Menü

Meral Tamer


01 Ekim 2000 - Zeynep Oral -

Balık kuyruktan mı kokar?

Yıllar boyu işinize dört elle sarılıp çalışmışsınızdır.

Yapabileceğinizin en ama en iyisini yapabilmek için didinmişsinizdir.

En ama en iyisini, en doğrusunu yapmak zorundasınız çünkü okurlarınıza karşı kendinizi sorumlu hissetmişsinizdir.

Bu sorumluluk duygusu, sizi yalnız daha çok çalışmaya değil, kamu yararını kollamaya, haksızlıklara, yanlışlara baş kaldırmaya, eleştiri yapmaya, tepki göstermeye ve tepkileri dile getirmeye, sesini duyuramayanların sesini duyurmaya yöneltmiştir.

Bunu yapmak, yalnız okurlarınıza, çevrenize, dünyaya değil, kendinize de duyduğunuz saygının gereğidir.

Sonra bir an gelir...

Bir an gelir içinizde bir dal kırılır, bir kanat kopar... Kara bulutlar gelir yüreğinize çöreklenir...

Otuz yıldır yaptığınız işin hiç ama hiçbir anlamı olmadığını düşünürsünüz...

Yaşadığınız ortamda ve toplumda hiçbir zaman hiçbir şeyin değişmeyeceğine inanır gibi olursunuz...

Yazdığınız onca yazının hiç ama hiçbir işe yaramadığı, yaramayacağı duygusuna kapılırsınız...

Yanlışların, ihmallerin, çıkar ilişkilerinin , çarpık yapılanmanın hep süreceği, 40 yıldır değişmeyen yöneticilere ilelebet mahkum olduğunuz düşüncesi gelir içinize yerleşir...

Lanet olsun, bana mı kaldı! diyecek gibi olursunuz...

(Sakın ha! Sakın ha! Atın bu düşünceleri kafanızdan! Sakın bu girdaba kapılmayın!)

İşte, arkadaşımız Meral Tamer'in deprem bölgesindeki aksaklıkları eleştiren yazıları nedeniyle hapse mahkum olmasından beri bu uçlar arasında gidip geliyorum. Mahkeme o zamanki Cumhurbaşkanına hakaret ettiğine karar verdi, Meral'i bir yıl dört aya mahkum etti. Beş yıl içinde aynı konuda yazı yazarsa hapse girecek. Demokles'in kılıcı gibi düşüncelerinin üzerinde , aklının üzerinde, yüreğinin üzerinde, kaleminin üzerinde asılı kalan beş yıllık bir tehdit, beş yıllık bir ambargo...

Tehditlerin , başlıca şiddet unsuru olduğunu bilmeyen var mı???

Peki öyleyse... Baştan alalım...

Zaten balık baştan değil, kuyruktan kokar... Depremde ölen, yaralanan, evsiz barksız kalan, yakınlarını yitiren dramda suçlu olanlar, müteahhidler, inşaati yapanlar, yasa dışı izinler veren imarcılar, yerel yönetimler, bakanlar, başbakanlar, cuhmurbaşkanları değil, bizzat ve bizzat depremde ölen yaralanan, evleri başlarına yıkılan insanlardır. Ve de suçlu olan, bunları dile getirenlerdir.

Bunu böylece açıkladıktan sonra, şimdi durum anlaşıldı mı? Doğrusunu bulduk ! Adalet yerine geldi ! Hukuka olan güvenimiz perçinlendi !

Neymiş? Balık baştan değil, kuyruktan kokarmış!

Geriye kalıyor bir tek şu Demokles'in kılıcı meselesi...

Sevgili Meral Tamer'e, olsa olsa şunu söyleyebilirim: Yıllardır sürdürdüğü çalışkanlığı ; okurlarına, kendine, Türkiye'ye ve dünyaya sürdürdüğü sorumlu ve saygılı tavrı ve tutumu, nasılsa düşüncelerine konmak istenen ambargoyu kıracak, o keskin kılıcı yeni filizler açan tohuma dönüştürecektir. Yet er ki, dünya değişecek, ama bizim içinde yaşadığımız toplum hiç ama hiç değişmeyecek duygusu içine yerleşmesin... Yeter ki yüreğindeki dal kırılmasın...

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.