Müjdat Gezen Magazin Yıldızı Değil...
28 Şubat 2010 - Zeynep Oral -
Müjdat Gezen, bu ülkenin en sevilen sanatçılarından biri. Aynı zamanda en çok örnek alınması gereken sanatçılardan biri...
Kısa bir süre önce sahnedeki 50. yılını kutladı. O kutlamada bulunamadım. Ama rengârenk medyada bu kutlama öyle bir yer aldı ki, bilmeseniz Müjdat Gezen’i magazin yıldızı ya da hani şan ve şöhretini neye borçlu olduğunu bir türlü anlayamadığımız “ikoncan”lardan biri sanacaksınız! Bütün o haberlerde, onun oyunculuğuna, yönetmenliğine, yazarlığına, eğitimciliğine ve toplumsal sorumluluklarının bilincindeki aydın kişiliğine ilişkin birkaç tümce boşuna aradım… Bulamadım ve kahroldum! Neyse ki gazetemizde Emre Kongar’ın “Müjdat Gezen’in Büyük Sırrı” başlıklı mükemmel yazısı, yüreğime su serpti.
Hanımlar, beyler, sevgili genç meslektaşlar, yapmayın etmeyin! Bu ülkenin en değerli sanatçıları o kutlamada bir araya gelip Müjdat Gezen’i kucakladıysa, onun elli yıldır verdiği emeği, çabayı, alın terini, gerçekleştirdiği düşleri, yaratıcılığını bildikleri içindir… Eğer sizler Müjdat Gezen’i, “Müjdat Gezen” yapan şu bir çırpıda saydığım değerleri vurgulamazsanız, onları yüceltmezseniz, gençler o değerleri nasıl bilecekler, nasıl fark edecekler, nasıl örnek alacaklar?..
Dünden bugüne
Müjdat Gerzen’i ben ilk kez sahnede Ulvi Uraz Tiyatrosu’nda izledim. Dev bir ustanın yanında küçük bir çocuktu. 60’lardaydı. “Denizciler Geliyor” adlı keyifli bir oyundu. Sonra kendi topluluğunu kurdu.
Belleğime yer etmiş önemli satırbaşlarından biri, televizyonumuzun emekleme döneminde TRT’ye Perran Kutman’la birlikte yaptıkları programlardı. 70’li yıllardaydı. “Sokaktaki adam”ın, toplumun nabzını avucunun içine alan o sımsıcak programlarda güldürü ve eleştiri iç içe geçmişti… Zaten onları izleyince Aziz Nesin’le Müjdat Gezen’in neden bunca kenetlenmiş iki dost olduklarını anlardınız.
Yine yakın dostu Savaş Dinçel’le, birinin çizip ötekin yazdığı, Cem Yayınları’ndan çıkan “Çizgilerle Nâzım Hikmet” kitabı 1978’deydi. Bu kitap nedeniyle tutuklandılar. Hapishaneyi okula çevirdiler, önlerine geleni eğittiler! Müjdat bence yazma gücünü en çok orada biledi… Artık her fırsatta yazacaktı. Öyküler, şiirler, denemeler, oyunlar…
1980’de ilk önemli bir saygı duruşunda bulundu: Her yıl verilecek “İsmail Dümbüllü Tiyatro Ödülü”nü oluşturdu. Yine o sıralar Kandemir Konduk’la “GÜM”ü (Güldürü Üretim Merkezi) kurup, faşist darbe karşısında mizah yazarlarına üretim olanağı; bizlere de soluk alma olanağı sağladılar…
90’larda, oyunlar, filmler, televizyon ve yazın yaşamı birbiriyle yarıştı…
Toplumsal sorumluluk
1991’de tüm mal varlığını satıp Müjdat Gezen Sanat Merkezi’ni (MSM) kurdu. Yıllar içinde buradan yetişen gençler, günümüzün başarılı oyuncuları oldu. Ülkemizin saçma sapan halleri yüzünden, örneğin “Ücretsiz özel okul açmak YASSAK!” diye, (eğitim ücretsizdi) iki yıl hapis cezasıyla yargılandıysa da sonunda beraat etti. Beraat edince sevinçten olsa gerek bir de MSM Ormanı kurdu! (Sevinince havaya ateş açacak, dolarlar saçacak, Petrus şarabı içecek, kızına gemicik alacak değil ya, adam sevinince orman kuruyor, huzurevi kuruyor.)
Hemen değil, ancak 2000 yılında kurabildi huzurevini. Sinema ve tiyatronun eski emektarları yaşamın son demlerini daha rahat, huzurlu ve güvende geçirebilsinler diye… Devletin yapamadığını o yaptı.
Bütün bunları yaparken çevresine hep ama hep insan sıcaklığını, insan sevgisini ve emeğe saygısını yaydı. Bunları çoğalttı, çoğalttı, çoğalttı.
Teşekkürler Müjdat Gezen. Daha nice yıllara!
Cumhuriyet- 28 Şubat 2010
Paylaş
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral
Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı.
Arama Yapın
Kategoriler
EdebiyatTiyatro
Plastik Sanatlar
Kadın Olmak
Memleket Hali
Müzik
Sinema
Çevre
Tüm Kategoriler