralların, yasakların serüveninden çok hem de çok daha önemli, daha kalıcı, daha sahici...
Haberiniz var mı? Bugün dünyanın bir ucundan öteki ucuna insanlar Türk yazarı Orhan Pamuk’u okuyor! Yasemin Çongar’ın röportajından öğrenmiştim: Nobel’den önce 46 dile çevrilmiş. Nobel’den sonra 3 dil daha(Viyetnam, Bangladeş ve Bask dilleri) eklenmiş çevrildiği diller listesine...
Uçağım Stpockholm’e ha indi ha inecek. Bilgisayarı kapatma komutu verdi hostes. Yazıyı bitirmek zorundayım...
Hoşçakalın.
Cumhuriyet - 8 Aralık 2006
Paylaş
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Zeynep Oral
Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı.
Arama Yapın
Kategoriler
EdebiyatTiyatro
Plastik Sanatlar
Kadın Olmak
Memleket Hali
Müzik
Sinema
Çevre
Tüm Kategoriler