Klişe ve Önyargıları Kırma Çabası
06 Aralık 2009 - Zeynep Oral -
Almanya’nın Gelsenkirchen kentinde “Türkiyeli Kadının, Türkiye ve Almanya’da Politik, Sosyal, Yasal ve Kültürel Konumu” başlıklı bir sempozyum yapıldı. Almanya’nın farklı bölgelerinden gelen Alman uzmanlara yönelik olması, bu toplantıyı farklı ve önemli kılıyordu.
Gelsenkirchen Belediyesi’nin Uyum Sorumlusu Mehmet Ayas ve Belediyenin Kadınlar Sorumlusu Gaby Schafer yıl boyunca düzenledikleri çeşitli etkinliklerle Almanya’da yaşayan Türkiyeli göçmen kadınları yaşamın tüm alanlarına katmak için kolları sıvamışlar. Bu sempozyum, zincirin halkalarından biriydi. Aynı konulara iki ayrı perspektiften, Türkiye’den ve Almanya’dan bakınca önyargıları, klişeleri yıkmakta daha başarılı olabilirdik.
Tek tip fotoğraf
Alman politikacılarının ve Alman medyasının Türkiyeli göçmen kadınları hep belli klişelerle ele almaları, tek tip “fotoğrafı” yeniden ve yeniden üretip yaygınlaştırmaları, Almanya’dan sempozyuma katılanların ortak meselesiydi. Amaç bunu kırmaktı. Sanki Türkiyeli kadının türbandan başka sorunu yoktu!
İki gün tam bir beyin fırtınası yaşandı. Sempozyumun açış konuşmasını yapmak görevi bana verilmişti. Orada da belirttiğim gibi Batı dünyası, kendi kadınları için asla göz yummayacağı ayrımcılığı, Türkiyeli kadınlar için kabullendikçe, bu klişelerden, bu önyargılardan kurtulamayacaktı.
Örneğin “onların kültüründe şiddet olağan” deyip (sanki bu ülkede tek tip kültür var!) kadına yönelik şiddeti mazur görürseniz... “Onlar Müslüman, kızlar jimnastik dersine girmese de olur”, “Onlar Müslüman cuma çalışmasa da olur” derseniz... Her ama her konuda insanın kimliğinde, dine öncelik tanırsanız... (Neredeyse Almanya’da da “Türk yok Müslüman var” denecek!) bu klişe ve önyargılardan kurtulmak imkânsızdı.
Oysa Almanya’da bu “tek tip” bakışı kırmak için mücadele verenler de vardı: Gelsenkirchen Belediye Başkanı Frank Baranowski ve Gaby Schafer’den, Essen Duisburg Üniversitesi’nden üç uzman Ursula Boos, Zehra İpşiroğlu ve Berim Uyar’a; Almanya Göçmen Kadınlar Birliği adına konuşan Deniz Sert’ten, sokaktaki gündelik “sıradan ırkçılığı” mizahla geri püskürten Tülay Polat’a birçok konuşmacı, taleplerinin Alman kadınların taleplerinden farksız olduğunu vurguluyordu. Yani eşit işe eşit ücret, daha çok sığınmaevi, daha çok kreş, ekonomik teşvik, eşit fırsat, eşten bağımsız oturma hakkı vb...
Elbet, Alman yetkililer için bu gibi talepleri karşılamak zor, ama “türban” ve “namus cinayeti”yle ilgilenmek çok kolay!
Sıralamada 12. ve 127. olmak...
Türkiye’den üç katılımcı vardı: Çatışmalı alanlarda kadının konumunu Sosyolog Neşe Özgen, kadının siyasete katılımını KADER’den Rana Birden, toplumsal cinsiyet çalışmalarında eşitsizlikler, mücadeleler ve kazanımları “Uçan Süpürge” Başkanı Halime Güner anlattılar.
İki gün boyunca aklımın gerisinde hep şu düşünce vardı:
Göçmenlerin Almanya’ya uyum göstermesi ya da gösterememesinde elbet göçmenler kadar Alman yasalarının, Alman yetkililerin, Alman politikaların ve medyasının da rolü büyüktü.
Ancak: Gelişmenin, uygarlığın başlıca göstergelerinden olan kadın erkek eşitliğinde, tüm dünya raporlarında Almanya 12. sırada, Türkiye 127. sırada...
Ne dersiniz ufukta “uyum” görebiliyor musunuz siz???
Sohbet sıralarında Almanlar bana en çok hükümetin feminizme nasıl baktığını sordular. Bu hükümetin feminizmi “ahlaksızlık” olarak değerlendirdiğini söylediğimde çok şaştılar. E, hani bunlar çok demokrattı falan...
Günaydıııııııııın...
Cumhuriyet- 6 Aralık 2009
Paylaş
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Zeynep Oral
Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı.
Arama Yapın
Kategoriler
EdebiyatTiyatro
Plastik Sanatlar
Kadın Olmak
Memleket Hali
Müzik
Sinema
Çevre
Tüm Kategoriler