Menü

Müjdat ve Metin mi Müsvedde, Yoksa Demokrasimiz mi?


27 Aralık 2018 - Zeynep Oral -

O fotoğraf... Önceki gün Cumhuriyet Gazetesi'nin manşetindeki dev fotoğraf...  Sonsuza dek bir utanç belgesi olarak yüreğime kazındı. Polis tarafından alınıp  getirildikleri adliye  koridorundaki sabah kahvaltısı ...

Metin Akpınar ve Müjdat Gezen: Bütün bir ömrü  tiyatroya,  sinemaya, sanata , eleştiriye, mizaha vermiş iki usta.  Örnek olmuş,  okul olmuş, okul yaratmış, geleceğin nice oyuncusunu yetiştirmiş "hoca"lar...  

Müjdat Gezen'i sahnede ilk kez  izlediğimde neredeyse çocuktu.  60'lardaydı. Ulvi Uraz Tiyatrosu'ndaydı...

Metin Akpınar'ı  sahnede ilk kez izlediğimde 1967'ydi. Haldun Taner öncülüğünde  Zeki Alasya , Ahmet Günhan'la birlikte "Devekuşu Kabare"yi kurmuşlardı.

(Eey Sen! Hiç Ulvi Uraz adını duydun mu ?!  Haldun Taner'i bilir misin? İstanbul'un, Öykünün, Tiyatronun, Edebiyatın  Efendisi  bu insanların inceden inceye dokudukları değerleri  farkında mısın?!)

"VATAN KURTARAN ŞABAN"

Haldun Taner'in  yazdığı  "Vatan Kurtaran Şaban" oyununu hatırlar mısınız?  

Tapu ve Kadastro müdürüyken  bir anda Kültür ve Sanat Müsteşarlığına atanan Şaban Efendi’yi anlatır oyun. Hiç bilgi sahibi olmadığı bu alanda  yaptıklarını,  en gerçekçi,en eleştirel, en rezil , en gülünç uygulamaları hicivli bir dille anlatan bir başyapıttır.

Kahkahalarla izleriz ağlanacak halimizi. Çünkü  bu oyun özünde kültür sanat politikasından yoksunluğumuzu;  sanatın güncel politikalara nasıl alet edildiğini gözler önüne serer.  Açıkçası tam da günümüze uygun bir oyundur.

O fotoğraf gözümün önündeyken, iki usta sanatçının  ilk oyunlarından bu güne  yaşadıklarını düşünüyorum... Çevirdikleri filmleri, oynadıkları tüm rolleri... Halkın sevgisini , milletin nabzını tutmalarını... Geçtikleri sınavları.... Onurlu duruşlarını... Ama en çok en çok, çevrelerine yaydıkları  ve o fotoğrafa yansıyan  insan sıcaklığını, insan sevgisini düşünüyorum.

YAYINLAMA ÖZGÜRLÜĞÜ

Metin Akpınar ve Müjdat Gezen adliyede ifade verirken, ayni gün Türkiye Yayıncılar Birliği  "Yayınlama Özgürlüğü Raporu"nu açıklıyordu.   Haziran 2017- Kazım 2018'i kapsayan dönemden bir kaç satır başı şöyle:

-Bu sürede 701 adet KHK yayınlandı.

-30 Yayınevi , 116 basın yayın kuruluşu kapatıldı. 

-Kamu kurumlarından içlerinde akademisyenler ve  eğitimcilerin de olduğu  125 bin kişi ihraç edildi.

-Kapatılan yayınevlerinden  çıkan yüz binlerce kitap,  bir günde yasaklı  yayın ilan edildi. Bunları evlerinde bulunduranlar sorgulandı, tutuklandı.

-Dağıtım ve satış yasağı kararları yayınevlerine ve yazarlara bildirilmediğinden, böyle bir tebligat yapılmadığından daha da çok hak ihlalleri oldu.

-Belediye ve valilikler himayesinde düzenlenen Kitap fuarlarında, başkanın ya da valinin kişisel görüşüne göre   kimi yazar ve yayınevlerinin katılımı  engellendi.

-Kimi Fuarlarda yazarlara ve yayınevi stantlarına  saldırılar düzenlendi.

-Avesta Yayınları'nın 13 kitabına toplatma ve yasaklama

-Aram Yayınları'na baskı ve 85 kitabına yasak...    

-Belge Yayınlarına yapılan polis baskınıyla 2000 in üzerinde kitaba el kondu . Yayınevinin kitapların iadesine ilişkin  yaptığı başvurular sonuçsuz kaldı. 

-Birçok matbaaya kayyum atandı.

-Hapishanelerde yaygın kitap yasağı uygulandı.

(Yerim bitti- İnternet  Özgürlüğü başlı başına bir başka yazı konusu)

Şimdi başlıktaki soruya siz yanıt verin: Metin Akpınar ve Müjdat Gezen mi müsvedde; yoksa demokrasimiz mi?

Müsvedde'nin sözlük anlamları şöyle: Temize çekilmemiş, karalama, kötü  taslak, kötü benzeri...

27 Aralık 2018

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.