Menü

Ölümde bile kusursuzluğu aradı


11 Mayıs 2008 - Zeynep Oral -

Leyla Gencer'i kaybettik... Kötü haberin çok gecikmeyeceğini biliyordum ama acısına, Ley­la Gencer'in yokluğuna kendimi hiç mi hiç ha­zırlanmamıştım!

Bir süre önce Milano İstanbul arası telefonla konuştuğumuzda, "Hayır şimdi gelme Mila­no'ya. Hastaneden çıkayım, biraz güçleneyim, öyle gelirsin" demişti...

Hastaneden çıktı. Milano'daki evindeydi. Te­lefonlara cevap vermek istemiyordu. Hastaba­kıcıyı zar zor kaldırdım. "Geliyorum" dedim. "Sizi çok özledim"... Minicik bir ses "Gelme... Beni böyle görmeni istemiyorum..." dedi. Bundan 6 gün önceydi... Ah...

Geçen yaz İstanbul'dayken "Artık bitsin is­tiyorum" demişti. Nasıl ki günün birinde sah­ne hayatına  veda ettiyse, yaşama da veda etmek istiyordu. "İnişe, düşüşe geçmeden veda et­mek. .." Son kucaklaşmamız, son sarılış oldu­ğunu bilmiyordum... Ah...

O bir 'Tanrıçaydı'

"Gelme... Beni böyle görmeni istemiyo­rum..." Son konuşmamızdı. Ondan sonra ha­berlerini her gün ortak dostumuz, müzikolog Franca Cella'dan aldım... Kimseyi kabul et­miyordu. Kimse onu güçsüz ve hasta görsün is­temiyordu. Doktorlar, "İyileşme var, sevinçli­yiz" dediklerinde "Ben hiç sevinmedim!" di­ye tepki göstermişti...

Tıpkı yaşamdaki gibi, sahnelerdeki gibi, ölü­mü de kusursuz olsun İstemişti...

Benim için o bir "Tanrıça"ydı. Tam bir "Diva"ydı.... Hayır hayır bir "çocuk"tu... En çok en çok, "Kadındı"! Dişi bir kaplandı! Di­şi bir kediydi! Çılgın Türklerdendi!.. Bunların hepsi onda bir büründü... Ah!
Kişiliğinde dört mevsimi ve duygular dün­yasının tüm renklerini ve "Scalası"nı içinde ta­şırdı!

Gündüzler-geceler, hüzünler, öfkeler, isyanlar, sevinçler, gözyaşları ve kahkahalar arasın­da gidip geldiğimiz yıllardan sonra, "Tutkunun Romanı" kitabımdan sonra ilişkimiz anne-kız, abla-kardeş, iki dost ilişkisine dönüştü. Ona sev­gim saygım, hayranlığım her geçen gün arttı. Ah...

Dünya müzik tarihine çoktan geçmiş, bir "ekol", bir okul olmuş, referans oluşturmuştu Leyla Gencer...

Kitaplara, müzik ansiklopedilerine "Donizetti Rönesansı", "Rossini Rönesansı" maddeleri­nin yanına onun adı yazıldı. "Bel Canto" gele­neğinin "bülbül gibi şakımak" olmadığını dünya ondan öğrendi...

Sahneleri kendi ateşiyle tutuştuğu yıllarda ses teknikleri, dramatik oyunculuk, bilgi, kültür bi-ikimi, kişiliği ve çalışma azmiyle bütünledi...

Kaybolmaya yüz tutmuş, o olmasaydı çoktan unutulmuş olacak birçok opera eserini, geçmi­şin tozlu karanlığından o bulup çıkardı ve ope­ra repertuarına kazandırdı...

Uzmanların, meraklıların elden ele dolaştırdığı, neredeyse tümünün kaçak ya da "korsan kayıt" olduğu CD ve plaklardan dolayı ve ünlendiği kra­liçe rolleri nedeniyle "Korsanlar Kraliçesi" di­ye anıldı...
Dünyanın en geniş repertuarına sahip (75'in üzerinde eser) Dİva'lardan biriydi...

Müzik tutkusunu yaymak

Yeryüzünün bir ucundan ötekine dünyanın sa­yısız sahnesinde alkışlandı; kimi ülkeler, her se­ferinde geri çevireceği "vatandaşlık" teklifin­de bulundu; kent anahtarları ona teslim edildi... Ülkeden ülkeye, başarıdan başarıya koşarken "İnsanın tek pasaportu olur" diyerek, İtalyan pasaportunu reddedip yalnızca Türk pasaportu taşıdı...

Yaşamının sonuna dek "Benim misyonum" dediği işini, görevini sürdürdü. Taa en baştan İnanmıştı ki ona bir misyon biçilmiştir: Müzik tutkusunu yaymak... Daha güzel bir dünya için, daha iyi insan yetiştirmek için, "cemiyete ya­rarlı olmak için" müzik sevgisini yaymak... Bir­kaç ay öncesine dek seminerler, konferanslar ve La Scala Akademisi'nde öğretim üyeliği, yö­neticilik. ..

Sevgili Okurlar, şu anda Karadeniz'de Or­du'dayım. Ve nesnel olmaya çalışıyorum ama faydasız... Ah'lar ondan... Ordu'da şaline de­korunu andıran denizin muhteşem maviliği ile dimdik yamaçların yeşili arasında asılı kalmış kar­tal yuvasını andıran bir otel odasmda haberi al­dığımda onun soprano sesini duyuyordum san­ki: "Sonunda ülkem beni hatırladı değil mi?" diyordu...

Hatırladı Leyla Hanım, hatırladı... Hepimiz size şükran borçluyuz...

Cumhuriyet- 11 Mayıs 2008

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.