Menü

Nice’den Sevgiler…


14 Aralık 2008 - Zeynep Oral -

Fransa'nın Akdeniz kıyıları yaz kış eğlence, kumar, sefahat merkezi olarak algılanmaktan çok sıkılmış an­laşılan. Şimdi varsa yoksa kültürle anılmak istiyor. Kül­tür simgeleriyle ve kültür imgeleriyle ön plana çıkmaya çalışan kentlerin başında Nice geliyor. Son Nobel Ede­biyat Ödülü sahibi Le Clezio'nun Nice doğumlu ol­ması, tüm vitrinlerden onun gülümsemesi, Matisse Müzesi, Chagall Vakfı ve kültür merkezleri sadece bir­kaç örnek...

Uç gündür Avrupa Tiyatro Forumu Nice'te topla­nıyor. Dışansı günlük güneşlik, ilkbahardan ödünç alın­mış günler... Ama biz, dünyanın her yanından gelmiş tiyatro insanları sabahtan akşama kapalı salonlarda "Tiyatro ve iktidarlar", "Tiyatro ve güç", "Tiyatronun gücü" temalarını tartışıp, Avrupa dışından gelmiş oyun­ları izliyoruz.

Toplantıya ispanyol yazar Jorge Semprun baş­kanlık ediyor. Faşizme karşı mücadelesiyle, birbirin­den değerli romanları ve yazılarıyla, Franco diktatör­lüğüne karşı direnişiyle tanınan ve ispanya'nın de­mokrasiye geçişinden sonra devletinin büyük elçisi ve kültür bakanı olarak da hizmet veren Jorge Sem-prum yıllara meydan okuyan bir kişiliğe sahip. Tür­kiye'den geldiğimi öğrenince, sorulan Türkiye'nin bu­gününe yoğunlaşıyor. Sonra eskilere dönüyoruz.

"Büyük şairimiz Nâzım Hikmet'i tanımak, ve onunla dostluk etmek şansına sahip oldum" diyor. Nâzım Hikmet'in ve şiirinin gücünü anlatıyor bana. Anlatırken gözleri parlıyor... Ülkemde kitaplarını çok sevdiğimi­zi söylememle, ilk çevirmeni Nedim Gürsel'i soruyor. Bir ara sohbet sırasında bugün neden ülkesi ispan­ya'da değil de Fransa'da Paris'te yaşadığını sordu­ğumda şu ilginç yanıtı veriyor:

"Benim ülkem İspanya'da, komşuluk ilişkileri çok güçlü. Tıpkı sizdeki gibi... Barcelona ya da Madrid'de beni yalnız bırakmazlar. Sevgiyle, ilgiyle bunaltırlar in­sanı! Fransızlann bu soğuk uzaklığı çalışmam için da­ha elverişli bir ortam sunuyor. Burada daha rahat ça­lışabiliyor, daha üretken olabiliyorum."

Toplantının açılışını günümüz yazarianndan ünlü dü­şünür Bernard Henri Levy yaptı. Önümüzdeki gün­lerde onun günümüz tiyatrosuna ilişkin ilginç sen­tezlerini sizlerle paylaşacağım. Açılıştan sonraki gün­ler, onu ortalarda pek göremedik.

Bu tür toplantılarda çok konuşup çok az şey söy­lemek gibi bir durum da olmuyor değil..

Tiyatroda güç kimde? Gücü nasıl tanımlıyoruz? Pa­rayla mı? iktidarla mı? Baskıyla mı? Yoksa demok­rasi ve özgürlüklerle mi? Bütün bu tanımlar, İkinci Dün­ya Savaşı'ndan bu yana nasıl değişti? Ya "demir-perde"n\n çöküşünden sonra? Hele hele vahşi kapi­talizmin kurallan iflas ettikten sonra nasıl değişti? Ger­çekten değişti mi? Tiyatro ile politikanın buluştuğu ve ayrıldığı yerler nelerdi? Birbirlerini nasıl etkiliyorlardı? Hele hele politikacılarla tiyatrocuların kesiştikleri ve çalıştıktan alanlar nelerdi? İkisi arasında seyircinin ye­ri nasıl belirleniyordu? Yoksa beklenen Godot seyir­ci miydi?

Sorular başka sorulara gebeydi... Ama ben bir kez daha tiyatro neye yarar sorusuna yanıt bulabiliyordum:

Tiyatro başka hiçbir şeye yaramasa bile, bilinçli bi­reyler, bilinçli toplumlar yetiştirmeye yarıyordu!

Hepinize Nice'ten sevgiler.

Cumhuriyet- 14 Aralık 2008

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.