Menü

Müjdat Gezen ya da Sahici İnsan olmanın Erdemi…


26 Aralık 2003 - Zeynep Oral -

Önceki akşamdı. Beşiktaş Kültür Merkezi'ndeydi… Sahnede tek başına bir insan, bir aktör, bir tiyatrocu: Müjdat Gezen…

Bakmayın "tek başına" dediğime, o "tek başınalığa" öyle büyük kalabalıkları katıyor ki… En başta dostlarını, öğrencilerini, sonra, gelmiş geçmiş tiyatro emekçilerini, mesleğin ustalarını, tiyatroya gönül verenleri, izleyicilerini… Ve "oyuna kattıkları tüm bu insanlarla çoğalıyor, çoğalıyor, çoğalıyor…

Önceki akşam, sahnelerdeki 40 kusur yılını "İtiraf Ediyorum" adlı oyunla , biz ölümlü izleyicilerle paylaşırken, yalnız oyunculuk yeteneklerini, sahnede var olma biçimini, tiyatro ve yaşam birikimlerini sergilemekle kalmıyor, bizi duyarlılıkların bir ucundan ötekine savuruyordu.

Vasfi Rıza Zobu, Bedia Muvahhit, Toto Karaca , Muzaffer Hepgüler, Toron Karaca, Aziz Nesin'li (ve daha niceli) anılar furyasında kahkahalarla gülerken, kızı Elif'in ya da cama gelen bir martının evden gidişiyle genzimiz yanıyor, gözyaşlarımıza söz geçiremez oluyorduk… Kah bulutların üzerine kanatlanıyor, kah memleketim Türkiye'nin insan öğüten çarkların altında ezilmenin ağırlığını duyuyorduk… Büyük dostu, usta oyuncu Savaş Dinçel'le birlikte kotardıkları bir Nazım Hikmet kitabı nedeniyle "içeri" girdiklerinde, cezaevini de bir okula dönüştürdüklerinden de hiç kuşkum yok.

Birkaç dakika içinde duygu yelpazesinin bir ucundan öteki ucuna savrulmamıza neden olan, bir oyuncunun "artistik gücü", oyunculuk yeteneği falan olamaz. Olsa olsa sahnedeki insanın sahiciliği olabilir. Müjdat Gezen sahiciydi. Gücünü bu sahicilikten alıyordu.

Yaşamının her anında sahiciydi ve yaşamının her anının bedelini ödemişti. Ödediği içindir ki şimdi itiraf edebiliyordu. Ve ben onun sahneden söylediği her şeye inanıyordum. O salonu hınca hınç dolduran her izleyici inanıyordu. Ona inandığımız için de bunca heyecanlanıyorduk.

Son zamanlarda yazdığı bir kitaptan cımbızla seçilmiş ve bir araya getirilmiş medya şahikası yazılarla onu karalamak isteyenler boşuna uğraşıyor. Önceki akşam, onun oyununu izlerken o okuduklarımı değil, Müjdat Gezen Sanat Merkez'inin yetiştirdiği öğrencileri, geleceğe ve sanat dünyamıza hazırladığı gençleri, yaşlı ve muhtaç durumdaki sanatçılara gösterdiği saygıyı , verdiği desteği, Müjdat Gezen'in kendine biçtiği misyonu, verdiği emeği, çabayı düşünüyordum. Ama en çok en çok, çevresine yaydığı insan sıcaklığını, insan sevgisini düşünüyordum.

Önceki akşam izlediğim oyun torununu yazdığı bir mektupla bitiyordu. Kimi ilkelerini dile getiriyordu mektupta. Ne miydi bu ilkeler? Gidin oyunu görün. İnsanı "İnsan" yapan değerlerden başka bir şey değil.

26 Aralık 2003- Cumhuriyet

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.