Londra Tiyatro Müzesi'nde
27 Mart 2005 - Zeynep Oral -
LONDRA - Önceki akşam Londra'nın orta yerinde Covent Garden'daki Tiyatro Müzesi'nde ``Türkiye'de Tiyatro Yaşamı'' başlıklı bir toplantı vardı. Toplantının üç konuşmacısı, hem İngiltere'de hem Türkiye'de yönetmenlik yapan Mehmet Ergen, İngiltere'de tiyatro eğitmenliği yapan Ayşegül Jenkinson ve bendik. Türkiye'deki tiyatronun dününü ve bugününü; geçirdiği evreleri, yaşadığı sorunları; gücünü, etki alanlarını ve zayıflıklarını tartıştık. Salonu dolduran İngiliz ve Türk dinleyicilerden gelen, ardı kesilmeyen soruları yanıtladık. Dünyanın birçok yerinde tiyatro sanatının karşılaştığı sorunların birbirinden pek de farklı olmadığını gördük. Ve bir kez daha tiyatro coşkusuyla kanatlandık.
Bütün gece boyunca beni en çok etkileyen Tiyatro Müzesi'nin büyülü atmosferi oldu. Daha müzenin girişinde büyük usta Peter Brook bizleri karşılıyordu. (Kendisi değil elbet, heykeli, videodaki görüntüsü ve sesi). Onun sorduğu ``Tiyatro nedir'' sorusuna, her ziyaretçi bir yanıt vermeye çalışıyor ve yanıtlar beyaz kağıtlara döküldükten sonra boy boy sergileniyordu.
Tiyatro Müzesi'nin her köşesinde, İngiliz tiyatro tarihinin bir evresi yer alıyordu. Bizim toplantının yer aldığı salona ulaşıncaya kadar gelmeş geçmiş ünlü oyuncuların el izlerinin arasından geçiyordunuz. Kırmızı kadife koltuklu, kırmızı kadife perdeli salona vardığınızda, yüzyılların tiyatro birikimini yüklenmiş oluyordunuz. Orada bir kez daha Haldun Taner'in konuşturduğu Tomas Fasulyacuyan'ın sözlerini duyar gibi oldum: Toplantı bitip, bizler dağıldığımızda bile perdenin kıvrımlarına gizlenmiş olan replikler gözyaşları ve kahkahalar sabaha dek fısıldaşıp duracaklardı. Dünya dediğimiz bu kubbede sanat adına atılan her adım yerini bulacak, asla kaybolmayacaktı.
Tiyatro Müzesi'nden, Londra'dan ayrılmak zorundayım. Çünkü mesleğimin bana yüklediği sorumluluk bilinciyle sizlerle bir çağrıyı paylaşmak istiyorum.
İşte çağrımız:
Gazetecilerin çağrısı
“Türk Ceza Kanunu; yazılı, görsel ve elektronik basına hapis cezaları getiren birçok hükmü içinde barındırıyor.
Söz konusu hükümler, Kopenhag Kriterleri, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararları ve İçtihatları, Basın Kanunu ve birey özgürlüklerinin esas olduğunu iddia eden TCK'nin yeni anlayışı ile çelişiyor.
Yeni TCK bu haliyle, demokrasinin omurgasını oluşturan halkın haber alma hakkına yönelik ciddi ve kaygı verici bir kısıtlamadır.
Yeni TCK; içerdiği ağır hapis cezaları ve demokratik değil otoriter devlet anlayışını sürdüren yapısıyla, basın suçlarına yönelik cezaları yarı yarıya arttırıcı hükümleriyle, mesleğimizi olanaksız hale getiriyor.
Biz gazeteciler;
Basın ve ifade özgürlüklerini tehdit eden hükümlerin değiştirilmesini talep ediyoruz.”
27 Mart 2005- Cumhuriyet
Paylaş
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Zeynep Oral
Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı.
Arama Yapın
Kategoriler
EdebiyatTiyatro
Plastik Sanatlar
Kadın Olmak
Memleket Hali
Müzik
Sinema
Çevre
Tüm Kategoriler