Memleket İsterim...
27 Aralık 2009 - Zeynep Oral -
Hızla sene sonuna yaklaşıyoruz...
Akıllara, yüreklere ve dillere hep aynı düşünce egemen: Türkiye hiç ama hiçbir zaman bunca komplo teorisiyle, en çetrefilli casus romanlarına taş çıkartacak kışkırtma ve provokasyonlarla iç içe yaşamamıştı. Sık sık aklın durduğu, mantığın işlemediği , yüreğin ve vicdanın çalışmadığı noktaya gelip kalıveriyoruz...
Gidişatı sayfalar boyunca sözcüklerle, analizlerle tarif etmeye, anlatmaya, betimlemeye çalışabilirsiniz: Ama şu birkaç sözcüğü yan yana sıralamak bile, içinde yaşadığımız kaosu ve dehşeti ortaya sermeye yeter: “Ergenekon” ve “Deniz Feneri” ... Bülent Arınç’a suikast iddiası ve günlerdir direnen Tekel işçileri… Biri, ötekini örtüyor, gizliyor. Hükümetin despotluğu tüm sesleri susturuyor.
İşsizliğin, yoksulluğun, yolsuzluğun dört bir yanımızı sardığı ortamda bizi kasıp kavuran sanki bunlar değilmiş gibi, sanki bunlar yokmuş gibi “Açılım”ı kapanıma dönüştürebilmek tam bir maharet! Sadece kapanıma da değil, ayırımcılığın en keskin, en yoğun, en zehirli haline dönüştürmek!
Nasıl onaracağız bu her alandaki ayırımcılığı? Nasıl, neresinden başlayarak?
Hızla yıl sonuna yaklaşırken en çok bunu düşünüyorum...
“SİBEL ASNA BÜYÜSÜ”
Bugün Pazar. Daha çok karamsarlığa kapılmamak için hemen yönümü ışık saçan bir yüze, aydınlık bir ses döndürüyorum. O yüz, o ses Sibel Asna’nınki!
Yurt içinde ve yurtdışında, bu ülkenin adını yücelten nice başarının gerisinde onun imzası vardır. İletişim danışmanı (AB-PR şirketinin her şeyi) Sibel Asna, ekibiyle kenetlenip, hiç yoktan mucizeler yaratabildiği gibi , harikulade bir biçimde “görünmez” olabilmeyi de başarır. Mesleğini icra etmekle yetinmez, toplumsal alanda yararlı olmayı seçer, herkese koşar. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Hrant Dink Vakfı, Winpeace ve daha niceleri tanığımdır. Bunlara son yıllarda bir de İzmit yaylalarında Akmeşe’de yetiştirdiği lavantayı ekledi ve doğa kültürünü, yaşam kültürünü, iletişim ustalığını ve toplumsal yararlılığı bütünlemiş oldu!
On yıldır her yıl sonu yaklaşırken , Sibel Asna farklı alanlardan çok farklı kadınları bir araya toplar. Önce minicik bir gruptuk, giderek büyüdük. Buluşup ülkeyi, dünyayı, bizi konuşuruz. Vicdanımızı konuştururuz. Birbirimizi, farklılıklarımızı kucaklarız. Bol bol eğleniriz. Annelerimizin akranları da, çocuklarımız yaşında olanlar da katılır. Başta Duygu Asena olmak üzere,aramızdan ayrılanları anar, gelecek düşlerimizi gençlere aktarırız...
Bu yıl yine buluştuk büyülü bir “Kantin”de. Bu yıl ki temayı Sibel Asna 2010 dilekleri” diye saptamıştı. Tanrım ne çılgın dilekler vardı: uzay yolculuklarından tutun, sonsuz aşklara… Elbet barış özgürlük, eşitlik gibi haklar ve de huzur … Ama küçük bir problem vardı: Aşk olunca huzur olmaz, olamazdı ki… En ilginç dilek şöyleydi: Tanrım hiç olmazsa bir haftalığına tüm erkekler kadın, tüm kadınlar erkek olsun! O zaman halimizi anlarlar!!!
YAŞAMAK SEVMEK GİBİ GÖNÜLDEN
Ben dileğimi, Cahit Sıtkı Tarancı’dan ödünç almıştım. Çok revaç gördü. Sizinle de paylaşıyorum:
“Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.
Memleket isterim
Ne başta dert ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
Memleket isterim
Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun.
Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir şikayet ölümden olsun. “
Bu dizelere, bir de şunu ekledim: “ Ölümler doğal olsun / Tüm çocuklardan uzak dursun!”
Teşekkürler Sibel Asna. İyi ki varsın!
Cumhuriyet- 27 Aralık 2009
Paylaş
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Zeynep Oral
Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı.
Arama Yapın
Kategoriler
EdebiyatTiyatro
Plastik Sanatlar
Kadın Olmak
Memleket Hali
Müzik
Sinema
Çevre
Tüm Kategoriler