Niçin Yürüyoruz?
17 Mayıs 2009 - Zeynep Oral -
Yarın sabah (18 Mayıs) saat 11:00’de Galatasaray’da buluşacak tiyatrocular , Taksime yürüyecekler…
Tiyatrocular dediğime bakmayın. Tiyatronun her alanında çalışanlar… Yazar, oyuncu, yönetmen, tasarımcı, çevirmen, eleştirmen, yönetici, müzisyen, teknisyen… Amatör ve profesyonel topluluklar…
Gülriz Sururi, birkaç gün önce bu sayfalarda çok açık seçik, en net bir biçimde, neden böyle bir yürüyüş düzenlediklerini anlatıyordu:
Özlemi duyulan hukuk devleti için…
Düşünce ve ifade özgürlüğü için…
Demokrasi için, laiklik için, insan hakları ve eğitim hakları için…
Kul değil yurttaş olduğumuz için…
Çağdaş eğitim her gün darbe yediği için…
Bilimin ışığının karartıldığını görebildiğimiz için…
Ama nedense kimileri bu en açık seçik, en anlaşılır sözleri anlamamakta ısrarlı!
Tiyatrocuların bu çağrısını yaygınlaştırmaya çalıştığımdan beri, bir de bakıyorum, müthiş bir saldırı taktiğidir başlamış, dolu dizgin ilerliyor.
Bu tiyatrocular darbe isteyenlermiş, Ergenekoncuymuş, postalcı tiyatrocuymuş… Bunlar “Türk militarizminin savunucusuymuş!”Koca koca adamlar bunları söyleyip, bunları yazıyor! İnanılır gibi değil ama gerçek! Bunları söyleyenler yazanlar geri zekalı mı? Okuduklarını, duyduklarını kavramaktan aciz mi???
Yürüyüşe ben de katılacağım. 40 Yıldır tiyatro tutkusunu, tiyatro sevgisini ve saygısını millete musallat etme çabası kontenjanından katılacağım. …
Hemen belirteyim, darbeci, postalcı, ne Türk ne Kürt, ne Rus ne Amerikan herhangi bir militarizmin savunucu olmadığım için katılacağım yürüyüşe… Ve bu “etiketleri” bol keseden herkesin üzerine yapıştırmaya çalışanlardan hiç ama hiç korkmadığım için katılacağım! (Eyvah, hakkımda kim ne der kaygısından azade olmak iyi bir şey!)
Ama en çok en çok, sorguladığım için ve sorgulama hakkıma sahip çıktığım için katılacağım yürüyüşe… Eleştiri hakkımı elimde tutabilmek için… Sadece yakınmanlar ordusu olarak kalmak istemediğim için… Tepkimi ortaya koyabilmek için … Bu ülke benim, benim de söz hakkım var diyebilmek için….
Tiyatro sanatını, tüm öteki sanatlardan farklı kılan özelliği, hiç kuşkusuz insandan insan dolaysız gerçekleşmesi yani seyirci önünde var edilmesi. Seyirci olmazsa tiyatro da olmaz!
Bu kez tiyatrocular “sadece seyirci kalmayın” diyor. Yani tiyatronun özüyle sözüyle birliğe çağırıyor.
“Yargı siyasallaşıyor, seyirci kalmayın!”… “Onlar – Bizler diye kutuplaştırılıyoruz, seyirci kalmayın!”
Seyirci kalmamak için ; çocuklarım , torunlarım, peki bunlar olurken sen nedeydin diye hesap sorduklarında yanıt verebilmek için yarın yürüyor olacağım.
Çok gençken inanırdım ki, ileride , zamanla militarizm, maçoism, ırkçılık, kökten dincilik, etnikçilik, saldırgan milliyetçilik, ileride yok olmasa bile en azından gerileyecek… Yanılmışım. Bunların hepsi gemi azıya alıp arttı, yoğunlaştı, yayıldı!
Bunlara karşı koymam gerektiği inancımı yitirmediğim için de yarın yürüyor olacağım. Geri zekalılar hala anlamadılarsa yineleyeyim: Darbe istediğim için ya da orduyu çağırmak için değil! Evrensel çağdaş değerlerin özlemiyle yanıp tutuştuğum için… Şu Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğine dair hala umutlarım olduğu için yarın yürüyeceğim.
Sessiz yürüyüş, Taksim’de, Atatürk anıtına konulacak çelek ve saygı duruşuyla sona erecek. Bilginize…
Cumhuriyet- 17 Mayıs 2009
Paylaş
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral
Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı.
Arama Yapın
Kategoriler
EdebiyatTiyatro
Plastik Sanatlar
Kadın Olmak
Memleket Hali
Müzik
Sinema
Çevre
Tüm Kategoriler