Menü

Nobel İzlenimleri (3)


12 Aralık 2006 - Zeynep Oral -

Edebiyat dünyasının kaçınılmaz toprağı İstanbul ...

Önceki akşamdı. Nobel Ödül töreni Stockholm’daydı. Ama yeryüzünün her köşesinde yaşayan ve yaratıcılığa ilgi duyan, içinde yaşadıkları çağa, dünyaya, dünya edebiyatına ilgi duyan insanlar evlerinde televizyona kilitlenmiş Stockholm’e bağlanmıştı. Dünyanın belli başlı 30 televizyon kanalı, hem Ödül töreninin yer aldığı Stockholm Konser Salonu’ndan hem de tören sonrasında çok daha görkemli bir törene ,neredeyse bir ayine dönüşen Stockholm Belediye Sarayı’ndaki ziyafetten canlı yayın yapıyordu. Ve nerede yaşarlarsa yaşasınlar yaratıcılığa, dünyaya, çağa ilgi duyan insanların evinde önceki akşam Türkçe yankılandı. Her iki törende de Nobel Ödülünü alan Orhan Pamuk’a Türkçe hitap edildi. Türkçe yüceltildi. Türkçe onurlandırıldı.

Önemli Konuşma

Dün sizlere Ödül törenini anlatmıştım. Ancak olayın ritüel kısmı ve Orhan Pamuk’u takdim konuşması eksik kalmıştı. Çiçeklerle donatılmış sahnede her ödül alacak kişiyi önce kısa bir konuşmayla İsveç Akademisinden biri takdim ediyor, adı söylenen trompetler eşliğinde sahnenin ortasına geliyor, sahnenin tam orta yerinde kocaman “N” harfini içine alan dairenin ortasına geliyor, kralın tebriklerini ve ödülünü alıyor,sırayla Kralı, Akademi üyelerini ve izleyicileri selamlıyor sonra yerine dönüyordu. O koca sahneyi bir ileri geri yürürken, ödül kazanana trompetler eşlik ediyor. Ama ne trompetler! Önce sahnenin üs arka bölümündeki filarmoni orkestrasının trompetleri, ardından salonun dört bir yanına ve balkonlara yerleştirilmiş trompetler... (Orhan Pamuk ödülünü alırken sanki trompetler her zamankinden daha uzun çaldı ve trompetlerin arasına kaval sesi de karışıverdi... Ya da bana öyle geldi...

Orhan Pamuk’un takdim konuşmasını yedi yıldır İsveç Akademisi Daimi Sekreteri olan , edebiyat eleştirmeni, edebiyat tarihçisi Prof. Horace Engdahl yaptı. Önce İsveç’ce başladı, sonlarına doğru İngilizce’ye döndü, ve Türkçe “Sayın Orhan Pamuk, Sizi İsveç Akademisi adına içtenlikle kutluyorum. Majesteleri İsveç Kralı’nın elinden ödülünüzü almanızı rica ediyorum” dedi.

Horace Engdahl konuşmasına, Orhan Pamuk’un “İstanbul” kitabından yola çıkarak başladı. Pamuk’un gerçekliğin farklı yüzlerine bakışını, Doğu – Batı ilişkilerini, yazarın hem yazdıklarının protogonisti olarak hem de bir “yabancı” olarak kurguladığı öykü labirentlerini, kendi “ikizini” arayışını irdeledi.

Sonra çeşitli kitaplarından yola çıkarak, Orhan Pamuk’un yazarlık serüveninin kısa net analizini yaptı: “Benim Adım Kırmızı”nın çilekeş nakkaşı gibi, baş eğmeyen her şeyi her zaman, her yerde kuşkuyla karşılayan yaratıcı sanatçının bir tek fırça darbesiyle kutsal, tabu olan gerçekliği nasıl sorguladığını dile getirdi. O tek fırça darbesi gerçekten var mıydı. Hem sanat , hem aşk, başkalarında da gördüğümüz aynı hareketin (aynnı fırça darbesinin) tekrarı ya da taklidi değil miydi?

“Kara Kitap” tan yola çıkarak, Turner’ın resimleriyle Thames nehri arasında ilişkiyi sorgulayan , Oscar Wilde’dan gecerek, Orhan Pamuk’un kendi ana kentinde düşsel bir dünya yaratırken, kainatın da bir metaforunu çizdiğini vurguladı.

Horace Engdahl “Kar” romanından hareketle, bu kez Dostoyevski’nin éEcinnliler” romanını da anarak, bu kitabın politik eleştiri olduğu kadar, politikanın insan aklı üzerindeki etkilerini ortaya koyduğunu belirtti. Fanatik inançlar, başkalarının motivasyonunu görmezden gelmekten kaynaklanıyordu. Orhan Pamuk , iyiler ve kötüler ötesinde, hayat verdiği tüm kişilere empati duyabiliyordu. Sonuçta “Kar” kararsızlık hakkı üzerine, yaşam boyu hezimete uğrayan aşk üzerine ve Tanrı özlemi üzerine bir romandı.

Bu analizini Prof. Horace Engdahl şöyle bağladı:

“Sayın Orhan Pamuk. Anakentiniz İstanbul’u, edebiyat dünyasının kaçınılmaz toprağı kıldınız. Tıpkı Dostoyevski’nin St. Petersburg’u, Joyce’un Dublin’i, Proust’un Paris’i gibi... Yeryüzünün her köşesinden okurların, kendi hayatlarına benzer, kendi hayatları gibi olası, derhal tanıyabilecekleri yabancı duygularla dolu bambaşka hayatlar yaşayabilecekleri bir yer...”

Bambaşka hayatlarda, hem kendimizi hem de içimizdeki yabancıyı araştırmamıza yol açan Orhan Pamuk’la onurlu yolculuğumuz devam edecek.

Cumhuriyet - 12 Aralık 2006

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.