Mina Urgan
22 Haziran 2000 - Zeynep Oral -
Eşsiz bir kır çiçeği...
Birkaç yıl önceydi. Ya ilkbaharın çok erken günlerinden ya da sonbaharın çok geç günlerinden biriydi. Güneşli ama serin bir gün... Bodrum'daydım...
Bodrum'un içinde, Kale'nin gölgesinde , terası denize uzanan bir lokantada, iki üç kişi, sahili seyrediyorduk... Bodrum'un içiydi ama o arsız kalabalık ya kente henüz akın etmemiş ya da çoktan çekip gitmişti... Sahil bomboştu.
Çoook uzaktan bir siluet belirdi. Minicik bir kadın sahilde yürüyordu. Bir an durdu. Havlusunu yere bıraktı, denize yöneldi. Hiç duraksamadan sulara bıraktı kendini ve yüzdü, yüzdü, yüzdü... O silueti izlerken huzurla, mutluluk arası bir şeyler hissediyorum. Ondan , uzun uzun yüzmesinden, yürüyüşünden yansıyordu bu hissettiklerim...
Denizden çıkıp , iyice yaklaştığında onu tanıdım : Mina Urgan. Bize katıldı. Yemeğini çoktan yemişti. Ama neden olmasın... Bir mantı söyledi. Yanında da bir rakı... Ve sohbet... O gün bir kez daha mutluluk denen şeyin anlık mutluluklardan oluştuğunu bana öğretecekti.
O güne dek ondan öğrendiğim öyle çok şey vardı ki...
Öğrenmenin de mutluluk kaynağı olabileceği... Öğrenmekle yaşamın zenginleşebileceği...
Sevdiği bir işi yapmanın, sevdiği işi iyi ve doğru yapmanın insana kazandırdığı özgüven...
Düşüncelerden , ilkelerden ödün vermemenin kazandırdığı güç...
Dünyaya merakla, ilgiyle sarılmanın kazandırdığı coşku... ( Nasıl da merakla, heyecanla sorup soruşturur, çocuk gözleriyle şaşarak, hayretle bakarak, kucaklardı yeryüzünü...)
Yaşama biçimiyle düşünce biçiminin birbirini bütünlemesinden, kendine ve çevreye duyulan sevgi ve saygının , insan onurunu yüceltmeye varmasından kaynaklanan iç barış ve huzur...
Birikimlerden aldığı güçle yeniye yönelmek, birikimlerle güzelleşmek...
Değer ölçülerinin hızla erozyona uğradığı ;
Bilginin, birikimin, kültürel değerlerin horlandığı ;
"Aydın olma"nın küçümsendiği;
Cehaletin, kaba sabalığın, "kolay olanın", sansasyon ve "anlık şöhret"in yüceltildiği bir ortamda Mina Urgan çok özel bir insan olarak, yukarıda sıralamaya çalıştığım özellikleri savundu.
Onun "Shakespeare ve Hamlet" eseri hala başucu kitabım. Virgina Woolf, Lawrence , beş ciltlik İngiliz Edebiyatı İncelemeleri eşsiz birer kaynak.
Bu bilimsel kitapları da tıpkı kendisine benziyordu. Tadına doyulmayan sohbetleri gibiydi. Bilginin şekerle kaplandığı , alçakgönüllü, kendini (yazarını) değil, işlediği konuyu önemseyen yapıtlar...
Sonra, bunlardan çok sonra ... Değişen değer ölçüleri ve sözde "yükselen değerler" (aslında alçalan değerler) furyasında, milletin, küçültmek, horlamak, hakaret etmek için kullandığı "Dinazor" sözcüğünü nasıl taçlandırdığına tanık olduk. Yaşamıyla, "dinozorluğuyla" ,karanlığa , yozluğa, geriliğe, cehalete nasıl meydan okuduğuna tanık olduk. Artık o bir örnekti, yine yol gösteriyordu...
"... Toprağa dönüşen bedenimden çıkacak küçük mavi bir kır çiçeği , ölümsüzlüğümü sağlamaya yeter de artar" diyordu "Bir Dinozorun Anıları"nda...
Sizin ölümsüzlüğünüz, yaşamınızda, eserlerinizde, Sevgili Mina Urgan. Kır çiçeği, işin cabası, zekanızın, ironinizin, alçak gönüllülüğünüzün , zerafetinizin, kırılganlığınızın, doğallığınızın bir parçası... Ne çok özleyeceğiz sizi...
Paylaş
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Zeynep Oral
Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı.
Arama Yapın
Kategoriler
EdebiyatTiyatro
Plastik Sanatlar
Kadın Olmak
Memleket Hali
Müzik
Sinema
Çevre
Tüm Kategoriler